"Şu mektepler olmasaydı”dan, “şu altın olmasaydı"ya…

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

 

II. Meşrutiyet döneminde iki kez Maarif Nazırı (Milli Eğitim Bakanı) görevinde bulunan Emrullah Efendi’nin söylediği “Şu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim” sözü, aradan bir asır geçmiş olmasına rağmen hala unutulmadı, unutulacak gibi de değil. Biliniyor ki Emrullah Efendi bu sözü, espri olarak söyledi. Ama günümüzde ekonomide bu sözü çağrıştıran, üstelik ciddi ciddi söylenen o kadar söz, dile getirilen o kadar çok görüş var ki…

Son örnek, altın; daha doğru altın dış ticaretinin bu yıl aleyhe dönmüş olması. Emrullah Efendi bir asır önce “Şu mektepler olmasaydı” diye espri yapmış, biz ise bugün “Şu altın olmasaydı” diye oturup ciddi hesaplar yapıyoruz.

Yapıyoruz; çünkü geçen yılın ilk beş ayında altında 1.7 milyar dolarlık net ihracatçıyken, bu yıl aynı dönemde 5.2 milyar dolarlık net ithalatçı konumuna düştük. Yani toplamda 6.9 milyar dolarlık bir kötüleşme var.

Hani son günlerde hep duyuyoruz ya, “Altın ithalatı hariç düşünülürse yıllık cari açık aslında geçen yılkiyle paralel gidiyor” şeklindeki açıklamaları… Bu açıklamalar, bu rakamlara dayandırılıyor işte. Yani bunu söyleyen siyasiler bir anlamda haklı.

Ama bu haklılık yalnızca rakamsal bazda. Yaklaşım anlamında bir haklılıktan söz etmek mümkün mü?

Altın olmasa açık artmıyor, azalıyor

Altın dahil bir şekilde hesaplanan, yani gerçek düzeyi gösteren cari açık geçen yıl beş ayda 26.1 milyar dolardı, bu yıl ise 31.9 milyar dolara çıktı. Ama altındaki net ithalatı düşersek, geçen yılın ilk beş ayındaki açık 27.7 milyar dolardı, bu yılki açık ise 26.7 milyar dolar. Yani, 1 milyar dolarlık bir azalma bile var.

Altın dış ticaretinin, cari açığı 2011’de yukarı iten, geçen yıl ise küçülten bir etkisi söz konusu.

2011’in tümündeki net altın ithalatı 4.7 milyar dolardı ve bu ithalat düşüldüğünde cari açık 70.4 milyar dolara inecekti.

Ama, 2012’de tersi bir gelişme söz konusuydu. 2012’deki net 5.7 milyar dolarlık altın ihracatı dikkate alınmasaydı, cari açık 53.5 milyar dolara çıkacaktı.

Türkiye normal koşullarda altın ithalatçısı bir ülke. Dolayısıyla 2011’deki ithalat olağan karşılanmış ve bunun cari açık üzerindeki etkisi gündeme bile getirilmemişti. 2012’deki olumlu etkiden de “doğal” olarak söz edilemezdi ve nitekim edilmedi. Ne yani, “Cari açığımız çok düştü, ama bunda altındaki olağandışı ihracatın etkisi var” mı denilecekti…

Ama bu yıl geçen yılkinin tam tersi bir tablo ortaya çıkınca, önceki bir yazımızda da vurguladığımız gibi altın ithalatını bir anda hatırlayıverdik. Türkiye sanki yıllar yılı altında net ihracatçıymış da, bu yıl sıra dışı bir şekilde ithalat daha fazla gerçekleşmiş gibi, “Altın ithalatı olmasaydı, cari açığımız şu kadar düşük gerçekleşirdi” tarzı açıklamalar yapmaya başladık.  

Enerjiye altını da ekledik

Cari açıkla ilgili olarak “olmasaydı” diye dile getirilen asıl varsayım altın değil kuşkusuz. Bu konudaki ilk ve üzerinde en çok durulan örnek enerjidir, enerji faturasıdır. Kaldı ki enerjide artıya geçmemiz hiçbir zaman mümkün değil.

Karadeniz’de hemen her seçim öncesi bulduğumuz zengin petrol yatakları gerçeğe dönüşmezse, şu ne olduğunu bir türlü anlayamadığımız milyarlarca dolarlık bor rezervini kullanabilir hale gelmezsek tabii ki… O zaman durum değişir. Ama mevcut halde enerjide artıya geçmemiz söz konusu değil ve bu yüzden cari açık vermeye devam edeceğiz.

Şimdi buna altın gerekçesi eklendi. Ama altının bu yıl fazlasıyla gündeme getiriliyor olmasının çok da üstüne durmamak gerekir. Bakarsınız seneye net ihracatçı konuma geçeriz yine, o zaman tutup “Cari açığımız altın ihracatı sayesinde küçük görünüyor” diyecek halimiz yok ya, unutuveririz altını. Ta ki, ithalat can sıkacak, rakamı büyük gösterecek zamana gelinceye kadar.

 

1254.jpg

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar