Ülkemizde Lipton soğuk çay markası kadar bile değerli bir marka üretemed

Özcan KADIOĞLU
Özcan KADIOĞLU RAKAMLARIN DİLİ ozcankadioglu@hotmail.com

Ülkelerin gücü artık markalar ile ölçülmeye başlandı. Ne kadar güçlü markaya sahipseniz dünyanın her yerine daha hızlı ve güçlü bir şekilde ulaşabiliyorsunuz. Markanın değeri üç önemli faktörün birleşmesiyle oluşur. “Kazançlar, güç, maliyet’’ Güçlü markalara sahip ülkeler diğer ülkelerde bulunan tüketicileri kendine çekmekte, ürünleri ile bağımlılık yapmakta, bu sayede ülkesinde bulunan bireylere yüksek öz güven kazandırarak yaratıcı bir nesil yetiştirebiliyor, bu çerçevede kendisine tedarik sağlayan diğer firmaların gelişmesine katkı sağlayarak onlarında marka değerinin yükselmesine katkı sağlamaktadır. Markalar belli bir süreden sonra kişilerde bağımlılık yapmakta ve çalışanlarını da motive etmektedir. Güçlü markalarda çalışan kişiler buralarda çalıştığını gururla söylerken, birçok şirketten çok yüksek ücretler ile transfer teklifl eri almaktadır. Güçlü markalarda firma sahipleri ve çalışanlarda daha fazla gelir elde etmektedir.

Marka değerinin oluşmasında en önemli iki faktör fiziki varlıklar, bina arsa ve ekipmanlardan oluşmaktaki, fiziki olmayan varlıklar ise fikir, buluş, patent gücü ve pazarlama gücünden oluşmaktadır. Eğer ürettiğiniz değer marka anlamında karşılık bulmuyorsa daha fazla miktarda satış yapmak ve çalışmak zorunda kalacaksınız anlamı taşımaktadır.

Markalar bazen tek bir ‘logo’dan veya birkaç rakam veya harften oluşmaktadır. Türkiye’de ihracat yaptığımız ürünlerin kg başına 1.6 dolara karşılık gelir iken, Almanya için 4.1 Japonya için 3.5 Kore için ise ortalama 3 dolara gelmektedir.

Yandaki rakamlarda görüldüğü gibi yükte ağır pahada hafif ürünler ihraç ederek daha fazla emek harcamaktayız. Ülkemizde bulunan markaların değeri ve diğer ülkelerde bulunan markaların fiziki ve fiziki olmayan değerleri aşağıdaki tabloda gözükmektedir. Son 8 yılda İlk 100 marka değerimize baktığımızda ortalama toplam değeri 25 ila 35 milyar dolar arasında değişmektedir. İlk yüz markanın toplam değerinin %69’u hizmetler sektöründen, %31’lik kısmı ise ürün satışlarından oluşmaktadır. Bu firmalar küresel ölçekli olmayıp sadece ülke içinde hizmet etmektedir. Bunun doğal sonucu olarak ihracat ve üretime katkı sağlamamaktadır. Yaptığımız ihracatın birçoğu fason tabir edilen ürünlerden oluşmaktadır. En büyük ihracat kalemimiz olan otomotiv sektöründe bunu açıkça görmekteyiz. Dünya’daki ilk 500 şirket içinde ise bu oranlar hizmet sektöründe %29 ürünler içinde ise %71 olarak hesaplanmaktadır.

En değerli dünyada 500 marka incelendiğinde ilk 10’a giren markalar genel olarak teknoloji yoğunluklu bizde ise daha çok banka ve perakende ağırlıklıdır. Maalesef hiçbir markamız ilk 500’e girememektedir.

77.7 nüfuslu bir ülke olarak dere tepe düz gittik ama Lipton marka soğuk çay (2.62), Danone marka yoğurt (8,35), Nescafe marka kahve (5.21), Dove marka sabun (5.82), Wrigley marka sakız (5.8), Toysrus marka oyuncak (2.75) milyar dolarlık bir marka ortaya çıkaramadık. Ülkemizin çıkarmış olduğu en değerli markalar sırasıyla Akbank (2.5), Türk Telekom (2.47), İş Bankası (2.44), Türk Hava Yolları (2.2), Garanti Bankası (1.95) milyar dolar olarak sıralanmaktadır. İlk yüz markamızın toplam değeri olan yaklaşık 35 milyar dolar, köfteci Mc Donald ve sandviçci Subway’in toplam marka değeri kadar etmiyor.

TOBB Başkanı Sayın Rıfat Hisarcıklıoğlu, İstanbul ve Ankara ticaret ve sanayi odaları öncülüğünde kendisine bağlı bulunan tüm oda üyelerine marka bilincini yerleştirecek eğitimlere her türlü desteği vermesi gerekmektedir.

321312-g.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar