Şirketlerin işletme sorunları yoktur, şirketlerde kötü yönetim sorunları

Osman Ata ATAÇ
Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ oaatac@gmail.com

Geçen yazımda araştırmalarda şirketlerin, özellikle KOBİ'lerin ilk üç sorununun 1. sermaye, 2. pazar bulma ve 3. bürokrasi olarak sıralandığını yazmıştım. Bu bulguların bir sürü akil adam tarafından elli senedir temcit pilavı gibi yinelendiğini "Bunca senedir aklı eren ermeyen bu sorunları çözememiş ki her sene bir başka araştırma aynı sorun listesini işte bulduk diye sunuyor" demiştim. Yazıda sorun kelimesi yerine 'mesele' sözcüğünü kullanarak benim yaptığım araştırmalarda şirketlerin ilk dört meselesinin

1. Üretilmek istenilen ürünü tasarımdan seri imalata taşıyamamak;

2. Strateji geliştirmeden küçük kapasiteyle büyük ihtiraslar peşinde koşmak;

3. Alıcıların da birer iş adamı olduğunu, satışın alıcıyla ortaklık kurmak anlamına geldiğini anlayamamak ve

4. Pazarlama konusunda ya ayağını yorganına göre uzatmamak ya da yorgansız yatmaya kalkışmak olduğunu belirtmiştim.

Bu yazımda sizlere niye sorun değil de mesele dediğimi anlatmaya çalışacağım.

İhracatta çok başarılı bir ülkenin kendi çapında başarılı bir yöneticisi katıldığım yönetim kurulu toplantısında şirketinin en önemli sorununu "Düşük kapasite ve kapasiteyi arttırmak için gereken sermayeyi devletin kredi politikalarının uygun olmaması nedeniyle bulamamak" olarak tanımlamıştı.  Beni akl-ı evvel bulduklarından herhalde "Nereden fon bulabiliriz?" diye sordular. Yani sorun 'sermaye' çözüm 'kredi' olarak masaya kondu. Ben de hani Türkçe 'madem yüzme bilmiyorsun niye çıktın kavak ağacına' derler ya işte öyle "Önce kapasite kararını kim neye göre verdi onu bulun, sonra madem kapasiteniz yetmiyor satmayın" şeklinde bir şeyler söylemiştim Benim kastım o beylerle sorunun kredi değil de yanlış kapasite kararı ve/veya kapasiteye uygun olmayan pazarlama politikası olduğunu tartışmaktı. Yani yönetimi tartışmaktı. Ya kapasite kararını yanlış verdin ya da kapasitenin üstünde satış kovalama kararını.

Şimdi benim mesele dediğim şeylere bir bakın. Bunların hepsi ya üretim ya da pazarlamayla ilgilidir. Üretememek, yeteri kadar üretememek, alıcıyla ortak hareket edememek, özellikle iletişimde planlı hareket edememek. Bunlar kötü yönetimin sonuçlarıdır sebep değil. Her yerde söylediğim bir lafı burada sizlerle paylaşayım "Şirketlerin işletme sorunları yoktur. Şirketlerde kötü yönetimden kaynaklanan sonuçlar vardır."  Soralım ve cevaplayalım:

· Sermaye yetmiyorsa yetmeyecek sermaye planını kim yaptı? El cevap: Yönetim.

· Pazara giremiyorsak ürün tasarımı ve pazarlama planlarını kim yaptı? El cevap: Yönetim. 

· İstenilen ürünler istenildiği gibi üretilemiyorsa hata kimde? El cevap: Yönetimde.

· Alıcılarımızı küstürüyorsak hata kimde? El cevap: Yönetimde.

· İletişimimiz aksıyorsa iletişim kimin sorumluluğunda? El cevap: Yönetimin.

· Bürokrasi canınızı mı sıkıyor? Bu bürokrasi dün icat olmadı ya prosedür planlama ve uygulaması kimin işi? El cevap: Yönetimin.

İşte onun için "Şirketlerin işletme sorunları yoktur. Şirketlerde kötü yönetimden kaynaklanan sonuçlar vardır" diyorum. 

Hala değerini saklayan işletmecilik konusundaki kitaplardan biri Peter Towsend'in 'Up the Organization' isimli yapıtıdır. Okumadınızsa okumanızı öneririm. Orada der ki "Bir danışman için en zor iş en üst yöneticiye çek git kardeşim bu şirketin temel sorunu sensin demektir." Yöneticilerin Hz. Ömer'e atfedilen "Fırat kıyısında bir kurt bir kuzu kapsa hesabı benden sorulur" sözünü akıllarından çıkarmamalarında fayda olduğunu düşünüyorum.

'İşletme sorunu diye bir şey yoktur sorunlar yönetim sorunlarıdır' lafının içini doldurmadan bırakırsak unutulur gider. Bu lafın "Hoca kabahat hep yönetimdedir diyor" şeklinde geçiştirilmesini önlemek için ne anlama geldiğinin iyi anlaşılması gerekiyor.  Bu sözcüğün ima ettiği en önemli tarafı 'işletme' ve 'yönetim' ayrımıdır. Bu konuya ileride geri geleceğiz. Atla biniciyi, sürücü ile otomobili kolaylıkla ayrıdedebilen bizler 'işletme' ile 'yönetimi' nedense o kadar kolay ayrıştıramadığımız için sebeplerle sonuçları da birbirlerine karıştırıyoruz. Öyle olduğu için de çoğu kez şirket sorunlarını çözemiyoruz sonuçlarla uğraşa uğraşa ömür tüketiyoruz. Yarışı kazanamıyan atı cezalandırıyoruz. Benzini biten arabaya kızıyoruz. Yarışı kazanamayan ata vitamin veriyoruz. Arabanın benzini bitince en yakın benzinciden benzin alabilmek için bagaja bidon koyup şöförün benzin almak amacıyla arabayı bırakıp yürümesini düzenliyecek yönetmelik yazıyoruz.

İleriki yazılarda sebep yani yönetim sorunlarının çözümleri ile istenmeyen sonuçların yani işletme sorunlarının hallinin birbirlerinden ayırımı konusunu tartışmaya devam edeceğiz.

Sağlıcakla kalın.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Teknokrat-Politikacı 30 Ekim 2019
Strateji mi? 23 Ekim 2019
Tenkisat 16 Ekim 2019
Kasvetli ilim 02 Ekim 2019
Zombiler 25 Eylül 2019
Yeni Bull 18 Eylül 2019
Bull 11 Eylül 2019
Neden olmuyor? 04 Eylül 2019
Olmayacak duaya... 28 Ağustos 2019