Ne mevduat faizi söz dinliyor, ne kredi faizi

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Faizlerin düşük seyretmesini en başta Cumhurbaşkanı Erdoğan istiyor...

Diğer siyasetçiler de aynı görüşteler ve faizin düşmesi gerektiğini dile getiriyorlar...

Bankacılar "Faiz düşük olsa biz daha çok para kazanırız" diyerek bu isteğe destek veriyorlar...

Kredi kullanmak durumunda olan iş alemi de, konut ya da taşıt almak isteyenler de kuşku yok ki tercihlerini daha düşük faizden yana kullanıyorlar...

Ama gelin görün ki faiz gerilemek bir yana günden güne artıyor.

Bir terslik yok mu sizce de... Mevduat sahipleri dışında neredeyse tüm Türkiye elbirliğiyle faizi düşürmek istiyor; ama başaramıyor.

İtiraf edelim tuhaf bir durumla karşı karşıyayız. Faizin yüksek seyretmesini isteyen bir lobiden söz ediyoruz etmesine ama nasıl oluyor da bu lobiyi bir türlü alt edemiyoruz...

Bu lobi tüm siyasi iradeye, bankacılık kesimine, iş alemine baskın çıkıyor olabilir mi? Nasıl bir güçtür bu böyle? Yoksa biz suçluyu yanlış yerde mi arıyoruz?

Faizin yüksek seyretmesine yol açan sakın piyasaların para talebi olmasın...

Faizin yüksek seyretmesine yol açan sakın enflasyonun bulunduğu yüksek düzey olmasın...

Adım adım yükseliyor

Merkez Bankası tüm bankaların mevduat ve kredi faizlerinin haftalık olarak nasıl seyrettiğini açıklıyor. Biz de bu oranları toplulaştırarak bir tabloda özetledik. Tabloda yer alan oranlar, ilgili ayların son haftasındaki ağırlıklandırılmış faiz oranlarını gösteriyor.

Mevduatta vade ayrımı çok detay olduğu için yine Merkez Bankası tarafından vadeye göre ağırlıklandırılmış ortalama faize yer verdik. Örneğin TL mevduatta eylül için gösterilen yüzde 12.15'lik oran, eylülün son haftasında açılan tüm vadelerdeki TL mevduatların yıllık baza getirilmiş ortalama faizini göstermekte.

Bankalar, geçen aralık ayının son haftasında açılan TL cinsi mevduata ortalama yüzde 9.64 faiz vermişlerdi. Faiz ocakta biraz geriledi, ama sonrasında genel eğilim hep yukarı oldu. Eylülün son haftasına geldik, artık TL cinsi mevduatın ortalama faizi yüzde 12.15 düzeyinde.

Döviz faizi de artıyor

Dolar ve euro cinsi mevduat faizinde de TL'deki kadar olmasa da artış var. Hem zaten döviz mevduatının faizindeki artışın TL mevduat faizi ölçüsünde olması beklenemez. TL mevduatta tutulan para enflasyonla reel olarak değer kaybederken döviz mevduatının TL karşılığı kur artışı sayesinde, faiz olmasa bile, büyüme gösterebiliyor.

Geçen yıl sonundan eylül ayının sonuna kadar olan dönemde dolarda fazla değişiklik olmadı. 2016 sonunda 3.53 dolar olan dolar, eylül sonunda 3.57 düzeyinde oluştu. Ancak doların yılın ilk aylarında 3.90'ın üstüne çıktığını hatırlıyoruz.

Euroda ise belirgin bir artış var. Geçen yılın sonunda 3.69 olan euro eylül sonunda 4.20 düzeyinde oluştu.

Kredi faizlerinin durumu

Mevduat faizi artarken bunun kredi faizlerine yansımaması beklenemez. Yine aralık ve eylül aylarının son haftasındaki oranlara göre ticari, taşıt ve konut kredisi faizlerinde artış var.

Ticari kredi faizleri yüzde 14.53'ten yüzde 16.74'e, taşıt kredisi faizleri yüzde 13.26'dan yüzde 16.20'ye, konut kredisi faizleri ise yüzde 11.43'ten yüzde 12.88'e yükselmiş durumda.

Bunlar görünür oranlar. Bu oranların üstüne bir takım yüklerin binmesiyle kredi maliyetleri çok daha yukarı çıkıyor, bu da bir gerçek.

Mevduattan mı başlamalı, krediden mi?

"Faizi aşağı çekelim..." Mevduat sahipleri dışında herkes bunu istiyor. Ama nereden başlayacağız?

Önce mevduat faizini düşürüp hemen peşinden bu indirimi kredi faizlerine mi yansıtacağız; yoksa önce kredi faizlerini düşürecek, gelir azaldığı için mecburen mevduat faizini aşağı çekmek zorunda mı kalacağız?

Sakal-bıyık durumu! Varsayalım sistemde hiç rekabet yok ve ipler tek bir bankanın elinde. Bu banka mevduat faizini düşürse, mudi kaybedecek, o zaman nasıl kaynak bulacak? Yurt dışından borçlanmak; o da eskisi kadar kolay değil.

Mevduat faizine dokunmadan kredi faizi aşağı çekilebilir mi; pek fazla hareket alanı yok. Denge bu mevduat ve kredi faiz oranlarıyla kurulabilmiş; maliyet kalemi olan mevduat faizi aynı kalırken, gelir kalemi olan kredi faizi düşürülürse denge bozulacak. Hem faiz düşürülebildiği takdirde krediye daha çok talep doğacağı için faizleri yeniden artırmak gerekmeyecek mi?

Kaldı ki faiz oranını belirlemede bankacılık sisteminin en büyük rakibi Hazine. Piyasadaki para Hazine tarafından emilince bankalar da para bulabilmek için mevduat faizini yükseltmek durumunda kalıyorlar.

Ama Hazine'ye de çok fazla yüklenmenin alemi yok. Hazine sonuçta hükümetin borç işlemlerini yürüten kurum niteliğinde.

Hem faiz konusunda Türkiye dünyadan tümüyle kopuk hareket edebilecek durumda da değil ki, ayrıca olamaz ki... Önümüzde, doların daha da değerleneceği, bize para akışının görece hız keseceği ve faizi daha artırmamızın gerekeceği günler uzanıyor. Bugünleri arayabiliriz...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar