Seçim yaklaştıkça kafa karıştıranlar çoğalıyor

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Türkiye 24 Haziran’da, en geç 8 Temmuz’da bir süredir zaten fiilen uygulanmakta olan yeni yönetim şekline resmen geçmiş olacak. Artık başbakanın bulunmadığı, adını başkanlık değil de “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” olarak koyduğumuz yönetim şekline...

Vatandaşın kafası karışık; eksik olmasınlar “demokrasi aşığı” bazı siyasiler de bu karışıklığı pekiştirmek için adeta ellerinden geleni yapıyorlar.

Artık açık açık dile getiriliyor. Cumhurbaşkanı ile Meclis çoğunluğu ayrı siyasi partilerden oluşursa kaos doğarmış ve seçimin yenilenmesi söz konusu olabilirmiş...

Ne yani kazanana kadar seçim, öyle mi? Sevsinler sizin seçmen iradesine olan saygınızı! Hani sandıktan çıkan sonuç kutsaldı?

Ve sevsinler sizin olacakları görme, geleceği okuma ve öngörme konusundaki engin yeteneklerinizi!

O hiç beğenmediğimiz, yerden yere vurduğumuz koalisyon hükümetlerinde bile hükümetin arkasında bir yasama çoğunluğu olurdu, zaten koalisyon ancak o şekilde kurulabilirdi. Ama bu sefer bu yeni sistemde yürütmenin başındaki Cumhurbaşkanının arkasında yasama çoğunluğu olamayacağını göremedik. Belki de Anayasa değişikliği sürecinde Meclis çoğunluğunun öneminin artık kalmadığını düşündük ve bu yüzden yasama çoğunluğu konusunu önemsemedik.

Öyleyse şimdi bu telaş niye? Meclisin yetkilerini yeterince azaltamadığımızı mı fark ettik ve çok daha önemlisi Mecliste çoğunluğu elde edememe kaygısı mı yaşıyoruz?

★★★

Eskiden önce ortaya bir laf atıp sonra “Aslında sözlerim yanlış anlaşıldı, onu demek istememiştim” şeklinde özetlenebilecek en hafif ifadeyle yan çizme eğilimlerine tanık olurduk. Bu şekilde davrananlar “Acaba nasıl bir tepki doğar” dercesine ve kamuoyunu test etmek istercesine açıklamalar yaparlardı.

Şimdi ise Cumhurbaşkanı ile Meclisin ayrı partilerden oluşması ve ihtilaf doğması durumunda seçimin yenilenmesinin iyi olacağını açık açık dile getirenler var.

Yani kazanana kadar seçim mi? Bir tarafta Cumhurbaşkanı seçiminin 24 Haziran’da mutlaka sonuçlanması gerektiğini, ikinci tura kalındığı takdirde bu durumun ülke için iyi olmayacağını söyleyeceğiz, yani iki hafta arayla yeniden sandığa gitmenin sakıncalı olduğunu dile getireceğiz, sonra birileri ucu açık biçimde “kazanana kadar seçim” sloganı atacak...

Daha yapılmamış seçim için “İstediğimiz sonuç çıkmazsa kaos olur, bu yüzden yeniden seçime gitmek gerekir” anlamına gelecek lafl ar edeceğiz, üstelik bunu artık öyle yarım ağız da söylemeyecek açıkça dile getireceğiz, sonra da “Dövizi Türkiye’yi çekemeyenler artırıyor” gibi inandırıcılığı hiç kalmamış gerekçelere sığınacağız.

Bir kere de, hiç olmazsa bir kere de “Acaba bu artışta bizim yaptıklarımız, söylediklerimiz de etkili oluyor mudur” diye düşünsek...

Türkiye’ye yapılacak en büyük kötülük, gerek Türk vatandaşlarının, gerekse yabancıların zihninde daha şimdiden “Türkiye 24 Haziran’da ya da 8 Temmuz’da seçim sürecini tamamlayamayacak gibi görünüyor, işlerin düzelmesi çok sonra mümkün olabilecek” yargısını pekiştirmek olur.

Ne yazık ki bu yapılıyor. Merak ediyoruz; acaba bu görüşleri dile getirenler Meclis çoğunluğunu kaybetme riskleri olduğundan endişeliler de tedirginlik yaratacak bu söylemlerle vatandaşı konsolide etmeye mi çalışıyorlar?

Vatandaş ne yapacağının derdinde

Vatandaşın kafası fena halde karışmış durumda. Yeni bir sisteme geçilecek, döviz zaten aylardır hızla yükseliyor, Merkez Bankası gecikmeli de olsa yüklü miktarda faiz artırmış ama bu pek işe yaramamış, üstüne üstlük şimdi de seçimin yenilenmesinin gerekebileceği gibi açıklamalar yapılıyor...

Paran var mı derdin var! Elinde üç kuruşu olanlar bu parayı enfl asyona karşı koruyabilmek için ne yapmaları gerektiğini sorgulayıp duruyor. Bize de şimdiye kadar hiç tanık olmadığımız ölçüde çok soru geliyor.

“Döviz seçimden sonra daha da artar mı yoksa düşer mi; şimdi konut almak için uygun zaman mı yoksa biraz daha beklemek mi daha iyi; mevduat faizlerinin yönünü nasıl görüyorsunuz, kur daha da yükselmeyecekse dövizimi satıp mevduata dönsem daha mı iyi olur? Sorular uzayıp gidiyor. Biz bu sorulara bir yatırım danışmanı gibi yanıt veremeyiz elbette. Ama aklımız erdiğince görüşümüzü dile getiririz. Birkaç gün içinde bu konuya değinebileceğimizi umuyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar