Olumlu görünümün sürdürülebilirliği

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Türkiye ekonomisinin 2017 yılı büyüme performansı olumlu. Açıklanan veriler ilk iki çeyrekte ekonominin yüzde 5 üzerinde bir hızla büyüdüğünü gösteriyor. Bu hem bizim için önemli bir gelişme hem de küresel ölçekte ilk sıralara yerleşen bir performans. Dahası, yeni açıklanan Eylül ayı sanayi üretim artışına ilişkin bulgular ekonomide bu düzeyde bir büyüme dinamiğinin üçüncü çeyrekte de sürdüğü yönünde sinyal veriyor. Takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretiminin yıllık bazda yüzde 10.4 büyüdüğü anlaşılıyor. Bu veri yılın ikinci çeyreğinde yüzde 4.6 olan sanayi üretim artışının hızlandığını ve üçüncü çeyrekte yüzde 10’un üzerine çıktığını gösteriyor.

Bu temponun verdiği ilk izlenim yılın bütünü için de güçlü bir büyüme sinyali veriyor. Bu sinyal gözlemcileri uçurmaya yetmiş gibi görünüyor. Ekonominin 2017 yılı büyüme tahminini yüzde 7 ve üzerine çıkartanlar var. Bu düzeydeki büyüme tahminleri çok gerçekçi görünmüyor. Yılın üçüncü çeyreği itibariyle ortaya çıkmış olan tabloya iki noktada biraz daha dikkatli bakmak yararlı olur diye düşünüyorum. Bunlardan birisi sanayi üretiminde üçüncü çeyrekte gözlenen hızlanmanın kaynağıdır. İkinci nokta ise bu hızlanmanın uyardığı tepkilerin ekonominin öteki sinyalleri ile uyumudur.

Üçüncü çeyrekteki hızlanmanın çok güçlü fakat sentetik bir itici güce dayandığını biliyoruz. Sentetik demekten kastımız bu gücün ekonominin kendi işleyişi içinde “organik” olarak gelişen bir ivme olmamasıdır. Söz sentetik güç siyasi iktidarın hızla devreye soktuğu teşviklerdir. Teşvikler iki kanaldan üretimi uyarıp hızlandırma amacına dönüktür. Kanallardan birisi üretici üzerindeki vergi yükünü azaltmak maksadıyla devreye sokulmuştur. İkinci kanalda ise “Kredi Garanti Fonu” uygulaması vardır. Bu da fon ihtiyacını karşılayarak zorda olan firmaları “yüzdürmek” amacını taşımaktadır. Bu ikilinin yana yana getirilmesi pek sık görünen bir uygulama değildir. Dolayısıyla ekonomide olağandışı bir teşvik ivmesi oluşturulmuştur. Bu gayretin sonucu da alınmıştır. Eylül ayında sanayi üretiminde gözlenen güçlü artışın kaynağında bu uygulama yatmaktadır. Kendi adıma böyle bir uygulamadan şikayet edecek değilim. Tersine, önü arkası doğru hesaplandığı takdirde, durgunlaşmış bir ekonomide kamu eliyle bir ivme yaratılmasını olumlu bulanlardanım. Ama bunun bir ilk ivme olduğu ve sürdürülmesinin de söz konusu olmadığını gözden uzak tutmamak gerekir.

Ekonomideki gelişmelerin adeta coşkuyla “takdim” edilmesi nerdeyse bütünüyle büyümede gözlenen hızlanmadan kaynaklanmaktadır. Geçekten de bu günkü yüzde 5 civarındaki büyüme olumlu bir performanstır. Ancak başınızı büyüme penceresinin dışına uzattığınız zaman görüntü büyük ölçüde değişiyor. Sonuçta büyümeye ket vurabilecek bazı uyumsuzluklar söz konusudur. Örneğin işsizlik verileri böyle bir büyüme temposuyla uyuşmuyor. Büyüme hızlanmışken işsizlik de başını almış gitmiş gibi görünüyor. Büyüme yılın başından beri yüksek sayılabilecek bir tempoda gelişiyor ama işsizlik, özellikle de genç işsizliği de oldukça tempolu bir şekilde yükseliyor. Burada bir uyumsuzluk var ve bu uyumsuzluk sonuçta sıkıntı yaratacaktır. Başka bir uyumsuzluk da büyümenin kaynağı olan teşvik uygulaması ile enflasyon arasındadır. T

eşviklerin ekonomide önce kamu harcamalarını ardından da özel kesim harcamalarını arttırarak enflasyonu beslediğini biliyoruz. Türkiye’de enflasyon uzun süredir yüksek düzeyde katılaşmış durumda ve son aylarda hızı artıyor. Bu koşullarda büyümeyi uyarmak için büyük boyutlu teşvik harcamasını sürdürmek enflasyonu iyice tahammül edilemez bir noktaya taşıyacaktır. Bunun iktisadi olduğu kadar siyası yansımaları da olur. Bana kalırsa bu günkü büyümenin sürdürülemez olmasının arkasındaki en güçlü neden bu yansımalardır. Büyümenin sürdürülemezliği bağlamında bir başka nokta da cari açık ile büyüme arasındaki bağdır. Bu bağlantıda belirleyici değişken büyüme ona bağlı olarak değişen de cari açıktır. Türkiye ekonomisinde bu bağlantı güçlüdür. Bunun son kanıtı geçtiğimiz aylarda sentetik desteklerle hızlandırılan büyümenin hemen cari açığa yansımış olmasıdır.

Ekonomi çok değişkenli ve değişkenleri arasında güçlü bağlar taşıyan bir yaşam alanıdır. Bu alana müdahale edildiği zaman hem söz konusu bağları hem de bunların etkileşim biçim ve sürelerini bilmek, uygulamada yapılabilirlikleri konusunda da fikir sahibi olmak gerekir. Böyle bir donanıma pirim verilmeden yola çıkılırsa sonunda yolda kalmak kaçınılmaz olur.. Kıt olan zaman ve kaynak israf edilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018