Reformlar Amerika’dan başlayabilir

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF dunyaweb@dunya.com

Ekonomik ve siyasi gelişmeler yönünden dünyanın en zor dönemlerden birinden geçmekte olduğuna şüphe yok. Ekonomilerdeki kırılganlık sürüyor. Gelişmiş ülkeler dışında, ikibinli yılların başında dünya ekonomisine yüksek büyüme hızlarıyla destek olan gelişmekte olan ülkeler de sıkıntılı. Uluslararası parasal kaynakların azalması, hammadde fiyatlarındaki gerileme gelişmekte olan ülkelerde büyümeyi yavaşlatan faktörler arasında. Resesyondan bu yana uygulanan para ve maliye politikaları ekonomilere beklenen ivmeyi kazandıramadı. Büyümenin yeniden hızlanması için ülkelere ikinci nesil reformları hayata geçirmeleri tavsiye ediliyor. Türkiye’yi de yakından ilgilendiren konuyla ilgili olarak, Başbakan Eski Yardımcısı ve AKP milletvekili adayı Ali Babacan, Ankara Ticaret Odası’nda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin ikinci nesil ekonomik reformları bir an önce uygulamaya koyması gerektiğini söylemiş. İkinci nesil reformlar yargı, eğitim, işgücü piyasası, sağlık ve sosyal güvenlik alanları dışında rekabetin güçlendirilmesini de ilgilendiriyor. Babacan’a göre, eğitim ve yargı alanlarında yeni düzenlemeler yapılmadan Türkiye’de büyümenin sürekliliğini sağlamak imkansız.

***

Eğitim ve yargı alanlarındaki reformlar uzun dönemli büyüme için önemli olmakla birlikte, Türkiye dahil birçok ülkede acil olarak çözülmesi gereken sorun yüksek işsizliktir. Yüksek işsizlik ve bozulan gelir dağılımı sosyal ve siyasi yapıların geleceğini tehdit ediyor. Clinton yönetiminin Çalışma Bakanı Robert Reich “Kapitalizmi kurtarmak” başlıklı kitabında, kapitalist sistemin sadece Amerika’da değil, başka ülkelerde de sorunların çözümünde yetersiz kaldığı; sistemin içine düştüğü krizden çıkabilmesinin çalışanların sermaye sahipleri karşısındaki konumlarının güçlendirilmesine bağlı olduğu görüşünde. Bir avuç zenginin çıkarlarını korumaya yönelik bir yapının ayakta kalmasının imkansızlığına dikkat çeken Reich, sorunun çözümünün ciddi reformları gerektirdiğini; bunu başaracak ülkenin ise tarihsel gelişim içindeki rolü itibariyle pragmatizmi ideolojinin önüne koyan Amerika olabileceğini belirtiyor. Reich, son otuz yılda ekonomiye ilişkin düzenlemelerin büyük şirketler, Wall Street ve milyarderler eliyle milli gelirin
büyük bir kısmını kendilerine aktarmak için yapıldığını, sistemin bu politikanın sürdürülmesine uzun süre dayanamayacağını ileri sürüyor. Reich’in görüşleriyle Cumhuriyetçilerin Başkan adayları arasında önde gidenlerden Donald Trump’inkiler arasında parallelik var. Hemen her konuşmasında, seçim kampanyası için dışardan parasal destek almadığını, bu yöndeki teklifleri reddettiğini hatırlatan Trump, parasal destekle kampanyalarını yürüten rakiplerinin seçilmeleri halinde büyük tekellerin kuklaları olacağını, halkın sorunlarına kayıtsız kalacaklarını söylüyor. Trump’ın ekonomik vaatleri arasında zenginler üzerindeki verginin arttırılması dikkat çekiyor. Kapitalizmin kalesinde Cumhuriyetçi bir adaydan bu tür söylemleri duymak alışılmış değil. Bu vaatlerin gerçekleşmesi bir tarafa ülkenin en zengin adamlarından biri tarafından dile getirilmesi bile önemli.

***

2008 Resesyonu sonrasında ekonomilerin yeniden güçlü büyüme trendine girememesinde geçmişin yanlışlarını sürdürme konusundaki ısrarın payı büyüktür. Adına ister reform isterse ikinci nesil reform densin, bunların istihdamı arttırma, çalışan sınıflar ve emekçiler lehine yaşam koşullarını iyileştirme konularında yoğunlaşması büyümenin sürekliliğini sağlamanın ötesinde gerçek anlamda demokrasinin yerleşmesi için de zorunlu. Orta sınıfın durumunda bir düzelme olmadan demokrasi pek bir şey ifade etmiyor. Reich’in söylediği gibi, Amerika bu dönüşümü gerçekleştirebilecek mi? Pek kolay görünmese de dönüşüm kaçınılmaz. Ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlar karşısında mevcut politikaların yetersiz kaldığını düşünenlerin sayısı günden güne artıyor. Bir çok ülkede kaybolmaya yüz tutan orta sınıfa eski gücünü kazandırmadan sorunları çözmeye yönelik her adım beyhude bir çaba.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016