Obama doktrini Ortadoğu’daki kaosa çözüm olabilir mi?

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF dunyaweb@dunya.com

 

İran’ın nükleer kapasitesini sınırlamayı amaçlayan çerçeve antlaşmasından İsrail beklendiği gibi memnun değil. İsrail Başbakanı Benjamin Netahyahu’nun, antlaşmaya İran’ın İsrail’in varlığını tanıdığını kabul eden madde eklenmesi talebi Amerikan yönetimi tarafından kabul görmedi. Ancak, İsrail’de herkes hükümet gibi düşünmüyor. Ülkenin yönetim muhalifi gazetelerinden Haaretz’de Barak Ravid, İran’ın antlaşmanın şartlarına uyması halinde nükleer kapasitesinin büyük ölçüde zayıflayacağını ileri sürüyor. CNN’e konuşan Barack Obama’nın ulusal güvenlik danışmanlarından Ben Rhodes, İran’ın tesislerini denetime açmayı kabul ettiğini, taahhütlerine uyup uymadığının günlük olarak kontrol edileceğini; gerektiğinde Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nı denetim yapmaya davet edeceklerini açıkladı. Rhodes, İsrail yönetiminin ikna edilip edilmeyeceğine ilişkin soruyu ise, böyle bir yükümlülükleri olmadığı şeklinde cevaplıyor. Bu cevap, antlaşmadan rahatsız Suudi Arabistan ve Katar gibi Sunni yönetimlerin iktidarda olduğu ülkelere de verilmiş bir mesajdır. Son şeklini haziranda alması beklenen antlaşma 15 yıl süreli. Bu süre zarfında, İran uranyum zenginleştirmede kullanılan santrifüjlerin sayısını üçte ikisine kadar, zenginleştirilmiş uranyum miktarını ise 10 bin kilodan 300 kiloya azaltmayı taahhüt ediyor. Sonrasında ne olacağı konusunda ise şimdilik bir bilgi yok.

***
Peki, Amerikalı politikacıların bu konuda düşünceleri ne? CNN’de Fared Zakaria’nın programına katılan ABD’de Ronald Reagan ve George H. W. Bush hükümetlerinde hazine ve savunma bakanlıkları üstlenmiş James Baker, görevli olduğu dönemlerde İran’a hiç güvenemediğini, nükleer antlaşmanın Amerika’nın bölgedeki müttefikleriyle ilişkilerini zayıflatacağını söylüyor. Baker, Zakaria’nın bölgedeki çatışmalarda Amerikan askerinin görev alıp almamasına ilişkin sorusunu, “Amerika dünyanın jandarması değil, kimse bunu bizden istemesin” şeklinde cevaplıyor. 2016 seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti’nin potansiyel başkan adayları arasında adları geçen Wisconsin Valisi Scott Walker ve önceki başkan George Bush’un kardeşi Jeb Bush da Baker’la benzer görüşlere sahip. Cumhuriyetçi politikacılar, İran’ın nükleer faaliyetlerinin asgariye indirilmesini öngören antlaşmanın, bu ülkenin Ortadoğu’daki yayılmacı emellerini engellemeye yetmeyeceğini; İran’ın terörist faaliyetleri destekleyerek dünya barışına tehdit olmaya devam edeceği görüşündeler. Senato Uluslararası Haberalma Komisyonu üyesi, Demokrat senatör Dianne Feinstein ise farklı görüşte; İran’la varılan antlaşmanın İsrail’in varlığı için bir tehdit oluşturmadığını belirten Feinstein, Netanyahu’nun İran’la yapılan antlaşmanın bölgedeki Sunni ülkeler arasında nükleer silahlanma yarışını artıracağı tezine karşı çıkarak; tam tersine, antlaşma olmadığı takdirde bu riskin daha yüksek olacağını söylüyor. Demokrat senatör, İsrail Başbakanı’nın geçen ay Amerikan Kongresi’nde yaptığı konuşmaya da tepkili. Feinstein, Amerikan yönetimini atlayarak başka kanalları zorlamanın iyi sonuç vermeyeceğini, İsrail
Başbakanı’nın kendisini frenlemesi gerektiğini hatırlatıyor.

***

İran’a uygulanan ambargoların başlangıcı 1987’ye gidiyor. 2010’da Amerikan Kongresi ilave
finansal ambargolarla İran’ın uluslararası finansal sisteme erişimini önemli ölçüde kısıtladı. İran’a ambargo ABD’nin yanı sıra Birleşmiş Milletler ve AB tarafından da uygulanıyor. İran’ı antlaşmaya zorlayan faktörün, ekonomi üzerinde etkisi giderek artan ambargolar olduğuna şüphe yok. Dünyanın en çok petrol rezervine sahip dördüncü ülkesi olan İran, doğalgaz rezervleri itibariyle de en zengin ülkeler arasında. Petrolün ülkenin ihracatı içindeki oranı yüzde 40. Ambargo nedeniyle petrol üretimi ve ihracatı büyük ölçüde azalan İran’da enflasyon ve işsizlik artıyor. Dikkati çeken demeçlerden biri İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’e ait. Zarif, ABD’yle yapılan antlaşmanın sadece nükleer konuda olduğunu; Amerika ile aralarındaki anlaşmazlık konularının devam ettiğini söylüyor ama, antlaşma beklendiği gibi yürür; taraflar taahhütlerine uyarsa, Batı ülkelerinin İran’la ilişkilerinde yeni bir dönem başlayabilir. Batı, İran’ı uluslararası sistemden dışlayarak dünyadaki kaos ve terör ortamının önüne geçilmesinin zor olduğunu görüyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016