Orta gelir tuzağından çıkışta “vasıflı iş gücü”

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA nevzatsaygilioglu@atilim.edu.tr

Dünyada ve Türkiye’de baş döndürücü bir gündem var.

Dünyada kimi liderler savaş çığırtkanlığı yaparken, kimi liderler de bu karmaşada sessiz sedasız ülkeleri için çalışıyorlar.

Kuzey Kore, ABD, İsrail, şimdilerde Suudi Arabistan gibi ülkeler adeta sağa sola veya birbirlerine kafa tutarak savaş tamtamlarını çalıyorlar.

Buna karşın İskandinav ülkeleri, Avustralya bölgesi ve özellikle Çin gibi ülkeler de kendi yollarında kendi halkları için çalışıyorlar.

Örneğin Çin, “Tek Kuşak, Tek Yol” (One Belt One Road) gibi 1.3 trilyon dolarlık mali portreye sahip ve 65 ülkeyi kapsayan mega taşımacılık projesiyle dünyadaki ekonomik liderliğe doğru kulaç atıyor.

Türkiye, zaten hep değişen gündemler ile iç içe…

Dış politikadaki ilişkiler, komşu ülkelerle yaşanan savaş konumu, iç politikada yaşanan gelişmeler ortada.

Bu kadar yoğun gündemler arasında önemli bir konu, ekonomi…

Türkiye örneğin orta gelir tuzağı konusu üzerinde durmuyor.

Kişi başına 10 bin dolar gelir, yüzde 10 enflasyon, 150 milyar dolar ihracat, yüzde 10 civarında işsizlik sarmalına takılmış bir Türkiye var. Bunların her biri aynı seviyelerde çakılmış kalmış önemli bir tuzak olarak önümüzde. Özellikle le orta gelir tuzağı…

Oysa bu tuzaklardan kurtulmanın yollarını bulan ve başarıyla çıkan ülkeler var.

Özellikle orta gelir tuzağından çıkışta eğitim çok önemli. Bizim de eğitimde yaşadığımız açmazlar ortada.

Eğitim deyince de vasıflı iş gücü ve araştırmacı sayısı öne çıkıyor.

Gerçekten de yapılan araştırmalara göre; gelişen veya gelişmekte olan ülkelerde vasıflı iş gücü ve araştırmacı oranının yükseltilmesi ve gelişmiş ülkeler düzeyine çıkarılması konusu, orta gelir tuzağının aşılmasının ön koşulu niteliğinde.

Bu nedenle gelişmekte olan ülkelerde, temel bilimler ve uygulamalı mühendislik alanlarında eğitim veren üniversite mezunu sayısının artırılması ve toplam nüfus içindeki oranının yükseltilmesi şart.

Gelişmiş ülkelerdeki Ar-Ge harcamalarının GSYİH içerisindeki payının yüksekliği, ileri teknoloji ürünlerinin üretimindeki artış, yine bu ürünlerin ihracatındaki devamlı yükseliş, özellikle Çin’in bu alanlarda sergilediği olağanüstü gelişmeler ülkelerin gelişmişliğinin ölçütü olarak karşımıza çıkıyor.

Vasıflı iş gücüne dayalı bilgi faktörü, Ar-Ge ve yenilik yapılmasındaki katkısı nedeniyle daha yüksek bir katma değer yaratılabiliyor. Daha yüksek katma değer de üretim artışı veya yeni ürün olarak kendini gösteriyor. Özellikle yeni ürün de tüketici tercihlerini karşılaması ve kaliteyi içermesi nedeniyle daha geniş bir tüketici kitlesine ulaşabiliyor.

Yeni ürün, bir yandan da ülke sınırlarını aşıyor ve ciddi bir ihracat stratejisi haline geliyor. Bütün bunlar üretim artışını tetikliyor ve GSYİH artışına neden oluyor. Dikkat edilecek olursa bu ülkelerin orta gelir tuzağına düşmediği anlaşılabiliyor.

ABD ve gelişmiş Avrupa ülkeleri yanında; Japonya, Güney Kore, Çin gibi ülkelerin GSYİH artışında Ar-Ge harcamalarının ve buna bağlı yeni ürün üretimi ve ihracatının çok önemli olduğu araştırmalarla ortaya konuluyor. Buna karşın özellikle orta gelir düzeyine ulaşan bazı gelişme yolundaki ülkelere yönelik olarak yapılan bilimsel araştırmalarda büyüme oranlarının azaldığı görülüyor. Şöyle ki;

- Sosyal güvenlik sistemi açısından yaşlı-bağımlı oranı yüksek,
- Yatırımları, sermayenin marjinal getirisinin düşük olduğu sektörlerde yoğunluk gösteren,
- Yerel para değeri reel olarak düşük olan,
ekonomilerde orta gelir tuzağını aşma olasılığının zor olduğu belirtiliyor.

Buna karşın orta öğretim ve üniversite eğitimine sahip nüfus oranının yüksek olduğu ve ileri teknoloji ürünlerinin ihracat içerisindeki payının artış gösterdiği ülkelerin büyüme oranlarında bu düşüş olasılığı azalıyor.

Öte yandan yüksek katma değer yaratan sektörlerde yoğunlaşma da orta gelir tuzağına girme olasılığını düşürüyor. Özellikle nano teknolojiler, biyo teknoloji, uzay ve havacılık, ulaşım ve enerji alanlarında yoğunlaşma ekonomik büyümeyi sürekli hale getiriyor ve orta gelir tuzağı ortadan kalkıyor.

Dolayısıyla orta gelir tuzağından çıkış çabalarında; Ar-Ge’ye dayalı yenilikler ve belli sektörlerin geliştirilmesine yönelik politikalar önem taşıyor. Bu noktada da; özellikle finans sektöründe istikrar ve derinlik, ticarette dışa açıklık ve doğrudan yabancı yatırım fırsatı öne çıkıyor.
Bu çerçeveden bakınca Türkiye’nin kısa vadede orta gelir tuzağından çıkışı zor görülüyor. Zira orta gelir tuzağından çıkışın koşulları ya da altyapısı henüz sağlanmış değil.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar