Parantez

Osman Ata ATAÇ
Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ oaatac@gmail.com

Geçen hafta sizlere 75 bin dolar vadetmiştim. Hayır, vazgeçmedim ama bu hafta olmayacak. Sözüm söz. Sizi 75 bin dolar sarf etmekten kurtaracağım. Bugün geçtiğimiz hafta Denizli’deki bir toplantıdan bahsetmek istiyorum. Denizli’ye gazeteniz DÜNYA’nın iki yıl önce organize ettiği bir sohbet toplantısı nedeniyle gitmiştim. Herhalde fazla saçmalamamışım ki Denizli Sanayiciler ve İş Adamları Derneği (DESİAD) yöneticileri beni bir kez daha dinlemek istediler. İki saatlik bir yemekli sohbet toplantısı yaptık. Konumuz ABD ve AB arasında görüşmeleri süren Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) ve Türkiye’ye etkileriydi. 

Benim özel sektör hakkında ne düşündüğümü yazılarımı takip eden okurlarım bilirler. Türkiye’nin ciddi bir servet dağıtımı sorunu vardır ama daha ciddi sorun servet yaratma sorunudur. Bununla spekülasyonlarla kazanılan paraları kast etmediğimi defalarca yazdım. Servet yaratımı derken ürün veya hizmet üreterek, katma değer yaratarak, istihdam sağlayarak yaratılan serveti  kast ediyorum. Bunu yapma görevi özel sektöründür. Devlet ise yaratılan bu servetin adil bir şekilde dağıtılması için gereken önlemleri almakla sorumludur. Herkesin işini yaptığı toplumlarda ekonomi de genellikle tıkırında gidiyor. Neyse, bu nedenle Türkiye’nin sorunlarından en önemlisine çözüm getirmeye uğraşan özel sektör temsilcilerinin davetlerine icabı hem zevkle yaparım hem de görev bilirim. Denizli’ye de bu nedenle gittim. 

Biliyorsunuz ABD ve AB bir kaç yıldır dünyanın en büyük pazarını yaratacak bir işbirliği anlaşması üzerinde konuşuyorlar. Görüşmecilerin amacı Obama Beyaz Saray’dan ayrılmadan görüşmeleri bitirmek. O tarihe kadar ortaklık anlaşması imzalansa bile bu ortaklığın yürürlüğe gireceği anlamına gelmiyor. Daha anlaşmanın parlamentolar tarafından onaylanması lazım. Bu anlaşmanın içeriğine göre vakit alacaktır. Söz gelimi, Yunanistan şimdiden anlaşmayı imzalamayacağını söylüyor. 

Anlaşma bir serbest ticaret anlaşması veya bir gümrük anlaşması da değil. Zaten AB ve ABD arasında dişe dokunur gümrük engelleri yok. Anlaşmanın üç bölümü var (1) Pazara giriş; (2) Yasal düzenlemelerde işbirliği; (3) Ticari kuralların düzenlenmesi. Bu bölümlerde üç hedef güdülüyor: (A): Gümrük indirimi, (B): Yasal düzenlemelerden doğan engellerin kaldırılması, (C): Ticareti düzenleyen kuralların standardizasyonu. Bu çerçevede üzerinde anlaşmanın zor olduğu konular şunlar: (1) De-regülasyon; (2) Yatırımcı-Devlet Uyuşmazlıklarının Halli. 

Avrupalılarda olası bir de-regülasyonun sosyal devletlerin bazı hizmetlerinin, söz gelimi sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesine yol açması, tüketicinin korunması, sosyal haklar, sağlık, çevre koruması, kişisel verilerin korunmasına zarar vereceği endişesi var. Bazı milliyetçi endişeler de var. Söz gelimi, AB Fransız film endüstrisini korumak için odio-vizüel ürünleri anlaşma dışı bıraktı. Daha GM’li gıdalar, hormonlu hayvansal ürünler gibi diğerleri tartışılacak. ISDS (Investor-State Dispute Settlement) uzlaşma açısından bir diğer önemli problem. AB ‘devleti’ Global şirketlerden koruyacak ulusal yasaların bir kenara itilmesini istemiyor. Buna bir çözüm olarak AB özel bir mahkeme öneriyor. 

Anlaşma sağlanırsa hem AB hem ABD bundan oldukça faydalanacak. Gümrüklerin indirilmesi veya kaldırılmasından çok ticareti kısıtlayan yasa ve yönetmeliklerin kaldırılmasının etkisi önemseniyor. Anlaşmayla ABD ve AB arası ticaret AB’den USA’ya 187 Milyar Avro, USA’dan AB’ye 159 Milyar Avro artacak.  Bu ülkeler dışında kalan ülkelerin yanı sıra AB ve USA’nın diğer ülkelere ihracatı da 33 Milyar euro artacak. Araştırmalara göre Dünyanın geri kalan kısmı yüzde 2- yüzde 6 GSMH kaybı yaşayacak. Anlaşmanın iyimser destekçileri (1) AB ve ABD’de adam başı mili gelirin artmasının diğer ülkelerden ithalatı arttıracağını; (2) AB ve ABD şirketlerinin büyümesinin tedarikçilerin sunularına talepleri arttıracağını ve (3) Gümrük dışı engellerin azalmasının diğer ülke ihracatçılarına fırsatlar yaratacağını ileri sürerek diğer ülkelerin bu anlaşmadan zarar görmeyeceğini söylüyorlar... 

Anlaşmanın Türkiye’ye etkileri konusundaki araştırmalar hiç iyimser değil. Türkiye’nin taraflarla STA anlaşması olmaması nedeniyle ABD’ye ihracatının bir kısmını AB’ye kaptıracağı, sağlık, tüketici hakları, teknik standartlar, gıda güvencesi, rekabet politikaları, çevre standartları, emisyon miktarına ilişkin kurallara uyum gerekeceği ve bunun bir maliyeti olacağı söylenenler arasında. Olumlu sonuç bekleyen araştırma yok gibi.

Bazı kantitatif araştırmalar Türkiye’nin hizmet sektöründe bazı kazançlara rağmen, genel olarak ihracatta kayba uğrayacağını; 100 bin civarında istihdam kaybedeceğini, reel ücretlerin yüzde 2 kadar düşebileceğini söylüyor. Bazı iyimserler Türkiye’nin yüzde 4-5 GSMH artışı sağlayabileceğini, çoğunluktaki kötümserler ise 5-20 milyar dolarlık bir kayba uğrayacağını ileri sürüyorlar. 

Her ne kadar anlaşmanın imzalanıp yürürlüğe girmesine daha vakit varsa da kötü beklentilerin ışığında vakit geçirmeden önlem almak gerekir. Türkiye AB üyesi olmadığından anlaşmaya taraf olamıyor. Taraflarla serbest ticaret anlaşması da yok. Bu durumda eğer yapabilirse elindeki tek konu AB-Türkiye gümrük anlaşmasının gözden geçirilmesidir. Buna da gücü yeter mi? Şüpheliyim. Biliyorsunuz Türkiye AB’nin anlaşmalarına uymakla yükümlü olmakla beraber karar alma mekanizmalarına dahil değildir. Anlaşma zaten cazip olan ithalatın cazibesini daha da arttıracaktır. Bu konuda ‘Dönüşüm Programı’ kapsamında anlatılan önlemlerin uygulanmaya hemen başlanması doğru olacaktır.

Yapılması gereken en önemli şey görüşmelerin takip edilerek iş dünyasıyla paylaşılmasıdır. Buradaki engel görüşmelerin gizliliğidir. Ancak, bu gizlilik Avrupa kamu oyunu ciddi şekilde rahatsız ettiğinden önümüzdeki görüşmelerin daha transparan olması beklenebilir. Bu ise görüşmelerin takibine olanak verebilecektir. Ancak takip işini özel sektör yapamaz. Bu devletin görevidir. Devlet uğraşları arasına Türkiye’nin servet yaratımı çalışmalarını yakından ilgilendirilecek bu görüşmelerin takibine ivedilikle bir yer açarsa çok iyi olur. Sağlıcakla kalın.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Teknokrat-Politikacı 30 Ekim 2019
Strateji mi? 23 Ekim 2019
Tenkisat 16 Ekim 2019
Kasvetli ilim 02 Ekim 2019
Zombiler 25 Eylül 2019
Yeni Bull 18 Eylül 2019
Bull 11 Eylül 2019
Neden olmuyor? 04 Eylül 2019
Olmayacak duaya... 28 Ağustos 2019