Üretim ve istihdam başrolü tekrar kaptı

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Bu hafta salı günü Çankaya Üniversitesi İktisat Bölümü Başkanı Prof. Dr. Dilek Saygın Özbek'in daveti ile "Global Kriz, Finansal Sistem ve Türkiye" konulu bir panelde konuşma yaptım. Panele öğrenciler, üniversitenin öğretim üyeleri ve başta rektör yardımcısı olmak üzere idarecileri ilgi gösterdiler.

Paneldeki sunuşum ile ilgili hazırlık yaparken arşivimden elime bir gazete kupürü geçti. 16 Eylül 1996 tarihli Milliyet Gazetesi'nde Zehra Güngör'ün Suudi Arabistan Kralı Faysal'ın Oğlu Prens Muhammed Al- Faysal Al Suud ile yapılmış  bir söyleşinin kupürü. Kesip saklamışım. Söyleşinin başlığı şöyle: "Petrolü içemeyiz ki.."

Kralın oğlu o dönem aynı zamanda bankacı ve ekonomist. Söyleşide kısaca şu başlıklar öne çıkıyor:

-"Türkiye, Suudi Arabistan'dan daha zengin.

- Suudi Arabistan fakir bir ülke. Biz nakit para zenginiyiz.

- Petrol her şey demek değil. Petrol bir gün bitecek. Zenginlik başka bir şey. İşte bizde o yok."

Faysal söyleşisinde, finansal varlığın, hatta petrol gibi bir doğal kaynağın varlığının bile tek başına yeterli olmadığını, asıl zenginliğin üretim gücünde yattığını söylüyor.

Sanırım Faysal'ın görüşleri Arap ülkelerinde, özellikle Körfez ülkelerinde genel kabul görmedi ki, bu ülkeler aradan geçen on beş yılda üretime değil, paraya tapındılar ve sonuçta krize girdiler. Son örnek elbette Dubai oldu.

Hiç şüphesiz finansal ürünleri ekonomide öne çıkartmak, ülkelerinde finans merkezleri yaratmak son yirmi yıldır bir çok ülkede, hükümetlerin ilk gerçekleştirmeye çalıştıkları amaçları arasında yer aldı. Bugünlerde Yunanistan Atina'yı (Atina başkent aynı zamanda. Bu arada Yunanistan ekonomisi de çöküşe gidiyor.), Türkiye de İstanbul'u finans merkezi yapmak için çalışıyor.

Küresel ölçekte toparlanma eğilimleri güçlenirken, kimi ülkeler hâlâ kriz öncesi modanın en iyi takipçisi olmayı sürdürmekte. Buna karşın iki ülke: ABD ve Japonya farklı bir eğilim içine girerek üretim ve istihdamın önemini artık iyice anladıkları yönünde yeni işaretler veriyor.

Her iki ülke de son çeyrekte pozitif büyürken, bu hafta içinde Başkan Obama istihdama yönelik yeni bir paket üzerinde çalıştıklarını açıkladı. Çünkü  Obama'da II. Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan bu %10,1'lik yüksek işsizlik oranın ABD tarafından uzun süre taşınamayacağının farkına varmış durumda.

Başkan Obama, Brookings Enstitüsü'nde yapmış olduğu konuşmada; alınacak yeni önlemlerin altyapı projeleri ile KOBİ'ler için vergi indirimi ve kredi kolaylığı sağlanmasına yönelik olduğunu ve finans sektörü  için ayrılan 700 milyar doların bu işletmeler için kullanılabileceğini açıkladı. Obama'nın konuşmasının daha ilginç olan noktası ise bütçe açığı ve işsizliği önlemeye yönelik politikaların biri birinin alternatifi olamayacağını söylemesi oldu.

ABD'de bunlar olurken Japonya'da hükümet, kaybettiği bir on yılın ardından ikinci on yılı kaybetmemesi gerektiğini görmüş durumda. Nitekim Japonya'da hükümet bu hafta, ülkenin yeniden durgunluğa girmemesi için önlem olarak 81 milyar dolarlık yeni bir teşvik paketini yürürlüğe sokma kararı aldı.

ABD ve Japonya'da uygulamaya girecek paketlerin ortak özelliği, paketlerin küçük ve orta ölçekli işletmelerde üretim ve istihdama yönelik teşvikleri içermesi.

Dünyanın iki büyük ekonomisi üretimin ve istihdamın yani reel ekonominin önemini bir kere daha görmüş durumdalar. Darısı göremeyenlerin başına. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019