Tarım sektöründe fiyat artışının nedenleri ve sonuçları

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

2011 yılı için dünya ekonomisine ilişkin uluslararası kuruluşlardan gelen iyi haberler herkesi tam sevindirirken, Dünya Gıda Örgütü'nün şubat ayı raporu moralleri biraz bozdu. Raporda gıda mallarının üretiminde ve fiyatlarında sorun olduğuna ilişkin altı çizilecek vurgular yapıldı.

Bu vurguların içinde belki de en önemlisi, Dünya Gıda Örgütü (FAO) tarafından 1990 yılından itibaren hesaplanan Dünya Gıda Fiyat Endeksi'nin son on yedi ayın zirvesini yapacak kadar ocak ayında yükselmesi oldu. 2002 - 2004 = 100 alındığında ocak ayında endeks ortalama olarak 231 düzeyine ulaştı. Böylece 2010 Aralık ayına göre fiyatlar yüzde 3.4 artmış oldu. Endeksin içinde et dışında yer alan tüm gıda mallarının fiyatları yükseldi.  (Bu da bizim ülkemiz açısından ilginç bir veri.)

Gıda mallarının fiyatlarındaki yükselişi, Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy gibi, spekülatörlerin üstüne atanlar olduğu gibi, bunu ABD'nin izlediği kolay, gevşek para politikasının yarattığı talep artışına bağlayanlar da var. Elbette bu savların da fiyatların yükselmesinde payları var. Fakat yükselişte sıralayacağımız diğer nedenler daha ağır basıyor. Nedir bunlar:

· Tarımsal üretim yapmaya uygun olan alanlar azalıyor. Hızlı kentleşme başta Çin olmak üzere birçok ülkede tarımsal alanlar, konut ve sanayi üretimi için yok ediliyor.

· Yine başta Çin olmak üzere birçok ülkede gıda mallarına yönelik talebin artması fiyatların yükselmesine neden oluyor.

· Küresel iklim değişikliği tarımsal alanları verimliliğini düşürüyor. Ortaya çıkan ani sel, kuraklık gibi doğal afetlerin tarımsal alanları vurması (artık doğal bile dememiz gereken, izlediğimiz sanayileşme politikalar nedeni ile ortaya çıkan afetler) üretimi azaltıyor. Örneğin, son olarak Bangladeş ve Pakistan'daki seller pirinç üretimini önemli ölçüde aşağıya çekti.

Gıda mallarındaki fiyatlarındaki artışlar makro ekonomik açıdan öncelikle enflasyon oranını yükseliş yönünde etkiliyor. Ancak burada ülke gurupları ya da ülke bazında farklılıklar ortaya çıkmakta. Özellikle gelişmiş ülkelerin bir çoğunda (ABD ve Avrupa Birliği'nin kimi ülkeleri) en azından şu döneme değin enflasyon oranını artırıcı bir etki görülmedi. Bunun nedeni ise, belki bir çok okuyucumuzun gözünden kaçan iktisadi bir olguya dayanmakta. Bu da gelişmiş, sanayileşmiş ülkelerin bir çoğunun aynı zamanda önemli bir tarım üretici olması, hatta ihracatçısı olmasıdır.

2006-2007 Birleşmiş Milletler verilerine göre dünyanın en fazla tarım ürünü ihracatı yapan ilk beş ülke, sırasıyla ABD, Hollanda, Almanya, Fransa ve Kanada'dır. Bu ülkeler dünya tarım ürünleri ihracatının yaklaşık yüzde 32'sini elinde tutmakta. Bu ülkelerden ABD, Almanya aynı zamanda en çok ithalat yapan ilk beş ülkenin içinde de yer almakta. İlk beşe giren diğer ülkeler İngiltere, Çin ve Japonya'dır. Bu verilere dikkatlice bakıldığında görülen bir başka nokta ise ABD'nin tarım ürünlerinde net ihracatçı (yani ihracatının ithalatından büyük olması) konumunda olmasıdır.

Üretim ve ihracat yapısı böyle olunca gıda ürünü fiyatlarındaki artıştan en çok canı yananlar yine gelişmekte olan ülkeler oluyor. Bu ülkelerin bir kısmında (özellikle Afrika ülkeleri) gıda mallarının fiyatlarındaki artış açlık tehlikesi doğurmakta. FAO'nun verilerine göre yerküremizde yaklaşık 1 milyar insan kronik açlık sorunu ile karşı karşıya.

Dolayısıyla tarım artık her ülkenin sorunu, yani bu da küresel bir sorun. Belirttiğimiz nedenlerle de sorunun çözümde küresel olmak zorunda. İş yine geliyor, 'Küresel Dünya'nın büyük oyuncuların bu rollerini nasıl oynayacaklarına. İzleyip göreceğiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019