Muhakemenin kuralı

Osman Ata ATAÇ
Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ oaatac@gmail.com

Bir önceki sohbetimizde haber ve haber yorumu yazılarına katkıda bulunmama vaadinde bulunmuştum. Kanaatlerimi bildirmek gibi bir amaca Dünya Gazetesini alet etmek de yakışmaz. Tabii kanaatlerim okur için anlamlı, yazı işleri müdürüm için yayımlanabilir olabilir. Gelgelelim bana yazı işlerinin verdiği görev "uluslararası ticaret ve işletme yönetimi" konularında yazılar yazmak. Benim bu konudaki, hatta herhangi bir konudaki haber yorumu şeklindeki kanaatlerim hangi iş adamının hangi işine yarayacak? Diğer taraftan başkalarının dediği şeyler, yaptığı işler konularında kanaat bildirme kötü de bir alışkanlıktır. Wim Wenders'in dediği gibi: Kanaatleriniz arttıkça görüşünüz daralır.

Voltaire'e katılıyorum; "Peşin hükümlülük muhakeme yapmadan bildirilen kanaattir" demiş. Buradaki anahtar kelime muhakeme. Muhakeme yapmak için elinizde kanun,kural olması gerek. Kanunsuz muhakeme olmaz. Kanun yazılı da olabilir, geçmiş uygulamalardan da genelleştirilebilir. Her durumda muhakeme için bir kanun vardır. Kanunsuz muhakeme "bana öyle geliyordan" öteye geçemez.

Ben bana verilen işi "uluslararası ticaret ve işletme yönetimi" konularında muhakeme yapmak olarak algılıyorum. Yani haber toplamak, haberlere yorum yazmak veya sizlerle peşin hükümlerimi paylaşmak olarak görmüyorum. Madem ki muhakeme yapacağım, önce sizleri muhakememin neye dayandığını anlatmam gerek. Benim hangi "uluslararası ticaret ve işletme yönetimi" kanunlarını kullandığımı bilmezseniz, neyi niye dediğimi de anlayamazsınız. Bunu yapmam içinde işletme yönetimi nedir bir tanımlama getirmem lazım.

Bu kadar girizgah (genç okurlar için giriş veya girişlik) yeter. Bundan sonraki ilk yazımızda ne konuda tavsiyede bulunduklarını açıklamıyanlara, yani işin tanımını yapmadan tavsiyede bulunanlara, kanunsuz muhakeme yapanlara, daha da kötüsü yargılarını kanun diye sunanlara bir bakacağız, Hani şu yüzlerce, binlerce avro alıp konferans veren, sizlerinde gidip dinleyip "Adam çok güzel konuştu" diyerek çalışma yerinize döndükten üç gün sonra ne dediğini unuttuğunuz Guru'lar. Guru lakabını hak eden tek adam olan Peter Drucker'ın onlar için neden "onlara guru diyorlar çünkü şarlatan söylenmesi zor bir kelime" dediğini tartışacağız.

Bu amaca hizmet için önce işletme yönetimi konusunda piyasada bulunan önerilere kısaca bir bakacağız. Bunların büyük bir kısmını ya okudunuz hatta uygulamaya çalışıyorsunuz. Onlarla ilgili konferanslara gittiniz, gazetelerde çıkan yazıları incelediniz. O nedenle detaylara girmenin bir gereğini görmüyorum. Amaç okurlara "O bunu dedi, bu bunu dedi" demek değil. Amaç bu öneri bolluğuna karşın işletme yönetimi literatüründe hala bir "tanım" hala bir "anayasa" bulunmadığını göstermek. Şöyle açıklamaya çalışayım; eğer toplama ve çıkarma işlemlerini düzenliyen temel kanunlar olmasaydı matematik olmazdı (bize dört temel işlem diye okutuldu ama bölme devamlı çıkarma, çarpma devamlı eklemedir yani sadece iki temel işlem vardır).

Baştan söyleyeyim de sonradan "hoca da hiç bir şeyi beyenmiyor" denmesin. Bu yazılarda bazı ünlü yazarların işletme yönetimi uygulamaları konusundaki önerilerinin özetlerini okuyacaksınız. Büyük bir kısmı malumu ilam, aşikarı ifşa niteliğinde (genç okurlar için herkesin bidiği açıkça belli bir şeyi sanki önemliymiş gibi sunma anlamında bir deyiş) olduğundan izahtan vareste (genç okurlar için açıklamaya gerek olmayan). Ama hepsi makul, hiç biri aykırı, saçma, zararlı değil. Şahsen hiç birine hiç bir itirazım yok. Aralarında sevdikleriniz, gönülden bağlı olduklarınız varsa, hatta patron olarak şirketinizde çalışanların gırtlaklarına basarak uygulattıklarınız bulunuyorsa alınmayın, gücenmeyin.

İleride bunların hemen hemen hepsini açıklayacak temel işletmecilik kanunlarını hep beraber irdeliyeceğiz. Bir çoğunu İngilizce isimleriyle tanığımız Ioacca'nın 7-C'si, Hammer and Champy'nin re-engineering (yeniden mühendislik diye çevriliyor), Ohmae'nin 3-C'si, Kaplan ve Norton'un Balanced Score Card'ı (sadece karne diye çevirisi mantıklı olur), McKinsey'in 7-S'i, Porter'in rekabet modeli, Senge'nin beş ilkesi, Covey'in etkili insanların yedi alışkanlığı gibi önerilerin istediğiniz kadarını kafanız karışmadan, kimsenin kalbini kırmadan sevebilirsiniz.

İlk yazıda da söyledim. Önce işletme yöneticiliğinin  bir meslek tanımını yapacağız sonra belki sizlere daha iyi nasıl yaparsınız diye laf söyleme hakkını elde ederim. Aksi halde "ne yaptığınızı tanımlayamam ama daha iyi nasıl yaparsınız konusunda tavsiyelerimi dinleyin" demiş olurum. Böyle yapan çok. Bir sonra ki yazılarımızda benim "tanımsız tavsiye" dediğim bir kaç modele bakacağız.

Yanlış anlaşılmasın "Tanımsız tavsiyeler faydasızdır" gibi bir imada bulunmuyorum. Sadece nerede ve neden faydalıdır anlaşılamıyacağı için sıkıntılarım var diyorum. Eğer tanımda anlaşırsak siz de ben de annelerimize belki de ahir ömürlerinde ilk defa "oğlum" veya "kızım" şu işi yapıyor dedirteceğiz.

William James "Yaptığınız iş bir değişiklik getirecek gibi davranın. Getirecektir." demiş. Ben de bu sohbetleri onun için yapıyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Teknokrat-Politikacı 30 Ekim 2019
Strateji mi? 23 Ekim 2019
Tenkisat 16 Ekim 2019
Kasvetli ilim 02 Ekim 2019
Zombiler 25 Eylül 2019
Yeni Bull 18 Eylül 2019
Bull 11 Eylül 2019
Neden olmuyor? 04 Eylül 2019
Olmayacak duaya... 28 Ağustos 2019