Şu gıda fiyatları meselesinde bir terslik var ama...

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Çok ilginç olmaya başladı bu konu, çok! Yaş meyve ve sebze fiyatlarında gözlenen hızlı artışa karşı atılan adımlar ve gıda enflasyonuna ilişkin beklentiden söz ediyoruz.

Bu ilginçlik biraz da tersliklerden kaynaklanıyor. Bir yanda atılan adımları, diğer yanda açıklanan varsayıma dayalı oranları görünce insan ister istemez düşünüyor:

“Gıda maddesi fiyatlarında hızlı bir artış yaşanacağı kaygısını mı taşıyoruz, yoksa artış hızının çok ama çok yavaşlayacağını mı bekliyoruz?”

Ekonomi yönetimi yaş meyve ve sebze fiyatlarındaki yükselişe karşı işe yarayıp yaramayacağı çok tartışmalı da olsa önlemler alıyor. Bu önlemlerle özellikle önümüzdeki dönemde daha da hızlanmasından endişe edilen fiyat artışının önüne geçilmeye çalışılıyor.

Hatırlayalım; fiyatı çok artan ürünlere zincir marketlerde raf yasağı getirildiği söylendi. Gerçi bu yasak neye dayanıyor, kararı kim verdi, uymayan marketlere yaptırım uygulanacak mı, uygulanacaksa bu yaptırım ne olacak, belli değil. Ayrıca vatandaş “Kardeşim ben o ürünü istiyorum, neyse parası veririm, satsana” derse, bu durumda market ne yanıt verecek, bilemiyoruz. Herhalde düşünmüşlerdir!

Raf yasağını uygulamanın pek kolay olmayacağı anlaşılmışa benziyor ki şimdi de yaş meyve sebze fiyatlarının haftalık olarak tüm yıl boyunca takip edilmesi kararlaştırıldı. Detayları dün Hürriyet’te arkadaşım Neşe Karanfil yazdı. Ticaret Bakanlığı 81 il valiliğine sebze ve meyve fiyatlarının izlenmesine ilişkin yazı göndermiş.

Önemli olan fiyatları izlemek, artışı belirlemek değil tabii ki. Bunu enflasyon hesabında TÜİK zaten yapıyor.

Ticaret Bakanlığı fiyatları izleyip belirledikten sonra ne olacağını tam bilemiyoruz. Ortalamaya göre yüksek fiyattan satış yapanlara karşı bir yaptırım mı uygulanacak, uygulanacaksa bu yaptırım ne olacak ya da bunun dayanağı ne, belli değil.

Varsayalım ortalama 3 liraya satılan bir ürünü, bir market 5 liradan satıyor. Bu market savunması istendiğinde “Bizim kira giderimiz yüksek, çalışanlarımıza asgari ücretin üstünde ücret veriyoruz, sattığımız ürünler çok daha kaliteli, o yüzden de pahalı satmak zorundayız”
derse ne olacak.

Geçtik bu gerekçeleri, market “Biz daha çok kar etmek için böyle bir politika güdüyoruz” yanıtı verirse... Kim ne diyebilir ki, yüksek kar etme çabası suç mu?

Rahmetli Demirel ne güzel söylemiş

Rahmetli Süleyman Demirel ne sık kullanırdı. Abesle iştigal etmek, diye...

Nelerle uğraşıyoruz bakar mısınız. Yok raf yasağıydı, yok fiyat izlemeydi... Tarım ürünü fiyatlarıyla ilgili şikayetler yeni değil ki.  Yıllar yılı yazmadık mı, okumadık mı? “Tarlada bir lira, markette beş lira” gibi haberleri. Ne oldu şimdi, meyve sebze fiyatlarına karşı birden celallendik.
Ya da celallenmiş gibi yapıyoruz.

Kaldı ki bazı yıllar ürün azlığından dolayı fiyatlar daha hızlı artar. Özellikle doğal afetlerden kaynaklanmak üzere sıkıntı kimi dönemler daha da büyüyebilir.

Alınabilecek fazla önlem de olmayabilir. Ama önlem alıyor(muş) gibi yapmak her zaman mümkündür!

Gıda fiyatlarında çok düşük artış bekleyenler de var

Köşemizin ana bölümünde “Gıda maddesi fiyatlarında hızlı bir artış yaşanacağı kaygısını mı taşıyoruz, yoksa artış hızının çok ama çok yavaşlayacağını mı bekliyoruz” sorusuna yer vermiştik. Artış bekleyen, daha doğrusu bunun kaygısıyla önlem almaya çalışan bir ekonomi yönetimi var. Ama diğer yandan gıda maddesi fiyatlarındaki artışın çok belirgin bir şekilde hız keseceğini bekleyenler de var.

Gıda maddelerindeki fiyat artışının hız keseceğini kim mi bekliyor, Merkez Bankası.

Merkez Bankası dün yılın ilk enflasyon raporunu yayımladı. Raporda bu yılın gıda enflasyonu yüzde 13 olarak yer aldı. Geçen yıl ekim ayında yayımlanan raporda da aynı orana yer verilmişti.

Aralık sonu itibarıyla gıda maddelerindeki yıllık enflasyon yüzde 25.1 düzeyinde. Şu
durumda Merkez Bankası gıda enflasyonunun neredeyse yarı yarıya düşeceğini varsaymış oluyor.

Gerçi Merkez Bankası’nın gıda enflasyonunda hızlı düşüş beklentisi yeni değil. Geçen yıl ekim ayında yayımlanan enflasyon raporunda 2018’in gıda enflasyonunu yüzde 29.5 olarak tahmin eden Merkez Bankası, bu yıla ilişkin tahminini yüzde 13 düzeyinde açıklamıştı. Yüzde 13 korundu, geçen yılın yüzde 29.5 olan tahmini de yüzde 25.1 olarak gerçekleşti.

Yüzde 13 dikkat çekici ve çok iddialı bir oran. Meslektaşlarımız bunun üzerine Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya'ya enflasyon raporunu açıkladığı toplantıda bu konuyu soruyorlar, Çetinkaya alınacak önlemler ve çıkarılacağını söylediği hal yasası sayesinde bu oranı dile getirdiklerini belirtiyor.

Gıda fiyatlarındaki yıllık artışın yüzde 25.1’den yüzde 13’e indirilmesi bize mucize gibi görünüyor. Ama Merkez Bankası’nın tahmini böyle.

Şu ayrıntıyı da gözden uzak tutmamalı. TÜFE’deki gıda grubunda kuşkusuz meyve sebze dışında da çok sayıda ürün bulunuyor.

TÜFE tahmini aşağı çekildi

Merkez Bankası 2019 yılı TÜFE tahminini de aşağı çekti. Ekim raporunda yüzde 15.2 olarak açıklanan bu yılın TÜFE tahmini yüzde 14.6’ya indirildi. Enflasyon raporunda TÜFE’nin yüzde 11.9 ile yüzde 17.3 aralığında gerçekleşeceği tahminine yer verildi.

Yeni ekonomi programına göre ise bu yılın TÜFE hedefi yüzde 15.9 düzeyinde.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar