Mülteci sorunu büyüyor

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF dunyaweb@dunya.com

Basında ülkelerindeki iç savaştan kaçmaya çalışırken Akdeniz’de boğularak yaşamlarını yitiren nsanlarla ilgili haberlerden geçilmiyor. Kaçak yollardan Avrupa ülkelerine gitmeye çalışanların en yakınlarındaki hedef, İtalya’nın en güneyindeki adası Lampedusa. Son iki hafta içinde Lampedusa’ya ulaşamadan boğulanların sayısı binin üzerinde. İtalyan makamlarının verdikleri bilgiye göre, şimdiye kadar denizden toplanan sığınmacıların sayısı yüzellibin. Sorun, Avrupa ülkeleri arasında da sürtüşme nedeni. İngiltere ve Avrupa’nın nüfusu nispeten az ülkeleri denizden kurtarma operasyonlarının arttırılmasına daha fazla mülteciyi çekeceği düşüncesiyle karşı çıkarken; Almanya ve İsveç daha insani bir politika izliyor. Yalnızca, Suriye’den geçen yıl deniz yoluyla Avrupa ülkelerine ulaşanların sayısının yetmiş bine yaklaştığı söyleniyor. Avrupa’nın en çok mülteci kabul eden ülkesi Almanya. Bu ülkeyi, İtalya, İsviçre ve Fransa izliyor. İsveç, sığınmacıların en çok tercih ettikleri ülke olmasının yanı sıra, nüfusu içinde göçmenlerin en yoğun olduğu ülke. İsveç’de her bin kişi başına düşen mülteci sayısı 12.2 iken, bu sayı İsviçre’de 7.4, Hollanda’da 4.5, Fransa’da 3.8, Almanya’da ise 2.4. İsveç dışında, Avrupa’nın nüfus bakımından küçük ülkelerinin göçlerin durdurulması için önlemlerin sıkılaştırılmasını istemelerinin nedeni, nüfus içinde göçmenlerin oranındaki artışın kültürel çatışmaları arttırması. Avrupalı muhafazakarların bir bölümü, mülteciler arasında radikal görüşlere sahip olanları Truva Atı’na benzeterek, bu görüşte olanların amaçlarının Batı’yı içeriden fethetmek olduğu görüşünde.

Zorunlu göçler insanlık tarihinde yeni değil; Avrupa ve Amerika yüzyıllar öncesinden bu yana ekonomik ve siyasi nedenlerden dolayı göç alımında önde gelen bölgeler. Uluslararası Mülteciler Örgütü’nün raporuna göre, Suriye iç savaşının yol açtığı göç, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana olanların en büyüğü. Birleşmiş Milletler Mülteci Dairesi’nin geçen haziranda yayınladığı raporda dünyada mülteci statüsü altında yaşayanlar dışında, herhangi bir ülkeden iltica talebinde bulunanlar ve yaşadıkları ülkeleri değiştirmek zorunda kalanların sayısının 2013’de 45 milyondan 52 milyona yükseldiği belirtiliyor. Bu rakama, doğal afetler sonucu ülkelerini terk etmek zorunda kalan 22 milyon insan dahil değil. Ekonomilerin parlak dönemlerinde yabancılara sonuna kadar açılan kapılar, kriz dönemlerinde hemen kapanıyor. İkinci Dünya savaşından sonraki yirmi beş yıl, düşük gelirli ülkelerden yüz binlerce insanın Fransa ve Almanya başta olmak üzere Avrupa’nın çeşitli ülkelerine rahatlıkla çalışmaya gidebildikleri bir dönemdi. Avrupa ekonomilerinin altın çağını yaşadığı bu dönem 1973-74 petrol krizi ve arkasından gelen resesyonla son buldu. Artan işsizlik en çok yabancıları etkiledi. Ekonomik sorunların dışında, farklı kültürlerden gelen yabancıların yaşadıkları ülkelere uyumsuzlukları anlaşmazlıkları daha da arttırdı. Amerika’daki 11 Eylül saldırısı bütün bu olumsuzluklara tüy dikti; yabancıların, özellikle Müslüman olanların işlerini daha da zorlaştırdı.

Farklı kültürlerden gelen insanların birada yaşamaya zorlanması sosyal çatışmaları arttırıyor. Sorunlar, mültecilerin etnik ve dinsel anlaşmazlıklarını geldikleri ülkelere getirmeleri; buralardaki etnik ve dinsel yapılanmaları desteklemeleri halinde daha da artıyor. Zorunlu göçler insani bir orun olmanın ötesinde, ekonomik, sosyal ve siyasal etkileri olan bir olgu. Zorunlu göçlerin ülkeler üzerindeki etkileri farklı olmakla birlikte, göçlere maruz kalan ülkelerde genel olarak kamu harcamaları ve fakirlik artarken, büyüme yavaşlıyor. Artan işgücü arzının ücretleri etkileyip etkilememesi, işgücünün ikame etkisine bağlı. Göçle artan nüfus kısa vadede fiyatların artmasına, konut darlığına, sağlık, eğitim, güvenlik ve ulaşım hizmetlerine ayrılan kaynakların artmasına yol açıyor. Türkiye, Suriye ve Irak’taki iç savaştan ekonomik, sosyal ve siyasal olarak en çok etkilenen ülkelerden biri. 2011’den bu yana yaklaşık iki milyon Suriyeliye harcanan para beş milyar milyar dolar. Suriye’den gelenlerin zaten yüksek olan işsizliği daha da arttırması; ekonomik, sosyal ve hatta siyasal sorunlara neden olmaları muhtemeldir. Bundan dolayı, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Suriyeli mültecilerin şartlar düzeldiğinde ülkelerine dönmeleri gerektiği yolundaki açıklaması yerinde. Buna karşı çıkmanın nedenini anlamak ise zor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016