Organizasyon kültürü; teşekkür ve takdir üzerine…

Ebru DEMİR KOÇAK
Ebru DEMİR KOÇAK ebrudemir.kocak@dunya.com

Bir kurumun kültürü, o kurumdaki tüm politikaların birbiri ile ilişkilendirilerek, güven, iş birliği ve açık iletişim temelleri üzerine yapılandırılması son derece önemlidir.

Çalışan deneyimi yazımda da kısaca değindiğim gibi, bir kurumda adanmış çalışanlar olabilmesi için, teşekkür kültürü oluşturmak ve bunu sürdürülebilir olmasını sağlamak kritiktir. Şirket içinde yapılan her türlü çalışmanın görev tanımı gereği olduğunun kabul edilmesi, yapılan iş ve çalışmaların karşılığının zaten maaşla ödeniyor olması, teşekkürün ancak ve ancak üstün başarı gösteren kişilerin hak edeceği bir iltifat yöntemi olarak kabul görmesi ve en önemlisi de kültürel olarak alışkın olduğumuz, “Ne gerek var söylemeye” düşüncesi iş yaşamı içinde teşekkür kavramının istenen düzeye erişememesine neden oluyor. Hal böyle olduğunda da çalışanlardan “Bize değer veren ve yaptığımız iyi işleri gören yok” sesleri yükselmeye başlıyor. Çalışanlar kendilerini değersiz hissetmeye başladıklarında ne yazık ki gerçek potansiyellerini yaptıkları işe yansıtma konusunda hevesli de olamadıklarını gözlemliyoruz. 

Çalışanın yarattığı fayda ve katkıyı dile getiren takdir ve teşekkür ifadesi, ilk olarak teşekkür edilen kişinin yaptığı işin anlamını fark etmesini sağlıyor. Üstelik bu kişi bireysel katkısının görülmesi sonucunda değerli hissediyor ve çalıştığı şirkete, bulunduğu ekibe ve yaptığı işe bağlılığı artıyor. Tüm bunların sonucunda çalışanlar iş yerinde çalışma arkadaşları tarafından da fark edildiklerini bilerek, işlerini daha çok severek, yaratıcılık ve potansiyellerini daha fazla kullanarak, daha hevesli ve motivasyonları yüksek bir şekilde çalışıyorlar.

Teşekkür kültürü; şirketlerde sadece yönetici çalışan arasında değil, tüm paydaşlar arasında oluşturulması gereken bir mekanizma olarak tasarlanmalıdır. Müşteri, tedarikçi, yönetici, çalışan denklemini kurgulayacağımız sistemler birbiri ile etkileşimli olarak tasarlandığında daha çok anlam kazanıyor. Müşterilerden ve tedarikçilerden gelen “teşekkürlerin” paylaşımı, çalışanların birbirlerine yaptıkları övgüler, yöneticilerin sadece kendi ekiplerini takdir etmesi, övmesi değil, farklı ekip üyelerine gösterdikleri ilgi ve taktir, tam bir sinerji yaratarak, mutlu iş ortamını destekliyor.

Sadece rakamsal sonuçların ya da hedef gerçekleşmelerinin “teşekkür, ödül veya takdire” konu olduğu yaklaşımı geride bırakmamız gerekiyor. Başarının değil, gayret ve çabanın da takdir edilmesi, kalıcı değer yaratıyor.

Her çalışanın ortaya koyduğu işin ve değer yaratan yanının teşekkür kültürünün parçası haline getirilmesi için sistemler kurmak ve bunları yaşatacak üst yönetim desteği oldukça önemli ve anlamlıdır.  Sayısal verilerin değerlendirildiği, hedefler, analizler, raporlar derken sayıların arasında sıkışıp kalmış, çoğu zaman sözlü olarak ifade edilmenin ‘’atlandığı’’, ‘’zaten biz takdir ediyoruz, bunu da çeşitli yöntemlerle gösteriyoruz diyen söylemler’’ teşekkür kültürünü temelden sarsan bakış açılarıdır.

Organizasyonda ortak kültür yaratmaya değinmişken, toksik bir ortamdan da söz etmeden geçmemek gerekir. Harder ve ark. (2014), toksik bir çalışma ortamını, bir organizasyonun yaşanabilirliğini olumsuz yönde etkileyen bir ortam olarak tanımlamaktadır. Toksik ortamları ortadan kaldırmak için kurum içinde gözden geçirmemiz gereken üç temel alan olduğuna inanıyorum; yönetim bakış açısı ve tarzı, davranış biçimleri ve açık iletişim. 

Kurumdaki liderlerden başlayarak, tüm kademelerde görev odaklı yönetim tarzına insan odaklı yönetim tarzı eklenmelidir. Günümüzde, insan odaklı organizasyon yaratmak ve yaşatmak için, çalışanlarla kalıcı ilişkiler kurmak, kurumun ulvi amacını birlikte benimsemek, empati geliştirmek, doğru, samimi ve etkin iletişimi sağlamak önemli rol oynuyor. Sonunda da kendisini değerli hisseden çalışanlar, değer yaratmaya devam ediyor.    

Takdir ve teşekkürün kurum kültürü içinde yerleşik alışkanlık halini almasını sağlamanın en kolay yolu, tıpkı bireysel alışkanlık edinimlerinde olduğu gibi bu davranışların düzenli olarak yapılmasını sağlayacak ortamı yaratıp, teşekkür ve takdir edenleri yüreklendirmekten ve kutlamaktan geçer.

Uzun yıllar çalıştığım global bir firmada uygulanan ‘’Teşekkür Programı’’, ‘’Yaptığın işte fark yaratıyorsun’’ ana mesajını veren, yaptığı işin amacını düşünmeye sevk eden bir programdı. Tüm kurum içinde aylık olarak takip edilen ve sonrasında da hem Teşekkür Belgesi ile çalışan deneyimine kalıcı bir katkı sağlayan hem de ödüllendiren anlamlı bir programdı. Şöyle düşünün, önemli bir müşteri ile yapılan zorlu bir toplantı sonrasında alınan sözlü bir teşekkür hatta kişiye özel yazılmış bir teşekkür mektubu sizce hangi yan hak ile ölçülebilir? 

Teşekkür edenin & teşekkürü alanın birbirleri veya ekipleri ile olan olumlu etkileşimi, zaman içinde güçlü iş birliğini de destekliyor, örnek davranış halini alıyor ve dalgalar gibi büyüyor. Teşekkürler; organizasyon kültürünü bir yapboz gibi düşündüğümüzde joker parçalar gibi en önemli yerlere yerleşiyor…

Yazımı okuduğunuz ve aklınızın bir köşesinde tutacağınız için ilk teşekkür benden sizlere gelsin. Sizlere de bol teşekkürlü günler diliyorum. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Liderler ve yöneticiler 06 Nisan 2024
Liderlik ve koçluk 09 Mart 2024
Çalışan deneyimi 03 Şubat 2024
Empati, şefkat ve liderlik 09 Aralık 2023