Sermayeyi keşke başka işe yatıraydım diyenler

Osman Ata ATAÇ
Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ oaatac@gmail.com

Bizde "Kısa kes Aydın havası olsun" diye bir laf vardır. Baktım benim yazılar uzadıkça uzuyor, yazı işlerine kolaylık olsun diye kısaltmaya karar verdim. Gerçi ne demek istediğimi 'pehlivan tefrikası' örneği bir kaç yazıda anlatacağım ama artık sabredin. Gelelim bu yazıya. Geçen sohbetimizde "İşletmeler sermayedarlarına onların bu sermayeyi yatıracakları en iyi öbür seçeneğin üreteceği kardan daha fazla kar üretmek için kurulan örgütlerdir. Şirketlerin kazanabilecekleri kadar para kazanmak, kar etmek ve bu karlılığı devam ettirmekten başka amacı, vizyonu, misyonu falan yoktur ve olmamalıdır" demiştim.

Bu ve bundan sonraki yazıda yukarıdaki amaç tanımında geçen 'en iyi öbür seçenek' nedir ona bakacak ve bu tanımdan hareketle başarılı şirket olabilmek için neler yapılması konusunda sohbet edeceğiz. Daha önce değinmiştim hatırlıyacaksınız ne ile nasılı karıştırmayacağız. Ne yapılacağına bakacağız nasıl yapılacağına değil. Hem ne hem de nasıl yapılacağını bilsem başkalarına niye anlatayım? Bilen varsa bana anlatsın. Sıralıyacağımız neler yapılması gerekiyor ilkelerinin bir anlam ifade etmesi için bir iki varsayım gerekiyor. Bu ilkeler pazarda tekel durumunda olanlar için değil (onlar için başka ilkeler sıralıyacağız). Doğal olarak şirketin parasını yasal! yollarla kazanmak istediğini de varsayıyoruz. Tabii yasal ve ahlak dışı ayırımını da unutmuyoruz. Birde şirketin iş kolunun çökmediğini, hani hala kollu hesap makinası veya siyah beyaz televizyon yapmadığınızı, piyasanın en azından görülebilir bir devamlılığı (yani ya durağan ya da büyüyen) olduğunu varsayıyoruz.

Bu amaç tanımını yaklaşık onbeş senedir uluslararası platformlarda tartışıyorum. Siz sormadan ben söyliyeyim. Klasik sorular "Bu üniversitede okuduğumuz kar maksimizasyonu ilkesi değilmi?"; "Sosyal sorumluluk ne olacak?"; "Uzun dönem yatırımlarını düşünmiyeceğiz mi yani?"; "Müşteri menuniyeti, örgütsel gelişim, yapısal sağlamlık amaç değil mi?" şeklinde geliyor. Cevapları okudukça bulacağınızı umuyorum.

Ne yapılması gerekir konusundaki ilkeleri birer birer beraberce çıkaracağız. Bakın çıkaracağız diyorum çünkü bu ilkeleri "fişmekan şirket öyle yaptı" veya daha beteri "bana öğlesi doğru geliyor" şeklinde sıralamayacağız. 'Sermayenin yatırılabileceği en iyi öbür seçeneğin üreteceği kardan daha fazla kar üretmek' amaç tanımından hareketle teker teker üreteceğiz. Onun için geçen yazımda "Bu söze bir itirazınız varsa şimdiden söyleyin" dedim. Kimseden "Vay o ne biçim laf" şeklinde bir itiraz gelmediğine göre, çoğu okurun an azından "hele bir bakalım nereye gidiyor" diye düşündüğünü umarak devam ediyorum. 

Önce en sık yöneltilen soru olduğu için önce şu kar maksimizasyonu konusuna bir bakıp geçelim. Amaç dediğiniz şey "İnşallah" gibi bir dilek değildir. Amaçlar beş kelimenin baş harflerinden oluşan (Specific, Measurable, Achievable, Relevant and Time Bound) ve kısaca İngilizce zeki/akıllı anlamında SMART denilen şekilde yazılmalıdır önerisini üniversitelerin birinci sınıf derslerinde okuturlar. Türkçesi amaçlar belirli yani iyi tanımlanmış, ölçülebilir, ulaşılabilir, ilintili yani ölçülebilirle ilgili ve zamanlı (belirli bir zamana ait) olmalıdır.

Kar zarar cetvellerindeki kar belirli, ölçülebilir, ve zamanlı bir amaçtır. Literatür bu rakamın belirli, ölçülebilir ve zamanlı olduğundan emin ama ne gösterdiğinden yani ilintisinden çok emin değil. Karlılık ifade etmediği konusunda kerkes anlaşıyor. Maksimum karın ne olduğunu kimse bilmediği için ulaşılıp ulaşılamıyacağını da kimse bilemiyor. Toplantıya girdiniz patronunuz "Arkadaşlar bu yıl amacımız karımızı maksimize etmektir. Herkez ona göre çalışsın" dese bundan ne anlarsınız? Hiç bir şey anlamazsınız çünkü bu laf hiç bir anlam ifade etmez. "Daha yüksek kar bekliyor herhalde" dersiniz. İşte bu nedenlerden herhalde, ben daha amacını kar maksimizasyonu olarak yazan bir şirket örneğine rastlamadım. Bir de ekonomik kar denilen kavram var. Ekonomik kar fırsat maliyeti ile ilgili. Söz gelimi sermaye yatırdığınız A işi 100 lira kar getirdi ama bu kaynakları B işine yatırsaydınız 150 lira gelecekti diyorsanız, fırsat maliyetiniz 50 lira. Bu sizin daha getirisi yüksek bir işe para yatırmadığıız için kaybettiğiniz, kaçırdığınız fırsat. İşte ekonomik kar sizin muhasebe karınızdan fırsat maliyeti düşüldükten sonra kalan kardır. Bu kavram önemli.

Farkettiğiniz gibi amaç tanımımızdaki 'en iyi öbür seçeneğin üreteceği kardan daha fazla kar' sözcüğü ekonomik kar kavramını çağrıştırıyor. Öbür seçenekler fısat maliyeti kuramında o ülkedeki tasarruf faizlerinin getirisi üzerinden hesaplanıyor. Yani eğer paranızı iş yaparak değil tasarruf değerlendirme piyasasında değerledirseydiniz kazanacağınız para. Bunun neden mantıksız olduğunu bir sonraki yazıda göreceğiz.

Türkiye'deki ilk patronum "İzmite (kağıt üreticisi) hizmet ediyoruz", ikinci patronum "Seydişehire (alemünyum hammadesi üreticisi) çalışıyoruz", gazete sahibi bir patron arkadaşım sohbetlerimizde hep "Kağıtçıya çalışıyoruz" derdi. Yani onlara göre kağıt imalatı matbaacılıktan, alemünyum üretmek extrüzyon işinden, gazete kağıdı ithalatı gazetecilikten daha karlıydı. Acaba bu patronlar sermayelerinin en iyi öteki seçeneklerinden mi bahsediyorlardı? Cevabı hep birlikte bulacağız.

Sağlıcakla kalın

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Teknokrat-Politikacı 30 Ekim 2019
Strateji mi? 23 Ekim 2019
Tenkisat 16 Ekim 2019
Kasvetli ilim 02 Ekim 2019
Zombiler 25 Eylül 2019
Yeni Bull 18 Eylül 2019
Bull 11 Eylül 2019
Neden olmuyor? 04 Eylül 2019
Olmayacak duaya... 28 Ağustos 2019