Sanayide asgari ücret açmazı

Açıl SEZEN
Açıl SEZEN Dünyanın Parası acil.sezen@gmail.com

Dünya okurlarına merhaba,

Yıllar yılı ekonomi yayıncılığına birçok değerli ismi kazandırmış DÜNYA Gazetesi’ne, Nezih Demirkent’in mirasına katkıda bulunma şansına sahip olduğum için mutluyum. Bu köşede, haftada bir gün finans ve ekonomi dünyasından seçtiğimiz konuları sizlerle birlikte analiz etmeyi amaçlıyoruz. Tüm görüş, eleştiri ve önerilerinizi bekleriz...

2015 yılında 7 Haziran seçimleri öncesi CHP ile başlayan, diğer partilere de yayılan asgari ücret vaadi, 1 Kasım seçimleri sonrası hayata geçti. 1.300 TL’ye yükselen asgari ücret, 2017 yılında 1.404 TL olarak uygulanacak. Rakamın enflasyon ile uyumlu olduğu söylenebilir.

Ancak bu haliyle asgari ücret, Türkiye’de tarafların hiçbirini mutlu etmiyor. Çalışanlar, hem yoksulluk (4.665TL) hem açlık sınırının (1.432 TL) altındaki bu ücretle, haliyle geçinemiyor. Üstelik iyi yılda %40’a ulaşan artışa rağmen.

Şirketler için ise daha da büyük bir açmaz var. Satışlar düşerken çalışan maliyeti artıyor.
Grafikte, BIST’te işlem gören sanayi şirketlerinin çalışan başına satışları yer alıyor. Bu rakam, 2010 yılından bu yana yıllık bazda en düşük seviyeye indi. Çeyrek bazında satışlar, 2015’in 3. çeyreğinden bu yana düzenli olarak düşüyor. Sadece son çeyrekte kampanyaların da etkisiyle bir miktar yükseliş var.

Sarıyla gördüğümüz ise OECD’nin Türkiye Sanayi Ortalama Saatlik Ücret Endeksi. Bu endeks 2008 yılından bu yana düzenli olarak artış gösteriyor. Ancak asgari ücret zammı sonrası neredeyse bir kopma oluşuyor.

Diğer grafik ise OECD’nin Türkiye toplam ekonomide işgücü verimliliği endeksi. 1966’dan bu yana performansı gösteren bu grafik 2001 krizinden bu 2010’a kadar çok yükseldi. Ancak 2010-2014 döneminden bu yana büyümedeki sıkıntılara paralel şekilde aynı ivmeyi sürdüremiyoruz.

2016’da özsermaye karlılığını %15’ler seviyesine yükseltmeyi başaran sanayi şirketleri için, zor bir yıl olacağa benziyor.

Sözün özü, sanayi şirketleri için tablo şu:

Son 3 ayda %20 değer kaybetmiş bir kur.

Son 1 yılda %52 yükselmiş bir enerji maliyeti (rafine petrol ürünleri fiyat artışı).

Ana metal sanayiinde %30’un üzerinde yıllık artış.

İki yılda %40 yükselmiş bir personel maliyeti.

Ve düşen verimlilik-satışlar.

Asgari ücret artışı önemli, ancak gelecek yıl gerek sanayi, gerek istihdam açısından zorlayıcı geçecek. 3 aylık SGK primlerinin yılsonuna ertelenmesinden daha fazlasına ihtiyaç duyabiliriz.

Dakika dakika Rusya ve Türkiye...

Türkiye-Rusya ilişkileri için 15 Temmuz bir dönüm noktası oldu. Uçak krizinden bu yana oluşan hava dağıldı, işbirliği ve uyum ileri düzeye taşındı. Sorunlar bir yıl boyunca yazıldı. Tarihe not düşmek anlamında iki ülke arasında 15 Temmuz sonrası uyuma işaret eden gelişmeleri sıralamakta yarar var.

• Türkiye ile Moskova’nın aynı saat dilimine geldi. Sosyal medyada Bağdat saati yorumları yapılırken, gözden kaçmış olabilir.

• Suriye meselesinde ortak ateşkes noktasına gelinmesi.

• Türk Akımı projesi için imzaların atılması.

• İki ülke arasındaki ticaretin yerel para birimi cinsinden uygulanması adımı.

• Türkiye’nin doğalgaz ödemelerinin TL ile yapılması teklifi.

• Ayrıca, doğalgaz indirimi konusunda uzlaşıya varılması.

• Kredi Garanti Fonu’na başından bu yana destek veren Denizbank’ın, KOBİ’lere Nefes Kredisi için TOBB ile birlikte bu sahadaki tek özel banka olarak faaliyetine devam etmesi.

• Akkuyu Nükleer Santrali’nin “stratejik yatırım” kapsamına alınması.

• İki ülke arasında silah alımı söylemlerinin sıcaklaşması.

• Uçak krizi sonrası konulan vizenin kaldırılması çağrısı.

• Türkiye’nin NATO’ya karşı Shanghai Beşlisi konusundaki söyleminin berraklaşması.

Türkiye, bölgesindeki en büyük ülke ile sorunlarını aşmış, farklı bir boyuta taşımış görünüyor. Bir yıl içindeki bu değişim, dikkate değer. Ancak bu ilişkileri iyileştirirken, diğer büyük aktörlerin yerine mi, yanına mı koyduğumuz oldukça önemli. Bunun da gözden kaçmamasında yarar var.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Eli yatırıma gitmemek... 21 Ağustos 2019
Acılara tutunmak... 03 Temmuz 2019