Yeni bir dönem başlıyor

Gündüz FINDIKÇIOĞLU
Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ debrovian@gmail.com

Seçim sonrası mali piyasalarda eskiye dönülmeyecek. Yeni bir döneme girildi. Bu dönemin fiyatlamaları farklı olacak. 

Olan şu: Açık pozisyon taşıyan şirketler ve yerli bireysel yatırımcı talebi ocak sonunda TCMB toplantısından önceki 2 gün kur gevşerken 2.25’lerden döviz aldı, fakat yabancı buna iştirak etmedi. Faiz kararından sonra şirketlerin talebi kuru 2.30’un üzerine yeniden atınca “long” pozisyondaki bazı hedge fonlar sattı ve kur tekrar düştü. Şimdi GOP’larla beraber hareket ediyoruz. Kış rallisi başladı. Ama yeni dönemde GOP geneli diye bir kategori bile olmayabilir: Her ülke ayrı fiyatlanacak. 

Bazı yabancıların kurun 2.10’lara kadar gevşemesini bekleyerek opsiyon yazmaları,TL değer kazanıp orada kalacak anlamına gelmiyor. Düşen kur pek çok yabancı yatırımcıya çıkış imkanı verir. “Yüksek faiz düşük kur” tezi genelde yanlıştı. Tam tersine faizler düşerken TL değer kazanıyordu. Asıl konu risk primi. “Riske göre düzeltilmiş faiz” ve GOP’ların genel dinamiği içindeki yerimize ve döviz açığına göre “olması gereken kur” kavramlarıyla düşünmeye başlasak iyi olur. Enflasyon yabancı yatırımcı için anlamlı bir değişken değil demiştim. Lakin “yükselen enflasyon ortamında enflasyona göre olması gereken faiz nedir?” sorusunu soruyorlar elbette. Şu aşamada yüzde 8-9 aralığında bir enflasyon ve yüzde 11 civarında bir gösterge faiz geçici bir denge oluşturabilir. Kurda da şirket iflaslarını önleyecek ve kârlardaki erimeyi donduracak bir seviye 2.12-2.15 gibi -Aralık ortası seviyesi- düşünülebilir. Ama o kadar: Bu, geçici bir dengedir. Kur daha da gevşerse hızla çıkacak yabancılar bu gevşemeyi derhal sona erdirecektir. Hatta giriş noktası muhtemelen 2.20'nin de üzerindedir. 

Bütün kurumlar Türkiye ekonomisinde son noktaya gelindiğini, böyle devam edilemeyeceğini, Derviş programıyla başlayan dönemin 2006 yılında bitmiş olduğunu görüyor. Son 8 yıl –kriz çıktı evet ama- kullanılamadı. Bir ölçüde geç kalındığı aşikâr. Türkiye ekonomisinin potansiyel büyüme hızının düştüğünü ve en gerçekçi ölçümün yüzde 3.9 hesaplayan IMF’den geldiğini düşünüyorum. 2001 sonrası hem –işten çıkarmalarla da desteklenen kısmi işgücü verimliliği artışı, hem de toplam faktör verimliliği artışı yaşandı. Ama 2007 sonrası bu hikaye bitti: Son yıllarda sanki sonsuz arz edilecek bir faktörmüş gibi görülen araziye dayalı büyüme öne sürüldü. Bu yöntemler çıkmaz sokaktır. Yabancılar artık yeni durumu net biçimde analiz ediyor. Tek faktöre dayalı büyüme işleri hayaldir. Her şey yeniden kurgulanacak.  

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Risk ve yavaşlama 01 Ekim 2019
Fed, resesyon, Türkiye 24 Eylül 2019
Coğrafya ve imparatorluk 17 Eylül 2019
Fed ve dolarizasyon 25 Haziran 2019