Neden Great olunur?

Başlıktaki sözcük, geçen 20-22 Mayıs’ta İstanbul’daki bir etkinliğin adı: GREAT Yaratıcılık Festivali. İngilizce bu sözcük, “büyük” demek: Hem, etkinliği düzenleyen İngiliz yaratıcı yenilikçi sektörünün “büyüklüğünü” anlatmak için. Hem de, destek veren Büyük Britanya hükümetinin (İngiltere) adını anmak için. Şık bir buluş. Ülkemizin, İngilizcedeki talihsiz adı nedeniyle bizim hiç yapamayacağımız bir sözcük cambazlığı. 
Yapamayacağımız bir başka şey: İngiliz yaratıcı yenilikçi sektörünün, ürün / hizmetini ihraç becerisi ve büyüklüğünü hayal dahi edememek. 

Şimdi size, “yok artık!” dedirtecek bir veri sunuyorum: İngiliz yaratıcı sanayii, saatte 8 milyon Sterlin katma değer üretiyor. 

Yanlış okumadınız: Operasyonel bir tanımla hesaplanan verilere göre İngiliz yaratıcı sanayii 2008-2012 arasında 71.4 milyar Sterlin (1 Sterlin=3.5 TL) katma değer üretti. Bu, İngiliz ekonomisinin yüzde 5.2’si demek. Aynı sektörün katma değeri 2008’den bu yana yüzde 15.6 arttı. O dönemde İngiliz ekonomisindeki büyüme yüzde 5.4. Sadece 2011- 2012 döneminde yaratıcı ekonomideki artış yüzde 9.4. 

Ölçersen, bilirsin. Bilirsen, yönetirsin. Hatta ülkenin, saatte kaç para kazandığını hesaplarsın. Hatta, “yaratıcı ekonomi” ile “yaratıcı sanayi” arasındaki farkı bile hesaplarsın: Bütün yaratıcı İngiliz “ekonomisi,” ülkede 2.5 milyon kişiye istihdam sağlıyor. Bunun alt kırılımı olan “yaratıcı sanayi” 1.68 milyon kişiye... 

İhracatı da var: Yaratıcı sanayi sadece 2011 yılında 15.5 milyar Sterlin ihracat geliri sağladı. Bu, İngiltere’nin bütün ihracatının yüzde 8’i. 

Yaratıcı derken: Reklam, tanıtım / pazarlama, mimari, zanaat, tasarım (endüstriyel, grafik, moda), film-tv-radyo-video, fotoğrafçılık, bilişim (yazılım, donanım, hizmet), her türlü yayıncılık, müzecilik, galeriler, kütüphaneler, müziğin her türü, uygulamalı / görsel sanatlar vb... Bunların her birinde kaç kişi çalışıyor? Ne üretiyor? Katma değeri ne oluyor? Hepsi kayıtlı, kuyutlu. Saydam. Bu ve daha 35 sayfa veri / bilgi, İngiltere Kültür, Medya ve Spor Bakanlığı (kapsama alanına dikkatinizi çekerim) Raporu’nda var. Bir ekonominin, sağlıklı-doğru- namuslu-bilimsel “açık” veri / bilgi / istatistik yoksunluğu ve yoksulluğu çekerek, sadece el yordamıyla düşe kalka yürüyeceğini kendine dert edinen herkesin görmesi gereken bir rapor. 

Böyle bir ekonomi, elbette gözünü, bu ihracata açık pazarlara diker: Bakınız Türkiye. Ve GREAT’in ilk durağı İstanbul’dan sonraki adresleri: Hong Kong ve Şanghay. Bu üç şehrin dizilişi tesadüf mü? 

GREAT sayesinde İstanbul’daki “yaratıcı” zümre; moda, tekstil, tasarım, mimarlık, lüks tüketim, yiyecek-içecek, eğitim, sağlık, akıllı şehir v.b. konularında çalışan seçmece İngiliz uzman, şirket ve kurumlarının fikir / ürün / hizmetlerine yakından tanık olma fırsatı buldu. Ancak İngilizler açısından beklenti, pırıltılı bir gösteriden ziyade aktif işlere dönüşecek ortaklıklar kurmak. 

İngilizler bu işi stratejik bir iletişim / pazarlama planına göre yapıyor. 

Onların hiç bir etkinliği tek atımlık kurşun değil. Geçen hafta Sabancı Müzesi’nin konferanslara ayrılan bölümündeki etkinliğe gelene kadar İngiliz Ticaret ve Yatırım Ajansı (UKTI), İstanbul Başkonsolosu Leigh Turner (ki, kendisi Türkçe tweet atacak kadar dilimizi öğrenmiş durumda) ile birlikte bir İngiliz “zevat,” iki katlı kırmızı bir Londra otobüsüyle Anadolu’da dolaştılar. Otobüs, ikonik tasarımıyla İngiltere’yi temsil ediyordu. Üstelik, dizel ve elektrik kullanan hibrid bir çevreci araçtı! İstanbul, Bursa, Eskişehir, Ankara, Kayseri, Adana, Gaziantep’te dolaşarak Anadolu iş dünyasının nabzını tuttular. Stratejik planlamayla, çalışarak, içerik üreterek GREAT