Türk’e navigasyon yaraşmaz!

Ali Argun KARACABEY
Ali Argun KARACABEY VERİDEN BİLGİYE argunkaracabey@arel.edu.tr

“Elli metre sonra çatalın solundan sap” dedi metalik sesli kadın. Adam bıyık altından gülerek, “saçma” diye düşündü. Sağdan giderse daha çabuk ulaşacağını düşünüyordu. Ekranda yeni rota hesaplanıyor yazısı daha yeni çıkmışken ve sağa sapalı henüz 20 metre olmuşken trafik duruverdi. İçinden küfürleri saydırırken işyerindeki şefinin adını taktığı metalik sesli kadına, buradan nasıl kaçacağını saptayabilmek için telefonu eline aldı hırsla, sanki onun suçuymuş gibi sağdan gitmesi.

İnsan çoğu zaman seçim yaparken tam olarak ne seçtiğini, neden seçtiğini veya nasıl bir yolda ilerleyeceğini bilemez. Özellikle genç yaşlarda yaptığımız tercihler için geçerlidir bu durum. Sadece yaşımızla ilgili değildir aslında, yetersiz bilgi ve bazen belirsizliğin çok olması durumunda da yaptığımız seçimlerin mantıksal temeli zayıf olabilir.

Kuşkusuz bir seçimin mantıksal temelinin zayıf olması, sonucun bizi mutlu edemeyeceği anlamına gelmez. Tam tersine bizi en mutlu eden durumlarla bazen bu şekilde, deyim yerindeyse gelişigüzel yaptığımız tercihler sonucunda karşılaşabiliriz.

İşin doğrusu, ben de asistan olmak istediğim alanı bu şekilde seçtim. Tek kriterim, ilgili anabilim dalının başkanı olan hocayı sevmemdi. İleride tam olarak ne çalışmam gerektiğini, hangi konularda uzmanlaşmam gerektiğini, bunların bana ne kazandıracağını, hatta sevip sevmeyeceğimi bilmeden seçtim. Şansım varmış, iyi ki seçmişim bu alanı diyorum şimdi.

Yıllarca karar teorisi, matematiksel modeller hakkında yazıp çizdikten sonra, bir de öğrendim ki bu işin bir de psikolojik uzantıları var. Çok daha eğlenceli olan bu kısım hakkında okumaya başladım son birkaç yıldır.

Karar hakkındaki bütün teorilerde, okumalarda temel sorun insanın önünde birkaç seçenek olduğu ve her bir seçeneğin sonunda katlanılacak bir külfet veya elde edilecek bir fayda olduğudur. İnsan bunları tahmin ederek, külfeti en aza, faydayı en çoğa çıkarabilmesini sağlayan yolu seçecektir. Buradaki temel sorun bu külfet ve faydayı belirleyebilmektir. Hayatta bu yollardan hangisini seçeceğimize karar verirken, ne yazık ki, yollar hakkında bize bilgi veren bir navigasyonumuz yoktur.

Navigasyon küçük ve basit, tek boyutlu bir zaman makinası gibidir. Hoşumuza gitmeyen bir şey başımıza gelince çoğumuz keşke o ana geri dönebilsem ve farklı davransam diye düşünürüz. Trafik bilgisini kullanan navigasyonlar, bizi geçmişe götüremez ama gelecek hakkında biraz bilgi verebilirler. 10 dakika veya yarım saat sonra nasıl bir trafiğin içinde olacağımızı söylerler. Ancak zaman zaman biz ona inanmayıp, eski tecrübelerimize veya önceden öğrenmişliklerimize dayanarak farklı yollar seçeriz.

Kullandığımız navigasyon cihazları, bizlerin doğru karar verebilmek için kullandığımız sayısal model ve tekniklere benzer. Arabayı kullananın navigasyona bakarak yaptığı yol tercihleri ise bizim hayattaki karar tercihlerimiz gibidir. Her zaman bekleneni, dışarıdan bakınca en doğru gibi görüneni değil, bizi daha çok mutlu edeceğini düşündüğümüz yolları seçmek ve bazen de hatalı kararlar vermek, bizi biz yapar, insan yapar ve aslında hayatı süprizlerle dolu, heyecanla beklenen bir hale sokar. O nedenle arada bir, navigasyona rağmen arabayı diğer tarafa doğru sürmek hepimize iyi gelebilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Abone 13 Mayıs 2019
Paylaşım ekonomisi 29 Nisan 2019
Eğitimde değişim 18 Mart 2019
Sistem bozucular 21 Ocak 2019
Dijitalleşme, ama nasıl? 31 Aralık 2018
Dalgalar ve Atatürk 21 Mayıs 2018