Uzaya otopark yapılıyor (!)

Edip Emil ÖYMEN
Edip Emil ÖYMEN YENİLEŞİM [email protected]

13 Ağustos Salı gecesi, insanlığın uzay macerasında bir ilk daha yaşandı: Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS) astronotlarından İtalyan Luca Parmitano, İspanya’nın İbiza Adası’nda bir eğlence gemisindeki diskoteğe ISS’den “bağlanarak” DJ’lik yaptı.

Alman BigCityBeats World Club Dome adlı über-mega-boyutlu disko düzenleyicisinin, İbiza Adası’na uğrayan, yerden-göğe yükselen cruise gemilerinden birindeki muazzam disko gösterisine astronot, Avrupa Uzay Ajansı’nın izniyle “DJ Astro Luca” adıyla 12 dakikalığına katıldı.

12 dakika, çünkü: Dünyaya 400 kilometre uzakta bir yörüngede, saatte 28 bin kilometre hızla uçan ISS, dünyanın çevresini 90 dakikada dönüyor. Astronotlar bir günde 16 kez güneşin “doğuşuna” tanık oluyorlar. Bu hız nedeniyle, Astro Luca’nın DJ’lik becerisini göstermesi için uydu bağlantı süresi sadece 12 dakikaydı. 3 bine yakın genç, astronotu dev ekranda, “yer çekimsiz ortamda” gördü. https://bit.ly/2NcOWQo

Aya ayak basışın 50’inci yıldönümü, ileri bilgi toplumlarında yenilikçi yaklaşımlarla anıldı, yeniden değerlendirildi. Bu çerçevede DJ Astro Luca fikrini BigCityBeats yaratıcısı Bernd Breitner önerdi, ESA (Avrupa Uzay Ajansı) kabul etti. Sonuç, kısa ama mükemmel bir gösteri oldu. [Breitner, diskoya dönüştürdüğü bir A340 uçağını, uzayın eşiğine kadar uçurup, yolculara yer çekimsiz ortam diskosu da sunuyor].

Geçen yıl da ISS’deki Alman astronot Alexander Gerst, Alman elektronik müzik grubu Kraftwerk’in simge parçalarından “Spacelab”ın bir bölümünü, elindeki tabletle Kraftwerk’le “birlikte” çalmıştı. https://bit.ly/30fLk3N Yine 15 dakika kadar süren yayının sonunda astronot, yeryüzündekilere “İyi geceler” yazılı bir tablet göstermiş, coşkun alkış almıştı.

ISS ile sadece radyo bağlantısının olduğu günlerden, şimdi astronotların canlı görsel yayınlarına geldik: Uçağın icadından 60 yıl sonra uzaya çıkıp, sonra 10 yıl içinde Ay’a inip, bundan da 50 yıl sonra uzaydan müzik yayınına… Bir on yıla kalmaz, Elon Musk, Mars’tan da canlı yayın yaptırır, eğer birbirinden pahalı projelerine para yetiştirebilirse…

El değmemiş göktaşı aranıyor

Bu arada, “daha bilimsel” projelerle meşgul olan Avrupa Uzay Ajansı (ESA), taa 2028’de gerçekleştireceği bir projeyi açıkladı: Bir uzay gözlem aracı, dünyadan 1,5 milyon kilometre uzakta bir “sabit noktada” duracak, ve henüz tanımlanmamış bir göktaşını (kuyruklu yıldızı) bekleyecek.  

Bilimkurgu fantezisi gibi bir proje mi? Değil ESA’yı oluşturan 22 Avrupa ülkesinden gelen projeler arasından “Göktaşı Avlama Projesi” için ESA, 150 milyon Euro harcayacak. Pratik amaç: Uzayın derinliklerinden çıkıp gelecek bir göktaşının, bir değil, üç ayrı gözlem modülü ile üç boyutlu videosunu çekmek, bilimsel gözlemler yapmak… Esas soru ise, Taş Devri’nden beri aynı: Bu uzay nedir? Nasıl oluştu? Acaba “orada” hayat var mı? 

Projedeki birinci yenilikçi öğe, 1772’de Fransız matematikçi Joseph Louis Lagrange’ın, masa başında, kalem kağıtla, sadece matematik hesaplarla “bulduğu” ve bugün kendi adıyla bilinen 5 tane Lagrange Noktası’ndan birine bir uydu yollamak. [Hayatı “roman” bilimci Lagrange hakkında https://bit.ly/1TjDQVJ]

Bu noktaların temel özelliği, iki gök cisminin (örneğin Dünya ile Ay’ın, veya Dünya ile Güneş’in) yerçekimlerinin birbirine eşitlendiği yer olması. Lagrange, Güneş Sistemi’nde bu özelliğe sahip noktalar olduğunu hesaplamıştı. Zaman, onu haklı çıkarttı. Bugün, L1 olarak bilinen noktada Güneş’i gözleyen SOHO uydusu hareketsiz duruyor. L2 noktasında derin uzayın kozmik mikrodalga ışımasını inceleyen WMAP (Wilkinson Microwave Anisotropy Probe) duruyor. Buraya, Hubble Teleskopu’nun emekliye ayrılmasından sonra 2021’de James Webb Teleskopu da yerleştirilecek. L2, Güneş’i arkaya alarak uzaya bakmak için en ideal nokta. ESA’nın “Göktaşı Avlama Uydusu” da burada duracak: Dünya’dan 1,5 milyon kilometre uzakta. 

ESA Projesi’ndeki ikinci yenilikçi öğe, en en yenilikçi olanı: Henüz Güneş Sistemi’ne girmemiş, ama girmesi beklenen, daha önceden tanınmayan bir göktaşının gelmesini “bekleyecek” bir uyduyu L2’ye resmen “park edecekler.” Ve sonra, zamanı gelince, uydudan göktaşına doğru üç modülayrı ayrı uçacak, üç boyutlu videolarını çekecek.

Göktaşının jeolojik yapısını, gaz, toz, plazma verilerini inceleyecek. Üç modüllü inceleme, uzayda şimdiye kadar hiç denenmiş bir yenilikçilik olacak. Ama bütün sistemin kurulup gönderilmesi için 2028’e kadar beklemek gerekiyor. L2 adresinde, ESA’nın uzay araştırmaları için “otopark” görevi yapacak başka projeler de sırada.  

Giotto, Halley ile buluşmuştu: 1986 

Uzay bilimcileri, yüzyıllardır Dünya göklerinden geçen en ünlü kuyruklu yıldız Halley’i teleskopla değil, yakınından gözlem aracı geçirerek incelemeyi 14 Mart 1986’da başardılar. Giotto uzay aracı saniyede 68, dakikada 4 bin, saatte 250 bin kilometre hızla Halley’e doğru uçtu. Bin kilometre “önünden” geçti. Geçene kadar ve geçerken çektiği videolar, fotoğraflar bazı dünya televizyonlarında canlı yayınlandı. Halley’in ana kütlesinin sarı, koyu yeşil, koyu kırmızı, mavi renklerle bezeli olduğu görüldü. Çapı 6 kilometre hesaplanan ana kütlenin “patatese benzer eğri büğrü” bir yapıda olduğu, kendi ekseni etrafında 53 saatte bir döndüğü de anlaşıldı. Eski çağlardan beri insanların, uzun aralarla gece vakti gökte gördükleri “yanar döner ışıklı şey”in Güneş Sistemi’nde dolanan, 76 yılda bir Dünya’dan da izlenen bir göktaşı olduğunu artık biliyoruz.

Bir başka göktaşıyle randevu ise daha yakın yıllarda mümkün oldu. Ukraynalı bilimciler Klim Churyumov ve Svetlana Gerasimenko’nun 1969’da “buldukları” göktaşı bugün onların adıyla tanınıyor: 6,5 yılda bir Güneş Sistemi’nde dönüp duruyor. ESA, ona da Rosetta isimli gözlem aracını 2004’te gönderdi. Göktaşıyla Rosetta, Dünya’dan 750 milyon kilometre uzakta 6 Ağustos 2014’te buluştular. Araç, Kasım’da üzerine indi. İnene kadar Dünya’ya veri yollamaya devam etti. https://bit.ly/33MC1dM

 Ve tabii, Güneş Sistemi “dışından” geldiği anlaşılan Oumuamua (“Uzaktan gelen haberci”) adlı cisim Ekim 2017’de Dünya’dan gözlendi. Şimdiye kadar “alışılmış” göktaşlarından farklıydı. Dünya’dan 25 milyon kilometre uzaktan, saatte 117 bin kilometre hızla geçti gitti. Bilimciler, bu acaip şeyin ne olduğunu anlamaya çalıştılar. Şimdi, eldeki kısıtlı verilere bir anlam vermeye uğraşan uluslararası bir bilim kurulu var bu konuda https://bit.ly/2KPNSR0

ESA’nın Göktaşı Avlama Projesi, işte tam da böyle bir durumda işe yarayacak: Göktaşını, Güneş Sistemi’ne girdikten sonra fark edip, izlemeye başlayacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Hollywood’a yapay zekâ 02 Ağustos 2019