X, Y, Z jenerasyon ‘aynılıkları’

Zuhal GÜRÇİMEN
Zuhal GÜRÇİMEN İŞ'te topuk sesleri zuhal@zuhalgurcimen.com

Ortak noktaklarımız farkımızdan daha çok.

Üzerine sayısız kitap yazılan, incelemeler bulunan kuşaklar arası çatışma konusuna farklı bir yaklaşım getirelim istedim bu yazıda.

Bugün kuşakları sınıflandırmak için yaptığımız tanımlamalara kısaca göz atacak olursak ilk karşımıza çıkan ayrım yıl değişimleriyle ifade edilir oluyor.

Yıllara böldüğümüz zaman dilimlerine karşılık gelen harfler, söz konusu dönemler için genel etiketlemeler de getirdi beraberinde;

X kuşağı (1965-1979) Sadakat, çalışma ve otoriteye saygı motivasyonu yüksek olan,

Y kuşağı (1980-1999) Bireysellik, teknoloji yatkınlığı, anlaşılamamazlık duygusu taşıyan,

Z kuşağı (2000-2021), Zeki, sessiz, teknoloji gurusu ve kural tanımayan kuşak.

Bu ayrımların, akademik çalışmalar veya ihtiyaç sınıflandırmalarının tarifi için geçerli olduğunu ve aslında hepsiyle temel ve ortak insanî noktalarda buluştuğumuzu unutuyoruz.

Elbette bu tespitler birer sonuç; sebepleri ise günlük hayatımızın içinde nesiller arası yaşanan iletişim sorunları... Ancak bu kabulle ilerlemek ve odağı farklılık üzerinde tutmak asıl sorunumuz olabilir. Bu tutum kolayca altından kalkabileceğimiz iletişim aksaklıklarını daha başından çözümsüz bırakmaya yol açıyor çoğu zaman.

En temel ortak noktamız ‘kültür’

Durup baktığımızda hiçbir icat, hiçbir yeni adım insanın sadece kendi devrinin sorunlarını çözmek için oluşmuyor.

Her nesil yaşarken, aynı zamanda bir sonraki nesli düşünerek devrimlerini gerçekleştiriyor. Düşünce akımlarından teknolojik gelişmelere, sanattan yaşam biçimlerine kadar bu miraslardan sonraki nesillere aktarımlar yapıyoruz. Bütün bunların hepsi nesilden nesile geçtiğinde, ortaya geniş bir ortak geçmiş ve kültür ortaya çıkıyor.

Diğer yandan insan olarak ortaya koyduğumuz değerler, koruduğumuz gelenekler, içine doğduğumuz coğrafyanın bize getirdiği alışkanlıklar devreye giriyor. Böylelikle tekrar yeni “aynılıkta” buluşuyoruz.

Her kuşağın “eski bayramları” var

Bugün geriye baktığımızda hangi yaşta olursak olalım hepimizin kendi geçmişini ve çocukluğundaki bayramları özlediğini görüyoruz. Ortak noktalarımız, insan olarak yaşama yüklediğimiz bu değerlerden ve duygulardan oluşuyor.

Farklılıklarımız; maruz kaldığımız teknoloji rüzgarının bize yaşattığı yeni hayat biçimleri noktasında oluşuyor. Yeni nesil teknoloji, yeni nesil yaşam biçimlerini getiriyor beraberinde.

Eski nesil olup, yeni nesilde yaşamak mümkün mü?

Elbette mümkün. Özellikle de sonraki neslin yeteneklerinden faydalanmayı bilen tüm eski nesiller için geçerli bu fırsat.

Bütün bu genel etiketlemelere ve yıllara göre yapılan ayrımlara sığmayan, gözle göremediğimiz katmanlar var. Ayrılıkların içinde ortak noktaları buluşturan katmanlar bunlar. Özetle her yaşın bir önceki ve bir sonraki jenerasyon ile yaşadığı çatışmalar, aslında birbirine benzer noktalarda yaşanıyor.

Her 40 yaşına gelenin var oluşunu sorgulaması, her 20’li yaşlardaki gencin gelecek kaygısı taşıması gibi benzerlikler bunlar...

Farklı yaşlarda bir arada olmanın güzelliğini, birlikte ürettiklerimizde görüyoruz en çok. Bugün artık bir çok şirkette uygulanan, genç profesyonellere mentorluk eden bir üst düzey kadro varken, yeni yetişenlerin de özellikle teknoloji bilgisi gerektiren konularda tersten mentorluk yaptığına şahit oluyoruz.

Bu da 360 derece fikirlerin yer aldığı başarılı iş sonuçlarını getiriyor bize.

Her dönemin ‘zamane çocukları’ var

Hepimizin, anne babalarımızın ve bizden sonrakilerin duyduğu, duyacağı bir yarı itham gibi değil midir ‘zamane çocuğu’ olmak.
Oysa ki en doğalından yaşadığımız dönemden etkilenerek oluşan beklentilerimiz, moda, hatta hayal etmelerimiz aynıyken, içerik farklı yine.

Hepimiz benzer kaygıları, zaman zaman onaylanma ihtiyacını, sevme sevilme güdüsünü ve yaşamla ilgili korkuları hayatımızın bir döneminde en yüksekte hissediyoruz. Bununla beraber, tepkilerimizi çağımızın dinamiklerine göre veriyoruz. Bu durumda farklılık biz de mi, yoksa yaşadığımız zamanlar ve/veya topraklardaki şartlarda mı?

Peki nasıl anlaşalım?

İş hayatı üzerinden konuyu netleştirecek olursak; yeni nesil yönetim anlayışında aşağıda bahsedilen maddelerin işe yaradığını görüyoruz:
- Genellemelere dayanmayan, kişiselleştirilmiş çözüm ve yol haritaları oluşturmak
- Kendi deneyimlerinden ders çıkarabilmeleri için yeni jenerasyonlara sorumlulukla birlikte yetki de vermek
- Anında geri bildirim vermek. Olumsuz geri bildirimleri şeffaf bir şekilde, neden-sonuç ilişkisi kurarak aktarmak
- Onların fikirlerini, neden hayata geçirdiğinizi veya geçiremediğinizi net bir yaklaşımla ifade etmek
- Yaptıkları eylemlerin diğer insanlar üzerindeki etkisiyle ilgili düşünmelerini sağlamak; vakalar üzerinden deneyim yaşatmak.

Unutmayalım ki son 5-10 yıldır bizler X ve Y arasındaki farklılıkları tartışıp yönetimsel çözümler bulmaya uğraşırken, Y’nin temsilcileri üst yönetim pozisyonlarına oturmaya başladılar bile. Şimdi onların Z’leri anlama ve yönetim stratejileri geliştirme dönemi geliyor.

Önümüzdeki 5 yıl içinde son kuşağın temsilcileri olan 15-20 yaş grubu iş hayatındaki yerlerini almaya başlayacaklar. Bu dönemde keşfettiğimiz yöntemlerin hayata geçirilmesinde, X’lerin deneyimlerine çok ihtiyaçları olacak şimdiki 30-40 yaş kuşağının.

Aynı konuyu bu yaklaşımla ele aldığımızda, farklılıklarımızın işlevsel bir özgünlük; ortak noktalarımızın ise sinerji yarattığı günler çok yakınımızda...

Değerli okuyucular, yazılarımla ilgili fikir alışverişinde bulunmak isteyenler ile zuhal@zuhalgurcimen.com adresinden iletişim kurabiliriz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ya Kötüler Kazanırsa? 13 Haziran 2019