Türk halkı demokrasi dedi

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF dunyaweb@dunya.com

Türkiye aylardan beri iç ve dışta merakla beklenen genel seçimleri geride bıraktı. Sonuçlar beklendiği gibi; oyların yüzde 40.8’ini alan AK Parti yine birinci parti. Sandıklar açılıncaya kadar barajı aşıp aşmayacağı merak edilen HDP, oyların yüzde 12’sini alarak Meclis’te temsil edilme hakkını kazandı. 

AK Parti birinci parti gelmesine karşın oylarında önemli bir düşüş var. Analizler, seçimin kaybedeninin AK Parti ve ondan da çok Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğu yönünde. Bir önceki seçimde aldığı yüzde 49.9 oy oranıyla karşılaştırıldığında AK Parti’nin oylarında ciddi bir gerileme görülüyor. Bu seçimin en başarılı partisi ise şüphesiz HDP. HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın konuşmasında, HDP’nin etnik bir parti olmak yerine toplumun bütününü kucaklayan bir sol kitle partisi olmak amacında olduğunu söylemesi Türkiye demokrasisi açısından önemli. CHP’nin başarısız olduğu görüşüne katılmak zor. 2011 seçimlerinde CHP yüzde 25.9 oranında oy almıştı. Bu seçimde ise oyu yüzde 25. Yüzde 1’in altında bir oy kaybı söz konusu ki bu, CHP oylarının bir bölümünün Türkiye’deki kötüye gidişi durdurmak için HDP’ye gitmesinin sonucudur. 

★★★

Seçimler demokrasinin tekliğini; bazı iç ve dış çevreler tarafından uzun süreden beri Türkiye’ye dayatılan muhafazakar-demokrasi anlayışının reddedildiğini gösteriyor. Peki, bundan sonra ne olacak? Selahattin Demirtaş, sandıkların açılmasından sonra yaptığı konuşmada hükümette yer almayacaklarını; muhalefet görevini üstleneceklerini açıkladı. Bir koalisyon olacaksa, buna en yakın partiler AKP ve MHP. 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli konuşmasında bundan böyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görevine devam etmesinin tarafsızlığa dönmesine bağlı olduğunu, aksi halde istifa etmesi gerektiğini söylüyor. Bahçeli’nin bu konuşmasından, MHP’nin AKP ile olası bir koalisyonunun Cumhurbaşkanı’nın Anayasa'da tanımlanan görev tanımına uygun hareket etmesine, başkanlık sistemi konusundaki diretmesinden vazgeçmesine bağlı olduğunu çıkartmak mümkün. CHP ve HDP de farklı düşünmüyor. AK Parti’nin, başkanlık sistemi konusundaki ısrarından vazgeçmediği takdirde bir koalisyon hükümeti içinde yer alması zor. 

★★★

Üst üste üç seçimde tek başına iktidar olan AK Parti’nin, bu son seçimde oylarındaki gerilemenin nedenlerini iyi irdelemek gerekiyor. Uzun süre iktidarda olan partilerin zamanla oylarında gerileme olduğu demokrasiyle idare edilen birçok ülkede görülen bir durum olsa da, AK Parti’nin bu seçimdeki başarısızlığının altında tamamıyla 2011’den bu yana izlediği kutuplaştırıcı, dini siyasete alet eden, laiklik karşıtı siyaset yatmaktadır. 

Halk oyunun bir bölümünü emaneten HDP’ye verirken, daha önceki seçimlerde AK Parti’ye verdiği emanet oyların bir bölümünü de geri almıştır. Başbakan Davutoğlu, balkon konuşmasında milletin karar ve iradesinin en üst karar olduğunu; sonuçları olgunlukla karşıladıklarını söylemekle birlikte verilen mesajı tam olarak almadığı anlaşılıyor. Başbakan’ın 76 milyon yerine kendi tabanına seslenmeyi tercih etmesi stratejik bir hata olmuştur. AK Parti’nin yüzde 41’e gerileyen oylarının daha da düşmemesi bundan sonra izleyeceği siyasete bağlı. AK Parti, laiklik karşıtı, otoriter politikasından vazgeçmez; yaşam tarzlarına müdahale etmeye devam ederse oylarındaki düşüş kaçınılmaz. 2011 seçimlerinden sonra AK Parti’li bazı siyasilerin demokrat ve laik kesimlerle ittifakın sonuna gelindiği, inşaa edilecek yeni Türkiye’nin bu kesimlerin hoşuna gidecek bir Türkiye olmayacağı şeklindeki açıklamaları unutulmuş değil. 

Türkiye’nin dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olması; Laik- demokrat, kuvvetler ayrılığı ve parlamenter rejim ilkelerine dayalı bir anayasanın hazırlanmasına bağlı. Bu yapılmadan atılacak her adımın boşa geçirilen bir zaman olacağı; benzer sorunların ileride de yaşanmasına yol açacağı açık. AK Parti kendisine muhalif seçmenlerin hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak bir değişim içine girerse, Türkiye için en doğru adımı atmış olur. Ülkenin kaybedecek vakti yok. Siyasi ve ekonomik istikrarın sürdürülmesi bir koalisyon hükümetinin kurulması kadar sürdürülmesini de gerektiriyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016