TL’ye sözde, dolara özde sevdalıyız!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Hani ABD ile ilişkilerimiz fazlasıyla gerildiğinde sigaramızı dolarla yakmıştık ya... Hani Amerikan malı telefonlarımızı kırıp parçalamıştık ya... Hani Amerika’yı bir kaşık suda boğmak istiyorduk ya...

Hatta daha ileri gidenlerimiz olmuş ve Amerika’nın bizi kıskandığı, ekonomik gelişmemizi çekemediği, bunun için de Türkiye’yi baltalamaya çalıştığı dile getirilmişti ya...

Yoksa bütün bunlar birer şovdan mı ibaretti? Samimi değil miydik yoksa? Sahi, yaktığımız o dolarlar sahte miydi acaba?

Ortada bir gördüklerimiz, duyduklarımız var; bir de resmi veriler var ve bu veriler şunu söylüyor bize:

“Dolara yürekten bağlıyız, sevdalıyız; dolar alıp satmaktan hiç vazgeçmeyiz, hele hele dolar ucuzlar gibi oldu mu hücum eder yine alırız, yine alırız..."

İşte veriler...

Geçiniz o dolar düşmanlığı şovlarını, o telefon kırmaları... Dövize, özellikle de dolara öylesine bağımlı hale gelmişiz ki, TL’ye son yıllarda görülmedik ölçüde faiz veriliyor olmasına rağmen döviz biriktirmekten vazgeçmiyoruz.

Türk halkının dolarla nasıl haşır neşir olduğunu Merkez Bankası’nın verilerinden yola çıkarak bir kez daha gözler önüne sermekte yarar var.

Bankalarda vatandaşın ve şirketlerin 2 Kasım itibarıyla 146.1 milyar dolar döviz hesabı bulunuyor. Yastık altı diye tanımlanan bankacılık kesimi dışında ne kadar döviz tutuluyor, onu kimse bilmiyor. Bu 146.1 milyar dolar, yalnızca bankalardaki tutar.

Peki vatandaş, Amerika ile ilişkilerin o çok gerildiği dönemde ne yapmış, satmış mı dövizini, protestosunu ortaya koymuş mu?

Evet döviz satılmış bir dönem. Ama ne zaman satıldığı ve sonrasında ne yapıldığı önemli. Döviz yükselince vatandaş dövizini satmış. Dikkat edelim, protesto için değil, kur yükseldiği için satmış...

Dövizin protesto amaçlı satılmadığını nereden mi biliyoruz? Çünkü kur düşünce vatandaş koşmuş o dövizi yerine koymuş ve bankaya yatırmış yeniden.

Grafik her şeyi söylüyor

Bankalardaki döviz tevdiat hesapları ile dolar kurunu aynı grafikte ay sonları itibarıyla bir araya getirdik.

Ne kadar ilginç bir ilişki var değil mi... Hele hele dövizin zirve yaptığı ağustos ayı ve sonrasında yaşananlar...

Dolar ay sonu itibarıyla ağustosta bu yılın zirvesine çıktı. Döviz hesapları da ay sonu düzeyi olarak ağustosta bu yılın dip noktasına indi.

Sonra dolar geriledi, vatandaş döviz aldı; dolar geriledi, vatandaş döviz aldı. Tam bir yengeç oluşumu...

Nerede kaldı dövize lanet!

Döviz cinsinden sözleşmeleri, maaşı yasakladık. Ama bankalarımızda hala TL cinsinden mevduat kadar döviz cinsi mevduat var.

Ulusal havayolu şirketimiz bilanço açıklıyor ve karını dolar olarak okuyoruz.

Biraz önce de vurguladık, TL’ye son yılların en yüksek faizi veriliyor ama dövizdeki getiri beklentisi daha yüksek olmalı ki vatandaşın önemli bir bölümü tercihini dövizden yana kullanıyor. En azından birikimler biraz TL, biraz döviz olarak tutuluyor. Dövizden vazgeçilemediği çok açık olarak görülüyor.

Vatandaş şov yapmayı seviyor. Böyle davranan vatandaş, ekranlarda gazetelerde haber olunca daha bir iştaha geliyor. Şovu seven vatandaşı gören iş aleminin bazı temsilcileri de, bazı siyasiler de bu şova katılıyor.

Üç beş şovmen çıkıyor diye çoğunluğun dövizden soğuduğunu düşünenlerin Merkez Bankası verilerine bakmasında ve vatandaşın aslında dövize ne kadar tutkun olduğunu görmesinde yarar var.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar