‘21'inci yüzyılın 14'üncü yılında bu nasıl olur?’

TBV Genel Kurulu'nda konuşan Başkan Faruk Eczacıbaşı, "Nasıl olur da 21. Yüzyılın 14. yılında hala daha YouTube kapatmaktan, Facebook kapatmaktan söz edebilir" dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Türkiye Bilişim Vakfı (TBV), 20'nci Genel Kurulu'nu İstanbul'da gerçekleştirdi. Genel Kurul'da konuşan TBV Başkanı Faruk Eczacıbaşı, "İnternet yasası bizim hiç arzu etmediğimiz yöne giderken, Kişisel Verilerin Korunması Yasa Tasarısı da 10 yıldır Meclis'te bekliyor" dedi. TBV Genel Kurulu'nu, Türkiye'nin geleceği açısından kritik bir seçime 15 gün kala yaptıklarını belirten Eczacıbaşı şöyle konuştu:

"Halen içinde bulunduğumuz siyasal ve sosyal koşulları, Vakfımızın kurulduğu 1995’ten bu güne ilk kez bu denli ağır yaşadığımızı –sanırım- sizler de kabul edersiniz. En azından ben, sanki zaman zaman konuştuklarımızın, beklediklerimizin tam tersi üzerimize savruluyor gibi bir hisse kapılıyorum. Bir sivil toplum örgütü olarak, neyi-nasıl-ne kadar yapabileceğimiz zaten belli iken, bu sınırlamaların ötesinde, bir de ülkemizin halen yaşamakta olduğu siyasal ve sosyal darboğaz karşısında umudumuzu yine de koruyoruz. Yeter ki, genel bir rekabet savaşında ülkemiz kaybettiği enerji yüzünden gerilerden takip edecek duruma düşmesin. Vakfımızın kuruluş amacı, vizyonu ve misyonuna sadık kalacağız ve ülke koşulları ne tarafa giderse gitsin biz bu hedefimizden şaşmayacağız. Çünkü biz, ülkemizin kısa vadeli değil, uzun vadeli çıkarları için bir araya gelmiş girişimcileriz, düşünürleriz, bilim adamlarıyız, işadamlarıyız."

‘İnternet yasası daha da ağırlaştırıldı’

Bu doğrultuda, sadece önündeki ilk seçimi düşünen kısa vadeli politikacılar olmadıklarını ifade eden Eczacıbaşı, "Biz, bugünü, gelecek kuşaklardan ödünç aldığımızın bilincinde olan, sürdürülebilir uygarlık kavramlarından birazcık nasibimizi almış insanlarız. Doğru bildiğimizi söylemeye, 5651 sayılı İnternet Yasası ile başlamak istiyorum. Hepinizin bildiği gibi İnternet Yasası daha ağırlaştırılarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edildi. Cumhurbaşkanı bazı düzeltmeler istedi, ve sonuçta, bir miktar makyajla yasalaştı. Arkasından Başbakan, 30 Mart’tan sonra bu yasanın tekrar ele alınacağını açıkladı. YouTube ve Facebook’un kapatılabileceğini söyledi. Ortam daha da hoşumuza gitmeyen sonuçlara gebe olabilir. Avrupa Konseyi kurucusu, Avrupa Birliği üyeliğine aday bir ülkenin hükümeti, Avrupa Birliği Müktesabatı'na uymayı taahhüt etmişken nasıl olur da 21. Yüzyılın 14. yılında hala daha YouTube kapatmaktan, Facebook kapatmaktan söz edebilir" dedi.

Kişisel Verilerin Korunması Yasa Tasarısı'nın en kısa sürede yasalaşmalı

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 18 Aralık 2012 tarihinde, bu yasayı "ifade özgürlüğüne aykırı" bulduğunu da hatırlatan Faruk Eczacıbaşı,  sözlerini şöyle tamamladı: "İnternet yasası, bizim hiç arzu etmediğimiz bir yöne doğru giderken, bir başka çok önemli tasarı 10 yıldır Meclis'te bekliyor. Kişisel Verilerin Korunması Yasa Tasarısı hakkında Meclis İnternet Komisyonu Raporu'nda şunlar yazılı: '12 Eylül 2010 tarihinde yapılan halkoylaması sonucu kabul edilen 5982 sayılı kanunla Anayasa'nın 20. Maddesi'ne yapılan ekleme ile kişisel verilerin korunması temel bir insan hakkı olarak koruma altına alınmış ve detayların kanunla düzenlenmesi öngörülmüştür.' 

Komisyon raporundaki bu ifadeye rağmen Kişisel Verilerin Korunması Yasa Tasarısı'nın akıbeti ne olacak? Bilmiyoruz. Kaldı ki Başbakan'ın Demokratikleşme Paketi'nde de bu konuda bir vaadi vardı. Yasalaşmadığı sürece Türkiye, Avrupa Birliği mevzuatına göre 'güvensiz üçüncü ülke' sayılmaya devam ediyor. Bu nedenle AB ülkelerinden Türkiye'ye veri transferi yapılamıyor. Böyle güvensiz bir statüde bir ülke üzerinden, saygın şirketler operasyon yürütmek istemiyor. Bu durum, Türkiye’den ihraç edilecek bilişim hizmetlerini de engelliyor. Veri temelli olarak sunulacak bu hizmetler, güvensiz ülkelere veri transferi yapılamaması (veya çok zor koşullara bağlanması yüzünden) imkansız hale geliyor. Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, doğrudan doğruya ekonomiyi, yabancı yatırımcıyı, ihracatı yüzde 100 ilgilendiren, önemli bir kanun. Hükümet hem yabancı sermayenin Türkiye'de yatırım yapmasını teşvik etmek istiyor, hem bunun gerekli hukuki alt yapısını yarım-yamalak yapıyor. Ve çok önemli bir yasayı sürekli bekletiyor. Ülkemizin geleceği için bu tasarı en kısa sürede yasalaşmalıdır."