Müzeye inovasyon taşındı

Edip Emil ÖYMEN
Edip Emil ÖYMEN YENİLEŞİM edip.oymen@outlook.com

 

 

800 yıllık tarih. 80 galeri. 8,000 eser. 487 milyon dolar renovasyon faturası. 
Hollanda'nın "en" ulusal güzel sanatlar ve kültür tarihi müzesi Rijksmuseum, 10 yıl süren renovasyondan sonra yeniden doğdu. Ama bu "klişe" cümleye şunu eklemek gerek: Yeniden, "başka" bir müze olarak doğdu.
Bir inovasyon cerrahisi: Akademik bir müzeden, tematik bir müzeye dönüşüm.
Darwin'e göre, en güçlü olan değil, değişime en uyan kazanır. Müzecilikte de bu ilke geçerli. Müzenin konusu ölüm değil, dirimdir.
***
New York'ta Metropolitan ve Modern Sanatlar Müzesi (MoMA). Paris'te Louvre, D'Orsay, Picasso v.b. Roma'nın tamamı. Berlin'in Bergama ve en az 10 tane "marka" müzesi. Madrid'de Prado, Thyssen-Bornemisza, Reina Sofia. Londra'da British Museum, National Gallery, Victoria & Albert. St.Petersburg'da Hermitage. Lizbon'da Gülbenkyan. 
Amsterdam'da Rijksmuseum, Van Gogh, Stedelijk Çağdaş Sanatlar ve Tasarım Müzesi.
Bunlar, bu şehirlerin turizm cazibe merkezleri.
Buralara giden her turistin mutlaka uğramak zorunda hissettiği kültür abideleri.
Hollanda'nın en önemli müzesi Rijks, 10 yıl kapalı kaldı. Bu sürede, müzenin en "baba" eserleri, yan tarafta daha küçük bir binada sergilenmeye devam etti. Ta ki geçtiğimiz haftalarda, ana bina yeniden açılana kadar.
Bizim buralarda asla anlamayacağımız çok "hollandavari" bir durum yüzünden renovasyon 2008 yerine 2013'te bitti:
İnşaatı 1885'te tamamlanan müze o tarihlerde şehrin kenarındaydı. Dış semtlerden merkeze giden yol, binanın içinden geçiyordu. Bina sanki Şehir Kapısı gibiydi. Zamanla yol, bisiklet yolu olmuştu. Renovasyon sırasında bu yolu müzeye katmayı düşündüler. Ama buradan günde 15 bin bisiklet geçiyordu. Bisiklet, sadece ulaşım aracı değil, ulusal bir kimlik simgesiydi. Derhal "olamaz!" eylemleri başladı. İnşaat alanı protesto alanı oldu. Mimarlar, çaresiz, bütün projeyi değiştirdiler. Çünkü Müze, devletin değil, halkındı. Halka ait bir müzeyi devlet, "Ben yaptım, böyle olacak!" diye –orada- kimseye dayatamazdı. Halkın toplumsal belleğinde, kendi kendini yönetme ve haklarına sahip çıkma DNA'sı vardı:  Hollanda, Venedik'le birlikte Avrupa'daki ilk cumhuriyetler. Krallık, sembolik.
***
Renovasyon, müzenin inovasyonu oldu. Baş eser, Rembrandt'ın 1642 tarihli Gece Bekçileri tablosu, yine aynı salonda tek başına duruyor. Bu salon, 1880'lerde sadece bu tablo için tasarlanmıştı:
Hollanda ulusal benliğinin, ortak kültür bilincinin simgesi, ikonası. Tabloda aristokrasi yok, halk var. Rembrandt, halkın ressamı.
Yan binada gurbetçi tablo, ana binaya gösteriyle taşındı. 3.5 x 4.5 metre boyutuyla, turistik bir şenlikle sokaktan götürüldü. İçinde saklandığı sandığın üzerinde tablonun resmi. Renovasyon sponsorlarının isimleri. Kenarda alkışlayanlar.
Fotoğraf çekenler. Tabloyla birlikte yürüyenler.
Tablo, ikinci kattaki yerine çıkabilsin diye, giriş katı tavanında tablonun geçebileceği kadar bir bölüm kesilmişti. 10 yıl önce oradan indirilen tablo, aynı yarıktan yukarı çıkartıldı.
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Hollywood’a yapay zekâ 02 Ağustos 2019