NATO ve İsveç  

Prof. Dr. Burak KÜNTAY
Prof. Dr. Burak KÜNTAY DÜNYA’NIN POLİTİKASI burak.kuntay@dunya.com

 

Bu yazıyı yazmaya başladığım saatlerde Türkiye’nin İsveç vetosunun kalktığı haberi gündeme düştü. Öncelikle süreci ve başından beri inandığım bir gerçeği ifade edeyim.

Türkiye’nin İsveç’ten beklediklerinin hiçbir zaman hayata tam anlamıyla geçemeyeceğini ifade etmiştim. İsveç’teki demografik yapı, oradaki Kürt seçmenin seçimlere etkisi, NATO karşıtı kitlenin tepkisi İsveç için işleri zora soktu. Türkiye’nin İsveç’ten taleplerinin karşılanıp bu sürece onay vermesi benim için mümkün olmayan bir gerçekti. Nitekim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan defalarca onayın bu şekilde mümkün olmadığını söyledi. Seyahati öncesi son basın toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Birliği sürecini gündeme getirdi. Açık söylemeliyim ki, ben bu ihtimali daha da zor görüyordum. Avrupa; göçmen meselesi ve İslam düşmanlığı sürecinde zaten İsveç’in NATO üyeliğinden ziyade, Türkiye’nin AB üyeliğini daha büyük risk olarak görüyor. Vize bile vermekte sıkıntı yaşayan Avrupa, Türkiye’nin AB ile sınırlarını kaldırıp serbest dolaşım hakkının Türkiye’ye verilmesini katiyen mâni olurdu. Özellikle içeride Kıbrıslı Rumlar ve Yunanlılar varken, AB ihtimali benim için imkansızdı.

Esas nokta sürecin başından beri ifade ettiğim gibi F16 meselesiydi. Ne kadar Türkiye süreci bunun ile ilişkilendirmediğini söylese de son bir aydır ABD Başkanı Joe Biden adına Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Kongre’de mekik dokuyordu. Sullivan’ın Kongre’deki lobi faaliyeti etkisini gösterdi. Türkiye’nin İsveç’e onay vermesi ile F16’ların satışına engel olmak isteyen birçok Kongre üyesi duruşunu değiştirdi. Bu süreçte Bob Menendez’i ve Chris Van Hollen’ı ayırıyorum. Nitekim, onay haberinin medyaya düşmesi ile gözler ne karşılığında onay verdik haberini arattı herkese. AB olmadığı kesin. İsveç’ten beklentilerinde karşılanamayacağı ortada. Kaldı geriye F16. F16 meselesinin gündeme şu an gelmemesi normal. İki süreci ilişkilendirmemek için gündeme gelmez. En fazla 6 ay ila 1 sene içerisinde F16 satışı hayata geçer. Elinizdeki kozu kalıcı olan bir kazanım için bırakırsınız. Önümüzdeki bir sene F16 satışının olmasını bekliyorum açıkçası. Bu ABD’nin de üretici firmasının da menfaatine. Benim için buraya kadar bir şaşkınlık, bir sürpriz yok. Daha önce de ifade ettiğim gibi Türkiye bu süreçte bir kazanımı olmadan eline geçen bu kozu bırakmaz. O koz da büyük ihtimalle F16’lar olacak.

Asıl mesele şu; eğer ki, F16 satışı en geç bir sene içinde hayata geçmezse o zaman soru büyük, bu önemli kozu ne için verdik? Neden elden kartı attık? 1980 darbesi sonrasında Yunanistan’a vetoyu kaldırmamız ne ise bu konu da bundan farklı bir durum olmaz. Eldeki büyük kozu çöpe atmak anlamına gelir.

Hala öyle bir ihtimal olduğunu düşünmüyorum. Düşünmek istemiyorum. Uluslararası ilişkiler koz işidir. Kozları doğru zamanda elde edip en doğru zamanda kullanma sanatıdır. Her an her dakika elinize koz geçmez. Eğer geçmişse en doğru şekilde kullanmak şarttır.

Özetle bir sene içinde F16’ları alırsak bu kozu olabilecek en iyi şekilde kullanmış olmak demektir. Yok F16 olmadığı zaman esas soru, bu kozu ne için bıraktık olacaktır.

Bekleyelim görelim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G20’nin diğer yüzü 14 Eylül 2023
Soçi zirvesi 07 Eylül 2023
Bu kış sert geçecek 31 Ağustos 2023
Uydu savaşları 24 Ağustos 2023
Fransa'da neler oluyor? 06 Temmuz 2023
Blinken’in Çin ziyareti 22 Haziran 2023
Trump, Mar-a-Lago 20 Haziran 2023
İsveç ve F16’lar 15 Haziran 2023