'Yerli kömüre alım garantisi yatırımlarda artış getirir'
Kömüre dayalı elektrik üretiminde teknolojinin çok değiştiğini belirten Kömür Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Halim Demirkan, yaklaşık 60 milyar dolarlık yatırımla, kömürde Almanya seviyesine ulaşılabileceğini söyledi.
Yeşim ARDIÇ - Ferit PARLAK
Ankara Sohbetleri’ne konuk olan Kömür Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Halim Demirkan, yaklaşık 60 milyar dolarlık yatırımla, kömürde Almanya seviyesine ulaşılabileceğini dile getirirken, bu santrallerin inşasında yerli sanayiciler için de büyük pasta oluşacağını söyledi. Demirkan, kömüre dayalı elektrik üretiminde teknolojinin çok değiştiğini belirterek, Clean Cool teknolojisiyle kalorinin yükseltilip, çevreye olan zararın düşürülmesi için çalışıldığını bildirdi. Demirkan, Avrupa’da kullanılan bu teknolojinin Türkiye’ye getirilmesi üzerinde durduklarını vurguladı.
► Kamuoyunda kömürün çevre kirliliğine yol açığı yönünde yoğun bir inanış var, bu konu hakkında neler söyleyeceksiniz?
Çok yanlış bir inanış. Sadece Çin’in 4 yılda yaptığı üretim Türkiye’nin rezervinin tamamına karşılık geliyor. Avrupa Clean Cool teknolojisiyle kaloriyi yükseltip, çevreye zararlı etkilerini düşürecek teknolojiyi kurmuş durumda. Biz bu teknolojilerin yeni yatırımlarda kullanılması için çalışıyoruz. Sistem öyle gelişti ki çevreye salınan karbonu dahi tutan noktaya geldi. Yani artık kömür eskisi gibi kirli bir yakıt değil.
► Kömür gelişmiş ülkelerin elektrik üretiminde ağırlıklı olarak kullanılıyor. Bizim o seviyeye gelmemiz için neler yapılmalı?
Hiçbir ülke enerjide yüzde 50’den fazla dışa bağımlıyken kalkınamaz, bizim Almanya seviyesine gelebilmemiz için 20 bin MW’lık yatırımı devreye sokmamız bile yetmez. Bunu 40 bin MW’a çıkarmak gerekir ki bunun için de 60 milyar dolarlık yatırıma ihtiyaç var.
Önümüzdeki dönemde 15-20 bin MW yatırım yapılması öngörülüyor. Bin MW’lik bir santralin maliyeti, yeraltı madenciliği dahil 1.5 milyar dolar civarında. Şu anda bu santraller için 6.2-6.7 centlik fiyatlar yeterli olur diye düşünüyorum.
Şunu da söylemek gerekiyor, yerli kömüre dayalı santrali bugün kurmaya kalksanız proje aşaması ve inşa dahil 9 yıl geçiyor. Bu anlamda yeni projeler için finansman bulmakta güçlük çekiliyor. Şu anda çalışan santrallerden alım var, ikinci bir model oluşturularak devlet rezervleri de ihaleye çıkarıldı. Eksiltme yöntemiyle satış yapılacak, burada alım garantisi olacağı için finansman sorunları da ortadan kalkmış olacak.
► Rezervlerimiz bu yatırımların hammadde ihtiyacını karşılamaya yeter mi?
Türkiye’nin mevcut rezervi 40 bin MW için yetiyor. Halen çalışan santrallerin kapasitesi 9 bin 200 MW civarında. Emtia fiyatları ucuzken, yerli kömür çok cazip değildi. Ancak fiyat 100 doların üzerine çıkınca, yerli kömürün önemi de arttı.
► Karbon emisyonu gibi konularda ciddi algı operasyonu var. Nedir orada bizim durumumuz?
Bu konuda gerçekten çok dertliyiz. Bugün karbon emisyonunda 180 ülke içinde 19’uncu sıradayız. Türkiye sadece yüzde 1’ini yaparken, ABD ve Çin gibi ülkeler karbonun yarısını yapıyor. Bize karbonun yüzde 20’sini azaltalım diye baskı yapıyorlar. Oysa ABD yüzde 20’sini azaltsın, tüm dünyayı kurtaralım.
► “Halk algısını kullanarak yatırımları yavaşlatıyorlar”
Bir de savunma sanayii örneğini vermek gerekiyor. Türkiye savunma sanayinde bugün çok iyi noktaya geldi ve artı ihracat yapabiliyoruz. Ağır sanayi gelişirken bu aşamadan sonra enerjiyi daha etkin ve verimli kullanmamız gerekiyor. Ancak halkın algısını kullanarak enerji alanındaki yatırımlar yavaşlatılıyor. Türkiye’de kömür madenciliğinde 12 bin kişi istihdam ediliyor, bizim üye sayımız ise 37. Ocak sayısı 200 açık, 180 yeraltı olmak üzere çok fazla ancak yıllık 30 bin tonun üzerinde üretim yapan 25 firma var. Küçük ölçekli madencilerin iş güvenliği harcamaları ve verimliliği arttıracak halleri kalmıyor. Bir kısmı işçinin maaşını zor ödüyor.
► Şu anda büyük yatırım planlayan yerli ve yabancı girişimci var mı?
Ve yatırımın önünde engeller var mı? Türkiye’de bu sektöre yatırım yapmış ve yine büyük çaplı yatırım için bekleyen büyük girişimciler var. Yeni yatırımlarda düğmeye basmak için sektöre yönelik teşvik bekleyenler var. Ancak ülkemizde arama verilerinin temininde yöntem sıkıntısı var, dünya standartlarında ve dünyanın istediği güvenilirlikte değil. Avustralya ve AB’de olan sistem bizde bulunmadığı için yatırımlara finansman temininde güçlük çekiliyor. Termik santrale kredi bulan, madene kredi bulamıyor. Standart ve güvenilirlik konusunda hükümetimizin diğer ülkelerde kullanılan sistemi yerleştirmek için bağımsız organizasyon kurmak amacıyla hukuki düzenlemeler yapıyor. Kritik nokta, bu kuruluşun kamuyla bağlantısının olmaması. Karar mekanizmasındaki mühendisin kamuda olmasını, yabancı yatırımcılar kabul etmiyor.
Sistem tam olarak yerleştiğinde Türkiye’de de artık maden yatırımlarında fizibilite sorunu kalmayacak.
► Teşvikler neleri kapsıyor ve ne zaman çıkmasını bekliyorsunuz?
Yer altı kömür madenlerinde asgari ücret iki katı uygulanıyor ve bir işçinin maliyeti 4 bin 600 liraya yükseldi. Bu maliyetleri yükseltince çok sayıda ocak kapandı. Üstelik bir ocak kapanınca bir sene sonra onu hemen çalıştıramıyorsunuz. Tahkimat yapmanız gerekiyor. Bu süreçte devlet önemli bir destek sağlayarak, asgari ücretin artan kısmını, yani bir asgari ücret tutarını ödemeye başladı. Bunun üzerine ocaklar yeniden açıldı. Artık devlet her yıl başına fiyat açıklayacak ve alım yapacak. Bu durum tamam ama öz sermayesi ile yatırım yapan büyük şirketlere ilişkin teşviklerin de çıkmasını bekliyoruz.
Kamulaştırma ve ÇED aşamalarında bir sürü bürokratik sorunlarımız var. Bu anlamda kömürün aranmasından, elektrik üretimine geçen kadarki süreçteki tüm sorunları kömür çalıştayına taşıdık. Örneğin orman bedelleri çok yüksek ve 9 yıllık ekonomik ömrü olan metan madeninde 450 milyon liralık orman parası yatırımın kârlılığını engelliyor.
Ormanların maden izninden sağladığı gelir, ormancılık ürünleri gelirini geçti. Bu ekstra gelir kaynağı olarak görülüyor.
Bir izin için çok sayıda kuruma gidiyorsunuz, sonra bunlardan bir tanesinden daha belge almak için aynı kurumları tekrar dolaşmak zorunda kalıyorsunuz. Bakın devlet kurumu MTA bile bir sondaj başvurusu için 1.5 yıl beklemek zorunda kaldı.
Bu sorunların çözümü için Başbakanlık genelgesiyle Enerji Yatırımları Koordinasyon Kurulu oluşturuldu. Bu komisyonun çalışmaya başlamasıyla sorunlar da çözülecektir.
► Rüzgar ve güneş alternatif midir?
Rüzgar ve güneş enerjisinde çok teşvik uygulanmakla birlikte, bunlardan üretilebilecek enerji miktarı sınırlı ve bu yatırımlarda geri dönüşüm süresi de uzun. Santrali kurdunuz, rüzgar yoksa çalışmıyor. Büyük güneş santrallerinde ise ısı artışı sağladığı, iklimi değiştirdiği ve bazı teknik sorunlar çıkardığı gerekçesiyle endişeler var.
► Alternatif finansman modelleri var mı?
Aslında katılım bankaları ile bu konuda iyi bir model oluşturulabilir. Planlar arasında bu da olacak yanılmıyorsam. Çalışma esasları gereği katılım bankaları sisteme ortak olacak, yatırım tamamlandıktan sonra belirlenen modele göre hissesini satıp çıkabilecek. Bu konuda düğmeye basıldı ve çalışmalar sürüyor.
Yatırım finansmanı konusunda yabancılardan da çok fazla talep var. Sadece Çinliler değil, Polonyalılar ve Çekler de ilgileniyorlar. Tabi geliştirdikleri teknolojiyi satabilecekleri pazara ihtiyaçları var.
Bakılmayacak artık, 'akan sudan' sıra 'yatan' kömürde...
Geçtiğimiz hafta, yatırım değeri 5 milyar doları bulan 158 enerji santralinin Külliye’de düzenlenen açılış törenindeydik. Önemli bir noktaya dikkat çekti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Yenilenebilir enerjide ihalelerinin en önemli şartı elektrik üretiminde kullanılacak yüksek teknolojinin ülkemizde üretilmesi olacak. İhale için en az yüzde 80 yerlilik ve 15 yıl Ar-Ge şartı getirdik Bu millet rüzgar tribünlerini de, güneş pillerini de yapar evelallah…” Sonrasında hem Erdoğan hem de Enerji Bakanı Berat Albayrak yerli kömürün ekonomiye kazandırılması gerekliliğinin üzerinde durdu. Demirkan ile sohbetimizde, “Tüm dünya kömürden elektrik üretiminde ciddi oranlar yakalamışken ve Türkiye kendine yetebilecek kömür rezervlerine sahipken, üretimde gelişmiş ülkelerdeki oranları nasıl yakalayacağız?” sorusuna yanıt aradık.
'Yerli alımlar yüzde 40 tasarruf sağladı'
► Yerli firmalar bu teknolojileri üretmeye başladılar mı?
Tabii ki yatırımlardan sadece işletmeciler değil, yerli sanayici de kazanacak. Santrallerde yerli alım yapıldığında toplam yüzde 40 tasarruf sağlandı. Bugün OSTİM, EPC projesinin yarısını yapabilecek kapasitede. Savunma sanayiinde çok iyi noktaya gelen OSTİM, artık termik santralde de kapasitesini kullanmaya başlayabilir. Şu anda madencilik mekanizasyonu konusunda Türkiye’de çok fazla üretim yok, hep yabancılarınki kullanılıyor. Bu alanda teknoloji gelişiyor, hepsinin yerli üretilmesi mümkün değil ama belli bölümünü yerli sanayinin karşılaması mümkün.
Yanı sıra, OSTİM enerji kümesi, santral rehabilitasyon proje çalışması yapmış. Son noktaya gelmiş durumda.
Demirkan'dan
✓Katılım bankalarıyla “yerli ürün” kullanımı artar
✓Kömür kullanımında 60 milyar dolarlık yatırımla Almanya seviyelerine ulaşılabilir
✓Çinliler yatırım için çok hevesli, kredi de buluyorlar ama kendi ürünlerini şart koşuyorlar...
✓Kömürde teknoloji gelişti, artık çevreye zarar minimuma iniyor ✓Kömürde kaloriyi yükseltip çevreye zararı sıfırlamak üzere çalışıyoruz