Türk iş dünyası bir çınarını daha kaybetti…
Kale Endüstri Holding’in, daha çok bilinen adıyla Kale Kilit’in kurucusu ve Onursal Başkanı değerli insan Sadık Özgür’ü sonsuzluğa uğurladık.
Allah kendisine rahmet eylesin ve arkasında bıraktıklarına sabır versin.
Kendisi ile otuz beş yılı aşkın bir dostluğumuz, iki yıl kadar kısa da olsa ortaklığımız ve zamanla ölçülemeyecek keyiflerle ve heyecanlarla dolu seyahatlerimiz oldu.
Şimdiki adı Kale Kilit Dış Ticaret olan şirketin kuruluşu sırasında yazdığım faaliyet belgesini, danışmanı ile inceledikten sonra yaptığı iltifatlar arasında bana “Patron” diye hitap etmesini, iş tartışmalarımız arasında hep bana “Yahu Patron” diyerek devam ettirmesi güzel anılarım arasındadır.
Buna karşılık kendisine hep “Üstat” diyerek hitap etmişimdir.
Gerçek bir iş üstadı idi…
Zira eğitim hayatından geçmemiş olmasına karşın o müthiş işi koklama duyusu, sezgisi ve öngörüleri ile eğitimini tepe noktalarda tamamlamış nice kişiye şapka çıkarttıran birisiydi. Yıllar önce genel müdürü olduğum bir dış ticaret şirketinde, o zaman adı Kale Cam olan grup şirketinin bir ürünü olan “Sodyum Silikat” ihracatını yapmak üzere gittiğimde tanışmamızla başlayan dostluğumuz, ortaklıktan ayrılmam sonucu eskisi kadar sık görüşerek olmasa da yıllarca devam etti.
Kuruluşlarının 55. yılında, gruba emek vermiş çalışanlarla beraber beni de bu toplantıya çağırmış olmasından büyük keyif almıştım. Bu kişilere plaket verilmesi sırasında adımın da okunarak bana plaket verilmesi beni hem heyecanlandırmış ve hem de şaşırtmıştı. Zira gruba en fazla iki yıl kadar katkıda bulunmuştum.
Ancak Sayın Sadık Özgür bana plaketi verirken “Biz ihracat yapmanın ne olduğunu sizinle öğrenmeye başladık, bugünkü ihracatımızın gerçek temelini siz attınız” dediğinde duyduğum keyfi anlatmam mümkün değildir.
Seksenli yılların ikinci yarısında birlikte çalışmamızı önerdiğinde ben “Siz ailenizle birlikte çalışıyorsunuz, ben aranıza nasıl katılacağım” demiştim. O da bana “Onu çok düşünme, yeni bir müştereklik yaparız” dedikten sonra kahkaha atarak “Müştereklik de ne yahu, ortaklık yaparız” diyerek, Kale Kilit Dış Ticaret şirketinin temelini atan ifadeyi kahkahalar arasında seslendirmişti.
Bana olan güvenini arttıracak bir biçimde, şirketin küçük ortağı ve Genel Müdürü olarak, o zamanlar bir milyon iki yüz bin ABD doları çerçevesinde olan ihracatı, tek kalemde aldığımız bir ihaleyle, çalışmaya başladığımız ilk günlerde iki milyon sekiz yüz bin ABD dolarına yükseltmem hem onu hem de beni çok mutlu etmişti.
İki yıl kadar süren ortaklığımızdan sonra ayrıldığımda arkamda, yedi milyon ABD dolarının bir hayli üzerinde bir ihracat cirosu bırakmanın mutluluğunu taşıyordum. Yıllar sonra Kale Kilit olarak DÜNYA Gazetesi’nin İhracatın Yıldızları yarışmasında ödül aldıklarında, ihracat yaptıkları ülke sayısının yüzün üzerinde olduğunu gördüğümde, onları yürekten alkışlamıştım.
Fabrikanın içerisinde hiç anlayamayacağınız bir sessizlikle dolaşarak işini her an takip eden, herkesten önce gelip sessizce işe gelişleri izleyen, para harcamaktan çekinmeyen amma harcanan her kuruşun değerini bilen bir iş insanıydı.
Köklerini unutmamış, iyi insan olmanın kanıtlarını öncelikle köyünde bırakmış birisiydi.
Hakkında daha çok şey söylenebilir amma değerli bir ağabeyimi kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyorum.
Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.