Seküler durgunluk

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF dunyaweb@dunya.com

Hayır, hayır düşündüğünüz gibi değil; başlığın sekülerizmle ilgisi yok. Sekülerizmin bir çok ülkede durgunluk, hatta gerileme içinde olması demokrasinin geleceği açısından endişe edici bir durum olsa da, yazımız tamamen ekonomiyle ilgili. Ekonomi literatüründe seküler, dönemsel olmayan; süresi belirsiz ekonomik olguları, daha doğrusu sorunları tanımlamakta kullanılan bir deyim. Mesela; uzun yıllar süren işsizlik veya iktisadi faaliyetlerdeki durgunluk seküler olarak tanımlanıyor.

Seküler durgunluk teorisini iktisata kazandıran Amerika’nın Keynes’i olarak da bilinen Harvard’lı iktisatçı Alvin Hansen. Hansen’in, Büyük Depresyon döneminde meydana gelen üretim düşüşü, yüksek işsizlik ve talep yetersizliğinin seküler durgunluğa yol açacağı yönündeki beklentisi 2. Dünya Savaşı esnasında ve sonrasında tüketim ve yatırım malları talebindeki artış nedeniyle gerçekleşmese de, teori unutulmadı.

Üzerinden altmış yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen seküler durgunluk teorisine ilginin yeniden artmasında, 2008 Resesyonu’nun üzerinden yedi yıl geçmiş olmasına rağmen ekonomik büyüme, istihdam ve talepteki yetersizliğin payı büyük.

***

Amerika’nın hazine eski bakanlarından Larry Summers, Foreign Affairs dergisinin Mart/Nisan sayısında yayınlanan “The Age of Secular Stagnation” (Seküler durgunluk çağı) adlı makalesinde gelişmiş ekonomilerin resesyon sonrası dönemdeki toparlanmalarının beklentilerin aksine yavaş olduğunu; merkez bankalarının geçen yedi yıllık dönemde faizleri olağanüstü düşük seviyelerde tuttuklarını, buna rağmen enflasyonun hedefin hala çok altında olduğunu anlatıyor. Neo-Keynesyen görüşleriyle bilinen Summers, ekonomik krizden çıkışın büyümenin hızlandırılmasına bağlı olduğu; bunun ise kamu yatırımlarına dayalı maliye politikalarıyla mümkün olabileceği görüşünde.

Düşük reel faizler, gerileyen hammadde fiyatları ve inşaat sektöründe hala yüksek olan işsizlik büyümenin hızlanmasına katkıda bulunabilir. Ancak, Summers gibi düşünmeyen; seküler durgunluk olarak tanımlanan sorunun talepten çok arz kaynaklı olduğu görüşünde olanlar da var.

Bunlardan biri, merkezi Münih’de bulunan IfO Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü’nün eski başkanı Hans Werner Sinn. Sinn, bundan yaklaşık iki yıl önce Fransa’nın, kamu sektörünün ekonomi içindeki ağırlığını azaltmasının şart olduğunu; Keynesyen politikaların Parasal Birliğin geleceğini tehlikeye atmaktan başka bir işe yaramadığını; sorunların çözümünün yapısal reformlardan geçtiğini söylüyordu. Kronikleşen işsizlik ve yoksulluk başta olmak üzere ekonomik sorunların talep ve yatırım yetersizliğinden kaynaklandığı düşüncesinde olanların sayısı giderek artıyor.

Bu durumda, üretimi ve büyümeyi canlandırmak için işgücü piyasasında reform adı altında işçilerin kolayca işten çıkarılmasına olanak verecek düzenlemeler de anlamsızlaşıyor. Tam aksine, harcama eğilimi yüksek olan kesimlerin, yani düşük ve orta gelir gruplarında yer alanların ücretlerinin arttırılması, gelir bölüşümündeki bozulmanın önüne geçilmesi ve talebin arttırılması için şart.

***

Devletin küçülmesi, kamu kesiminin daraltılması ve ekonomideki düzenlemelerin kaldırılmasını öngören neoliberal görüşle ekonomik sorunların çözülmediği; tam tersine daha da içinden çıkılmaz bir hal aldığı iyice belli olmuştur. Keynes, Tobin ve Summers, fiyat ve ücretlerin esnek olduğu ekonomilerde durgunluğun sorunları arttıracağı; üretimdeki azalmaların fiyat ve ücretlerdeki düşüşü daha da hızlandıracağı, sonuçta reel faizlerin yükseleceği görüşündeler.

Gelişmiş ekonomilerde enflasyonun yakın bir dönemde merkez bankası hedeflerine yaklaşacağını düşünenler sayıca az. FED’in faiz artışlarında temkinli davranmasının bir nedeni de bu. Dünyanın önde gelen merkez bankalarının uyguladıkları gevşek para politikasının yetersiz kaldığı görülüyor.

Parasal reçetelerin işe yaramadığı ve özel sektörün yatırımdan kaçındığı bir ortamda; kamu önceliğinde yatırım harcamaları; kısa vadede işsizlik sorununa çözüm oluşturma dışında, uzun vadede büyümenin sürekliliğine de katkıda bulunabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016