Temmuz enflasyonu 'beklenene göre' düşük

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Tüketici fiyatları temmuz ayında yüzde 0.55 artınca pek mutlu olduk. Yüzde 0.55 artışı düşük bulduk çünkü.

Oysa gözden kaçırdığımız gerçek şuydu. Yüzde 0.55 artış gerçek anlamda düşük değildi ki, “beklenene göre” düşüktü.

Kamuoyunda dile getirilen artış tahmini yüzde 0.90 dolayındaydı. Gerçekleşmenin yüzde 0.55 olmasıyla birlikte birden “Artış çok düşük” algısı oluştu.

Kaldı ki yüzde 0.55'lik oran düşük olmak bir yana son on yılın en yüksek ikinci temmuz ayı artışı. Son on yılda 2016 yılı temmuz ayı artışı yüzde 1.16 oldu, ikinci en yüksek oran da bu yıl gerçekleşti.

Dolayısıyla ortada enfl asyonun çok düşük geldiği gibi bir durum yok. Hele hele enfl asyonun artık hız keseceğini söyleyebilmek için henüz çok erken.

Son beş ayda mucize mi yaratacağız?

Merkez Bankası'nın 2018 TÜFE artışına ilişkin son tahminini biliyoruz; yüzde 13.40. İlk yedi aydaki artış yüzde 9.77 oldu. Yani yüzde 13.40'ı tutturabilmek için son beş ay için yüzde 3.31'lik bir hareket alanımız kaldı.

Yüzde 3.31 gerçekleştirilemez bir oran değil tabii ki. Ama içinde bulunduğumuz koşullar ne yazık ki buna pek elverecek gibi görünmüyor.

Üstelik koşulların pek uygun olmadığını en başta Merkez Bankası dile getiriyor. Gelin Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya'nın enfl asyon raporunu açıklarken bu konuda ne söylediğini bir kez daha hatırlayalım:

Üretici enflasyonunun ikinci çeyrek sonunda yüzde 23.7'ye (temmuz sonunda yüzde 25 oldu) ulaşmasıyla tüketici fiyatları üzerinde maliyet baskısı önemli ölçüde güçlendi. Bu dönemde talep koşulları, önceki çeyreğe kıyasla azalmakla birlikte, enflasyonu yükseltici etkide bulunmaya devam etti. Ayrıca, turizm sektöründeki canlı görünümün devam etmesi, bu sektörle bağlantısı güçlü kalemlerde enflasyon baskılarını artırmakta. Bu dönemde, çekirdek enflasyon göstergelerinde ve enflasyon beklentilerinde de belirgin bir bozulma gözlendi. Enflasyon ve enflasyon beklentilerinin ulaşmış olduğu yüksek seviyeler fiyatlama davranışının bozulmasına ve ekonomide talep ve maliyet yönlü baskıların ötesinde bir fiyat artırma eğiliminin güçlenmesine neden olmakta. Nitekim, yayılım endekslerine göre ekonomik birimlerin fiyat artırma eğilimi oldukça güçlendi.”

En yetkili ağız böyle söylüyor ama diğer yandan da son beş ay için yüzde 3.31'lik bir artış umuyoruz.

Eğer ilk yedi aydaki gerçekleşmeyi 100 kabul edersek, son beş aydaki düzeyi 33.88'de tutabilmeliyiz ki yıllık tahmin olan yüzde 13.40'ta kalabilelim. Önceki yıllara bakıyoruz, ilk yedi ay-son beş ay dengesi itibarıyla bu yıldan daha iyi gerçekleşme yalnızca 100'e 30.28 ile 2014'te sağlanabilmiş. Bu da zaten bu yıl için öngörülen dengeyi tutturmanın çok zor olacağını gösteriyor.

Yani son beş aydaki yüzde 3.31'lik artış, adeta mucize. Peki bu mucizeyi nasıl gerçekleştireceğiz, belli değil.

Üretici fiyatlarından büyük baskı geliyor

Üretici fiyatlarındaki değişimle tüketici fiyatlarını bire bir ilişkilendirmenin doğru olmadığını bir kez daha belirtelim. Ama bu iki endeksin arasında hiç etkileşim olmadığı da söylenemez tabii ki. Üretici fiyatlarında, özellikle belli malların fiyatında gözlenen artış tüketiciye mutlaka ama mutlaka yansıyacaktır. Üretici fiyatları temmuz sonu itibarıyla son bir yılda tam yüzde 25 arttı.

Üretici fiyatları kapsamında TÜFE'yi en çok etkileme konumundaki ara mal fiyatlarında bir yılda gerçekleşen artış yüzde 30'u buldu. Enerji grubundaki artış yüzde 37'ye dayandı. Enerjide son zamlarla birlikte oran daha da büyüyecek.

Şimdi ortada böyle bir tablo varken tüketici fiyatlarının ilk yedi aydaki yüzde 9.77'den sonra, son beş ayda ilk yedi ayın üçte biri kadar artacağını beklemek ne kadar doğru bir yaklaşım?

Yazımızın diğer bölümündeki tabloya bir kez daha bakmanızı öneririz. Bu yıl yedi aydaki fiyat artışı, geride kalan 14 yılın 11'indeki yıllık artıştan daha yüksek. Dolayısıyla yıllık oran temmuz sonunda yüzde 16'ya dayanmış ve fiyatlar üstünde baskı yaratacak bir dizi olumsuzluk varken biz bayağı iyimseriz.

Son zamlar ve kur nasıl etkileyecek?

Merkez Bankası Başkanı yılın üçüncü enflasyon raporunu açıklarken ve enflasyona ilişkin tehlikelere dikkat çekerken henüz doğalgaz ve elektrik zamları da gündemde değildi. Şimdi bu zamlar da devreye girdi.

Elektriğe yüzde 10, doğalgaza konutlarda ve küçük ve orta ölçekli işletmelerde yüzde 9, büyük işletmelerde yüzde 14 zam yapılmış olması enflasyon üstündeki etkisini bu aydan itibaren hissettirecek.

Enflasyonu zorlayacak bir başka etken de kuşkusuz döviz kurunda yaşanan hızlanma. Doların temmuz ayında 4.75 olan ortalaması, ağustosun ilk haftası bile dolmadan 5 liraya ulaştı. Temmuz sonunda 4.86 olan dolar kuru da şimdi 5.08 düzeyinde.

Doların son bir yılda yüzde 44 değer kazandığını da unutmayalım. Ve yine Merkez Bankası'nın yaptığı çalışmalar gösteriyor ki döviz kurundaki her yüzde 10'luk artış enflasyonu 1.5 puan etkiliyor. Şu durumda yüzde 44'lük artıştan TÜFE'ye doğrudan 6-7 puanlık bir yansıma beklenmeli.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar