Rüzgar tüneline verilen teşvik yeni yatırımların habercisi

Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, “Teşvik paketi global pek çok firmanın Türkiye’yi tercih etmesini hızlandıracak ve kolaylaştıracaktır” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Gamze ŞENER

İSTANBUL - Geçtiğimiz hafta açıklanan teşvik paketi, birçok sektör için umut, bazıları için ise hayal kırıklığı oldu. Teşvikte aslan payını alan sektörlerden biri de rüzgar tüneli olurken, yatırım yeri ayırt edilmeden 5’inci bölge desteğinin verilmesi dikkatleri rüzgar tüneline çekti. Rüzgar tünelleri otomotiv, havacılık, şehircilik ve çevre ile aerostatik gibi alanlarda kullanılıyor. Taşıma araçlarının aerodinamik uygunluğunu test etmek amacıyla düzenlenen tünellerde maket haline getirilen araçlar test ediliyor. Sektörel olarak değerlendirildiğinde rüzgar tünellerinin en çok kullanıldığı yerlerden biri olarak otomotiv sektörü gösteriliyor. Türkiye’nin otomotiv sektöründeki yeri göz önünde bulundurulduğunda rüzgar tüneline verilecek teşvikleri değerlendiren Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, “Rüzgar tüneli Ar-Ge çalışmaları konusunda önemli bir bölümü ifade ediyor. Teşvik veriliyor olması, otomotiv sektörünün Türkiye için stratejik öneme sahip olduğunu düşündüğümüzde, oldukça önemli bir gelişme” değerlendirmesini yaptı.

Türkiye’nin bu anlamda global bir Ar-Ge merkezi haline gelebileceğini de belirten Aybar, “Türkiye bir Ar-Ge merkezi olabilir. Artık teknolojiyi üreten ve teknoloji yatırımlarını devreye sokan bir konumdaysa Ar-Ge merkezi olması da gerekir. Yoksa yeni marka oluşturma sürecinde sıkıntı çıkacaktır” dedi. Teşvik paketinde rüzgar tünelinin yer almasının yabancı yatırımcıların da dikkatini çekebileceğini söyleyen Aybar, “Yatırımcıların ilgisi de artacaktır.

Teşvik paketinin ilgisi ile yeni marka yatırımlarını da yavaş yavaş duyabiliriz. Teşvik paketi global pek çok firmanın Türkiye’yi tercih etmesini hızlandıracak ve kolaylaştıracaktır” açıklamasında bulundu.

Türkiye’nin ilk rüzgar tüneli ART Dünyada Ferrari gibi çok sayıda önemli firmanın rüzgar tüneli bulunuyor ve yeni geliştirilen ürünler burada test ediliyor. Türkiye’de ise ilk rüzgar tüneli ulusal havacılık sanayi için altyapı oluşturulması amacıyla başlatılmış. Proje Cumhuriyet’in ilk yıllarında başlasa da Atatürk’ün ölümünden önce hayata geçmemiş.

1944 yılında bir İngiliz şirketle anlaşma yapılara Ankara Rüzgar Tüneli’nin (ART) yapımına 1947 yılında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından başlanmış, mekanik ve motor aksamları 1950 yılında monte edilen tünel, kısmen işler duruma getirilmiş. 1950’lerde kapanan uçak fabrikasının ardından işlerliğini yitiren ART, 1998 yılı ortasında deneysel aerodinamik alanında hizmet vermeye başlamış. Bugün TÜBİTAK-SAGE’ye bağlı olan ART’nin dünya düzeyinde bir rüzgar tüneli olması amaçlanıyor.