Yastık altı güvencesi...

Levent AKBAY
Levent AKBAY AÇI KARŞI AÇI levent.akbay@dunya.com

Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesapları eriyor. 'Gidin, gidin' denilen borsa düşüyor. Döviz tevdiat hesaplarında bir hareketlenme var. Merkez Bankası 'Liralaşma Stratejisi ' gereği karşılıklarla ilgili düzenlemeler yaparak bankaların uzun vadeli TL mevduat hesabı açmalarını özendiriyor. Dövizde kalınması istenmiyor. TL mevduat hesapları faizleri artıyor.

* * *

Göründüğü kadarıyla henüz yine taşlar yerine oturmamış durumda. Belirsizlik var ise 'güvenli liman' arama çabası da sürer. Güvenli limanlardan biri de altın. Öyle ya hem dövize endeksli, hem fiyatı da yükselebiliyor.

2022'de yaklaşık 16 milyar dolar bedel karşılığında 264.8 ton altın ithal edilmiş. Geçmişte daha yüksek performanslar da olmuş. Örneğin 2021'de 291.2 ton, 2017'de 361 ton, 2013'te 302,3 ton gibi. Son 10 yıla baktığımızda 1923 ton altın ithalatı olduğunu görüyoruz. Altının kilosu bugün 61 bin dolar civarında olduğuna göre ithalata ödenen rakam da oldukça ciddi. Yıllık 11-12 milyar dolar civarında.

* * *

Peki ne oluyor bu kadar altın?

Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan bir rapora göre üretimin yüzde 30-40 kadarı ihraç ediliyor. 10 yıllık dönem itibariyle ihracatın 2013'te 3,3 milyar dolar 2019'da 5 milyar dolara çıktığına ilişkin bir veriler var. Peki gerisi!

Rapora göre; "Geri kalanı ise yerli tüketicilere, turistlere ve bavul ticareti yapanlara satılıyor. Türkiye’ye gelen her dört turistten yaklaşık bir tanesi mücevherat satın alıyor. Yıllık olarak üretilen altın mücevheratın yaklaşık yüzde 40’ı turistlere ve bavul ticareti yapanlara satılıyor."

Görüldüğü gibi rakamlar yuvarlak ve biraz da muğlak. Altının nereye gittiğine ilişkin bu rakamlar gerçekten bu sektörü kavrıyor olsa ile 10 yılda 600 ton civarında altın içerde kalıyor demektir. Yine kaba bir hesapla yılda 60 ton kadar.

* * *

Peki nerede bu kadar altın? Anadolu insanı açısından 'güvence' olarak kabul edilen altının nerede olduğunu tam olarak bilemesek de yastık altındakinin ekonomiye kazandırılması için çaba gösterildiğini biliyoruz.

İstanbul Altın Rafinerisi Yönetim Kurulu Başkanı ve Üst Yöneticisi (CEO) Ayşen Esen, bir demecinde Hazine ve Maliye Bakanlığı iş birliğiyle kurulan Kuyumcu Altın Değerleme Sistemi (KAD-SİS) projesi hakkında bilgi verirken "Altın o insanlar için güvenli liman. Dolayısıyla yastık altında tuttuğu altının, altın olarak kalması bir numaralı beklenti. İkinci olarak, bu altını bankaya koyduğunda belirli bir süre sonra içinden küçük bir miktar lazım olduğunda yine altın olarak çekebilmek istiyor. Üçüncü olarak da tabii ki bir güvence istiyor. Bir şekilde farklı mevzuatlara dahil olup da sonradan değişime uğramasını istemiyor" diyor.

Esen, amaçlarının vatandaşların yatırım amaçlı olarak ellerinde tuttukları altını sisteme katmayı hedeflediklerini, çeşitli özelliklerdeki altınların yetkili kuyumcularda has altına çevrildiğini, vade sonunda da has altın olarak vatandaşlara tesliminin yapıldığını dile getiriyor. Sistemin vatandaş açısından 'işlemeyen' yanlarının da (bankaların istenilen zamanda altın teslimatı yapamaması, alış satıştan kaynaklanan kur kayıpları vs) düzeltilmeye çalışıldığını sözlerine ekliyor.

Sonuç olarak Ayşen Esen'in verdiği bilgilere göre son 12 yılda toplam 120 ton altın ekonomiye kazandırılmış. 10 yıl için baştan yaptığımız hesaba geri dönecek olursak yastık altında yüzlerce ton altın durmaya devam ediyor.

* * *

Aslında bütün bunlar bilinen şeyler. Altının yastık altında tutulması Anadolu insanının, kadınının, erkeğinin risklere karşı kendini garantiye alma çabasının sonucu. Üstelik geçmiş deneyimler bu davranış biçiminin doğru olduğunu da kanıtlamış durumda.

Ötesi de var. Yastık altı, hangi konumda olursa olsun insanların, Türkiye'nin sıkça düştüğü kriz zamanlarından daha çabuk, daha az hasarlı çıkabilmesinin de bir aracı olarak görülüyor. Zor zamanlarda sisteme giriyor, işler yolunda gidince sistemden çıkıyor.

* * *

Başa dönersek; para nereye gider bilmiyorum. Ama altın, yönünü arayan para açısından her zaman önemli bir alternatif. Rakamlar da bunu gösteriyor. Deneyimin yaşattığı kadarıyla dövizden fazlası var, eksiği yok. Bir yandan fiyatı dövize endeksli, bir yandan kağıt değil; yırtılmıyor, yanmıyor, enflasyon değerini düşürmüyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Planlamaya geri dönüş 18 Eylül 2023
17. Madde 15 Eylül 2023
Asıl fren 2024’te… 13 Eylül 2023
Enflasyon birikirse!.. 06 Eylül 2023
Enflasyonda atalet 04 Eylül 2023
Kepenkler kapanmasın… 01 Eylül 2023