Nereden nereye

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF dunyaweb@dunya.com

Günümüzden hemen hemen beşyıl önce Tunus’ta başlayan Arap Baharı’nın Kuzey Afrika’dan başlayarak tüm Ortadoğu’yu büyük bir kaosa iteceği acaba öngörülmüş müydü? Tunus, Cezayir, Libya, Mısır, Suriye ve Irak’da yaşananlar bu ülkelerdeki halkların gelecekleri açısından ümit vaat etmediği gibi dünya genelinde de riskleri arttırıyor. Ortadoğu’nun siyasi ve ekonomik yönden en istikrarlı ülkelerinden biri olarak gösterilen Türkiye, 2011’den sonra iç ve dış politikada atılan hatalı adımların da etkisiyle Ortadoğu’daki iç savaştan en fazla etkilenen ülkelerden biri. Suriye ve Irak’taki iç savaşın yol açtığı göç dalgasından kaynaklanan sosyal ve ekonomik sorunlarla başetmekte zorlanan Türkiye, şimdi de art arda meydana gelen terör olaylarının şaşkınlığı içinde. Genel seçimlerin üzerinden neredeyse iki ay geçmesine rağmen, koalisyon görüşmelerinden hala sonuç alınamamasının neden olduğu siyasi boşluk yetmiyormuş gibi, son günlerde artan terör olayları ekonomideki riskleri arttırıyor. Makroekonomik göstergelerin hızla bozulduğu bir ortamda 2015 hedeflerinin tutturulamayacağı artık belli oldu. Döviz kurlarındaki artışın dizginlenememesi faizler üzerinde baskı yaratırken; Merkez Bankası’nın uygulamaya koymayı planladığı daraltıcı para politikaları yatırımlar, istihdam ve büyümeyi ister istemez geriletecektir.

***
Hafta başında CNN’den Christiane Amanpour’un sorularını yanıtlayan başbakan Ahmet Davutoğlu, İŞİD’in Başar Esad rejimine karşı sessiz kalan uluslararası toplumun ürünü olduğunu söylüyordu. İŞİD’in Suriye ve Irak’taki otorite boşluğundan ortaya çıktığı tartışma götürmez ama, İŞİD için savaşmaya gidenlerin Türkiye’yi köprü olarak kullanmasının terör örgütünün büyümesinde payı olduğu açık. Ortadoğu’nun bugünkü istikrarsızlığında başta ABD olmak üzere Batılı devletlerin yanlış politikalarının etkisi büyük. 2003’de Irak’ın işgaliyle başlayan bu süreç, koca bir ülkeyi parçalanmanın eşiğine getirmekle kalmadı; insanlık düşmanı barbar bir örgütü de bölgenin başına bela etti. Bundan sonra Irak’ın üniter yapısını koruması imkansız. Kuzeyde nüfusun yaklaşık yüzde yirmisini oluşturan Kürtler, otonom hükümetleriyle zaten kendilerini Irak’tan bağımsız görüyorlar. Kürtler gibi nüfusun yüzde yirmisini oluşturan Sünniler ise Şii çoğunluğun tahakkümündeki bir ülkede yaşamaktansa İŞİD’e yakın olmayı tercih ediyor. Milyonlarca Iraklı ülkenin yüzde ellisinden fazlasını kontrol eden bu grubun etkisi altında.
***
İngiltere’nin önde gelen gazetelerinden The Independent’da Patrick Cockburn 28 Temmuz tarihli yazısında, “Türkiye’nin Kürtlerle çelişkisi: PKK’ya yönelik hava saldırılarını onaylamak Irak savaşından bu yana Amerika’nın Ortadoğu’daki en büyük yanlışı mıydı?” diye sorduktan sonra, Türk uçakları tarafından PKK’ya yapılan saldırıların Kürtleri provoke etmeyi amaçladığı; Batı’da yakın zamana kadar İŞİD’e karşı tedbir almakta çekimser davranan Türk Hükümeti'nin Suruç katliamından sonra PKK’ya yönelik hava saldırılarının politik olduğu; muhtemel bir erken seçimde milliyetçi kesimlerin desteğini almak istemesinden dolayı bu yola başvurduğu görüşüne yer veriyor. Başbakan Davutoğlu Amanpour’la mülakatında Suriye’de Esad’a karşı diğer etnik ve dini gruplara düşmanca tavır almayan ılımlı muhalefetin desteklenmesi gerektiğini söylüyor. Bunun gerçekleşmesi biraz zor. İran’la yapılan antlaşma Kongre’de onaylanır; Batı ve İran arasındaki buzlar erimeye başlarsa bu tamamen rafa kalkabilir. Batı, Suriye’de mezhep ekseninde meydana gelecek gelişmelere; radikal İslamcıların iktidara gelmesine yolaçacak bir rejim değişikliğine, Esad’ın iktidarda kalması pahasına bile olsa karşı.
***
Terör olayları dünyada; özellikle de Ortadoğu’da artıyor. Ekonomi ve Barış Enstitüsü’nün 2015 raporunda uluslararası terörün ülkelere maliyeti dünya toplam gayrisafi yurtiçi hasılasının yüzde 13.4’ü, bir başka deyişle 14.3 trilyon dolar. Kuruluşun 162 ülkeyi kapsayan Global Barış Endeksi’nde 135’inci sıradaki Türkiye, toplumsal barışın düşük düzeyde tesis edildiği ülkeler arasında yer alıyor. Terör olayları devam ederse, Türkiye’nin daha da alt sıralara düşmesi kaçınılmaz. Dış kaynağa bağlı Türkiye ekonomisinde zaten yetersiz olan yabancı sermaye yatırımlarının daha da azalmasına yol açacak bu tür bir gelişme ekonomik ve siyasi yapıda telafisi zor tahribatlara neden olabilir.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016