Reel sektör dövizdeki açık pozisyonunu küçültüyor

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Döviz kurunun yıllarca artmayacağı sanıldı. Reel sektör bu düşünceyle dış finansmana ağırlık verdi, döviz açığı çok arttı. Geçen yılki kur artışıyla sarsıldık ve hala o sarsıntının etkilerini yaşıyoruz. Reel sektör geçen yıldan sonra bu yıl da dövizdeki açık pozisyonunu azaltmak için uğraşıyor ve bu amaçla döviz alarak varlığını büyütmeye çalışıyor. Dövizdeki açık pozisyon üç ayda varlık artışı sayesinde 9.5 milyar dolar azaldı.

Bir dönem tüm dünya döviz bolluğu içindeyken Türk şirketleri de borçlanmalarını yurtdışına kaydırmakta bir sakınca görmedi. Yurtiçinden borçlanmak çok daha pahalıydı. Dışarıda döviz çoktu, ufukta kurun yükseleceğine ilişkin bir emare de görünmüyordu; hersek dövize saldırdı. Hatta dövizle borçlanma hükümet tarafından da neredeyse desteklendi.

Döviz kurunun yıllar yılı neredeyse sabit denilecek şekilde seyretmeyeceği görülmek istenmedi. Dövizdeki bu bolluk sanki yıllarca sürecek, kur yüküyle karşılaşmayacak olan reel sektör de TL’ye göre çok düşük faiz ödeyeceği döviz kredileriyle rahat rahat finansman sağlayacaktı.

Kağıt üstünde çok güzel duran bu senaryoyu gerçekleştirmek mümkün olmayabilir, gün gelir korkulan yaşanabilirdi. Korkulanın ne olduğu da belliydi ama biz “Hele bir dur bakalım” demeyi sürdürdük.

2017 yılı sonunda reel sektör kuruluşları 115 milyar dolarlık döviz varlığına karşılık 328 milyar dolarlık döviz yükümlülüğü taşımaktaydı. Yani tam 212 milyar dolarlık net döviz yükümlülüğü oluşmuştu.

Kabaca 1 dolarlık döviz varlığına karşılık 3 dolarlık yükümlülük söz konusuydu. Dolayısıyla 2 dolarlık da açık vardı.

2018’de kur tırmanışa geçince reel sektör neye uğradığını şaşırdı. Hiç gelmeyecek zannedilen o dönem gelmişti işte. İçten içe hep hissettiğimiz o korkumuzla yüzleşmek durumunda kaldık.

2018 yılında döviz varlığımızı pek artıramadık ama döviz yükümlülüğü 10 milyar dolardan fazla azalarak 317 milyar dolara geriledi. Böylece açık pozisyon da 201 milyar dolara indi.

Üç ayda 9.5 milyar daha...

Reel sektörün toplam döviz varlığının geçen yıl hemen hemen aynı düzeyde kaldığını vurguladık. Bu yıl ise farklı bir hareket dikkati çekiyor.

Reel sektörün döviz varlığı şubat ayıyla birlikte artışa geçti. Ocakta 115 milyar dolan olan toplam varlık, şubatta 118 milyara ve martta 124 milyara yükseldi.

Mevduat kaynaklı

Döviz varlığındaki bu yükselme tümüyle mevduattan kaynaklandı. Ocak ayı sonunda 73.7 milyar dolar olan reel sektörün döviz mevduatı şubat sonunda 76.9 milyara, mart sonunda ise rekor kırarak 82.1 milyara yükseldi.

İlk üç ayda döviz varlığında toplam 9 milyar dolarlık bir artış görüldü. Buna karşılık döviz yükümlülüğü 627 milyon dolar azaldı. Bunun sonucunda da geçen yılın sonunda 201.4 milyar dolar olan reel sektörün açık pozisyonu mart ayı sonunda 191.9 milyar dolara indi.

Kısa vadeli fazlada hızlı artış Bu arada bir yıldan kısa vadeli net döviz pozisyonundaki fazla 2010 yılından sonraki dönemin rekorunu kırdı.

Kısa vadeli döviz fazlası mart sonu itibarıyla 8.7 milyar dolara yükseldi. Yılbaşına göre 7.5 milyar dolarlık artış var.

Bu tutar tümüyle mevduat artışından kaynaklandı. Reel sektörün ilk üç aydaki mevduat artışı 8.7 milyar dolar düzeyinde.

İstesek de borç bulabilecek durumda değiliz ki...

Bir dönem adeta gözü kapalı bir şekilde dış kredi kullanan reel sektör kurlardaki yükselişle birlikte öyle bir darbe yedi ki şimdi yoğurdu üflemek durumunda.

Mart ayı itibarıyla 192 milyar dolar düzeyinde bulunan net döviz açığını aşağı çekebilmek için bir yandan varlık artırılmaya, bir yandan da yükümlülük azaltılmaya çalışılıyor. Ama yükümlülüğü bugünden yarına azaltmak pek mümkün değil. Çünkü yükümlülüğün kabaca yüzde 87’sini nakdi krediler oluşturuyor. Bu kredileri de öyle vadesinden önce kapatmak pek mümkün değil. Bir kere bunun için kaynak lazım. Öyle bir kaynak yaratacağız ki, krediyi kapatmak ekonomik olabilsin.

Bırakın daha uygun koşullu kredi bulmayı, biz kredi bulabilir halde bile değiliz. Ayrıca dış borçlanmaya getirilen bir dizi kısıtlama var artık. Kimse eskisi gibi gidip dilediğince dış kredi kullanma durumunda değil.

Şirketler istedikleri gibi gidip kredi bulabiliyor olsalar bile acaba buna yanaşabilirler mi, pek sanmıyoruz.

Dolayısıyla dövizdeki açık pozisyonun azalması, yaşadığımız kur şokundan çıkarılmak zorunda kalınan önemli bir derstir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar