Şimdi hedef normalleşme

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Bayramı kullanarak pek de ufak sayılmayan bir kaçamak yaptım. Haziranın ortasında başlayan kaçamağı temmuzun ilk günlerine kadar uzattım. Bulunduğum yerde elektronik iletişimi kullanamadığım için yazılara da ara vermiş oldum. Fena da olmadı doğrusu. Hem dinlendim hem de yoğunluğumun tepe yaptığı aylarda ilgilenme olanağı bulamadığım okumaları yaptım. Mutlu ve mesut İstanbul’a döndüm. Herkes gibi ben de ateşin içine düştüm. Küresel mevsim kaymasının ne anlama geldiğini bir kere de somut olarak irdelemiş oldum. Hani bu işlerle ilgilenmeyip, kısa vadeli çıkar hesaplarına kapılarak, bin bir zorlukla kotarılmış olan uluslararası anlaşmaları elinin tersiyle iten yönetici-işadamı-siyasetçi karışığı hazretler var ya, kendilerini bir kez daha, pek de hayırlı olmayan bir içerikle andım. Bir de her gününü hayırla andığım bir gelişme oldu ben yokken. CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun öncülük ettiği “adalet yürüyüşü” başlatıldı ve her gün artan bir katılımla İstanbul’a doğru yol alıyor. Kaba saba işler olmadan tamamlanması halinde adalet yürüyüşünün kısa vadede moral katkısının olacağını, orta-uzun dönemde ise ülkenin “normalleşmesi” yönünde ciddi katkı sağlayacağını düşünüyorum.

Öte yandan, ulusal ekonomilerde de bir normalleşme hevesinin hız kazanmaya başladığı dikkat çekiyor. Normalleşme denince uzun süren durgunluktan çıkılması, bu amaçla kullanılmış olan politikaların usulünce devre dışına çıkartılması, bir anlamda eskiye dönülmesi kastediliyor. Bu süreçte normalleşmeyi sürükleyen birkaç gelişme var. Küresel krizin başından bu yana dipten dönmekte zorlanan, sıfır altı büyümede takılıp kalmış olan Avrupa’nın yeniden hareketlenmeye başlaması bu gelişmelerin en önemlisidir diye düşünüyorum. Avrupa’nın sıfır büyümede takılı kalması bir yanıyla Avrupa ekonomisinin atalet içindeki tarihsel yapısının dönüştürülmesindeki fiili kısıtlardan kaynaklanıyor. Avrupa Birliği üyelerinin adeta “beş benzemez” gibi farklılaşmış olması da hareketsizliği besleyen bir etken. Diğer bir boyut ise Avrupa’da küresel kriz sürecinde özellikle para politikasında izlenen yanlış tercihte uzunca bir süre direnilmiş olması. Bu gün itibariyle, bu direncin iktisadi rahatsızlığı tedavi etmediği, tersine daha da derinleştirdiği kabul ediliyor. Avrupa’nın durgunluğunu parasal genişlemeyle aşmaya çalışan ülkeler grubuna katılması ve bu süreçte önemli adımlar atmış olmasının da hem kendi ekonomi dinamiğine hem de küresel ivmelenmeye pozitif katkı sağladığı görülüyor.

Tersini düşünenleriniz olabilir ama kendi adıma ABD Başkanı Trump’ın söylemiyle eylemini bir türlü buluşturamamış olmasının da sonuçta küresel normalleşme sürecine olumlu katkı yapacağını düşünüyorum. Trump’ın seçim sürecinde yaptığı değerlendirmeler ve verdiği sözler büyük ölçüde rafa kaldırılmış gibi görünüyor. Bu açık biçimde kabul edilmiyor tabii ama başlangıçta öngörülen yolda mesafe alınamıyor olması hem küresel ekonomide ters yönlü bir ayrışmayı engelliyor hem de kifayetsiz bir politikacının elinde aymaz bir fırtınaya savrulmanın önüne geçiyor. Bunun normalleşmeyle uyumlu bir gelişme olduğu kanısındayım. Şöyle bir düşünün. Krizden çıkışın ilk evrelerini hatırlayın. ABD’de yakalanan büyüme ve dengelenme ivmesinin dünyanın geri kalanını da sürükleyip durgunluktan çıkartacağı yönünde güçlü bir beklenti oluşmuştu. Böyle olmadı. Son dönemde ABD’nin böyle bir misyon taşımadığı düşüncesi güçlenmeye başladı. Böylece hem ABD ekonomisi kendi normal yoluna çekilmiş oldu hem de dünyanın geri kalanının da kendi yollarıyla normalleşmesinin önü açıldı. Bunun çok önemli bir örneği var. ABD’de normalleşmenin başını çeken FED’in parasal sıkılaştırmaya gidecek olması kendi yeniden dengelenmesine önemli bir katkı sağlayacaktır. Öte yandan, parasal sıkılaştırma öteki ülkelerde, özellikle de bizim gibi ABD parasal genişlemesine bağımlı hale gelmiş ekonomilerde, en azından başlangıçta, ciddi sorunlar üretecektir. Ama sonuçta bu ülkeler açısından büyük bir anormallik ortadan kalkacak ve kendi normalleşmelerinin yolunu açacaktır. Bunun önümüzdeki dönem açısından en önemli “normalleşme” ivmesi olacağı kanısındayım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018