Abdi İbrahim'in şifalı elleri bu kez 'tarihe' dokundu

Tıbba ve insanlığa hizmet misyonu ile 1912 yılında girdiği Türk ilaç sektörünün önemli firması Abdi İbrahim, 500 yıllık geçmişiyle tıp tarihinde yeri olan Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası’nı restore etti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Nazlı Ezgi BAYIR

EDİRNE - Türk ilaç sektörünün önemli firması Abdi İbrahim, tıp tarihini gün ışığına çıkaran önemli bir projeyi hayata geçirdi. İlaç devi, dünya hastanecilik tarihinde önemli yeri olan 5 asırlık Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası'nı çağdaş müzecilik anlayışıyla 'iyileştirdi'. Abdi İbrahim, müzenin restorasyonu için yaklaşık 2 milyon lira harcadı.

Yenileme çalışmaları 1,5 yıl süren Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası’nın 13 Mayıs 2015 Çarşamba günü gerçekleşen açılış törenine; Edirne Valisi Dursun Ali Şahin, Belediye Başkanı Recep Gürkan, Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yener Yörük, Abdi İbrahim Başkanı Nezih Barut ve çok sayıda davetli katıldı.

Açılış töreninde konuşan Abdi İbrahim Başkanı Nezih Barut, ilk günden bu yana tıbba ve insanlığa hizmet amacı ile yol aldıklarını belirterek, 500 yıllık Darüşşifa ile 'insanları iyileştirme amacı' noktasında ortak amaç taşıdıklarını söyledi. Ortak amacın kendilerini böyle bir projeye yönelttiğini ifade eden Barut, "Yüzyıllardan bugüne taşınan tarihi yapıyı, 15-18. yüzyıllar arası Osmanlı Tıbbı" temasıyla tarihine ve mimarisine saygı duyarak yeniledik. Bu değerli eserin bugüne ve gelecek kuşaklara aktarılmasına katkıda bulunmaktan büyük onur duyuyoruz" dedi.

"Müze fiyatları ilaç fiyatlarından yüksek"

Trakya Üniversitesi'nin katkılarından dolayı Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yener Yörük'e teşekkür eden Barut, restorasyon sonrası müzeye giriş ücretlerinin artmaması konusunda da Rektör Yörük'ten söz istedi. Yörük, ücret artışı düşünmediklerini, zaten müze ziyareti için 5 lira gibi çok cuzi bir rakam aldıklarını ifade etti. İlaç sektöründeki düşük fiyatlara dikkat çekmek isteyen Abdi İbrahim Başkanı Nezih Barut, Rektör Yörük'e "Şanslısınız yine, müze ücretleri ilaç fiyatlarından yüksek" dedi.

46-003.jpg

Osmanlı tıbbına ışık tutacak

Barut, 1488 yılında hastane olarak kapılarını açan ve 1915’de kapanana kadar hastaları tedavi etmek için hizmet veren Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası’nın yenileme çalışmalarını uzun bir bilimsel ön hazırlık sürecinin ardından modern bir tasarımla gerçekleştirdiklerini kaydetti. Tıp tarihinin en önemli merkezlerinden biri olan Edirne Darüşşifası’nı, tarihine ve mimari dokusuna saygı duyarak ve Osmanlı tıbbına dair bilgilerin gün ışığına çıkmasına öncülük ederek yenilediklerini aktaran Nezih Barut, şunları söyledi: “Edirne Darüşşifası'nın 26 odasını birebir o dönemin uygulamalarını yansıtabilmek amacıyla büyük bir titizlik ve emekle kurguladık. Çalışmalar sonucunda; tıp tarihimizin değerli hazinelerini gün yüzüne çıkarıp, günümüzün modern ve etkileyici sunum teknikleriyle bugüne ve gelecek kuşaklara aktarıyor olmaktan dolayı bahtiyarız. Burayı ziyaret edenler; 15 ve 18. yüzyıllar arasındaki dönemde erkeklerde estetik göğüs ameliyatları yapıldığını, yeniçerilere fıtık ameliyatı yapan kadın cerrahların varlığını, İngiltere Kraliyet Ailesi’nin de yaptırdığı Türk Usulü Çiçek Aşısı’nın Edirne’den Avrupa’ya nasıl yayıldığını, gülcülüğün ve gülsuyunun memleketinin bilinenin aksine Edirne olduğunu, hastalıklara nasıl tedaviler uygulandığı ve ameliyat teknikleri gibi birçok değerli bilgiyi hem metinlerle hem de canlandırmalarla yerinde öğrenme şansını yakalayacak.”

Konuşmasında Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu’na projeye gösterdiği yakın ilgi ve destekten dolayı teşekkür eden Nezih Barut, “Bu müstesna eserin yenilenme çalışmasında yanımızda olan Edirne Valisi Dursun Ali Şahin’e, eski Edirne Valisi Hasan Duruer’e, Edirne Gönüllüleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Tuna Bekleviç’e, projede birlikte çalışma şansı yakaladığımız Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yener Yörük’e, projemizin hayata geçirilmesi için gece gündüz demeden büyük bir özveri ve tutkuyla emek harcayan İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nuran Yıldırım ve Yüksek Mimar Beyza Özer ile Abdi İbrahim'in değerli çalışanlarına teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.

Gül üretiminin başlangıç noktası Edirne

Osmanlı tıp tarihinin Edirne'den günümüze açılan kapısını aralayan İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nuran Yıldırım ise restorasyon sürecinde edindiği bilgileri paylaştı. Araştırma sürecinde gülün ana vatanının Isparta değil, Edirne olduğu bilgisine ulaştıklarını kaydetti. Yıldırım, "Osmanlı kaynakları, 16.yüzyıldan itibaren Edirne’nin gül bahçeleri ile gülsuyundan söz ederler. Edirne gülü (Rosa x damescena Miller var. Trigintipetala), bir Türk tüccar tarafından 17. yüzyıl sonlarında Bulgaristan'a götürülmüştür. Kızanlık'ta kurulan gülsuyu-gülyağı tesisleri 200 yıl Avrupa’nın gülsuyu-gülyağı ihtiyacını karşılamıştır. 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı nedeniyle Bulgaristan'ı terk eden Türkler gül fidanlarıyla birlikte gelince; iskân edildikleri Isparta’da ve Burdur’da gül bahçeleri kurmuşlardır. Isparta’da ve Burdur'da yapılmakta olan gülsuyu-gülyağı üretimi Edirne-Kızanlık gülcülüğünün devamıdır." ifadelerini kullandı.

Sultan II. Bayezid Edirne Dârüşşifası hakkında

Sultan II. Bayezid Darüşşifası, II. Bayezid’in 1484’te Akkirman Seferleri’nden elde ettiği ganimet gelirleri ile yaptırdığı külliyenin bir ünitesidir. Darüşşifa, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’na kadar yaklaşık 400 yıl boyunca önceleri her türlü hastaya; sonraları sadece ruh ve akıl hastalarına hizmet verdi. 1866 yılında Edirne'de yeni bir hastane açılınca dârüşşifa binası akıl hastalarına tahsis edilmiş ve Edirne Bimarhanesi adını almıştır. Osmanlı-Rus savaşında Edirne’nin işgali üzerine akıl hastaları İstanbul-Toptaşı Bimarhanesi’ne gönderildi (1878). Savaştan sonra onarılan Edirne Bimarhanesi, 23 Kasım 1893 tarihinde yeniden hasta kabul etmeye başladı. 1910 yılında fıskiyeli havuzun üstüne soba kurulmuş, hasta yatakları sobanın etrafına yerleştirilmişti. Çevresine zarar veren tehlikeli akıl hastaları kapalı odalarda tutuluyordu. Bir süre sonra Dr. Mazhar Osman’ın girişimiyle akıl hastaları Kıyık'taki Fransız Hastanesi'ne sevk edildi (1915). Böylece 427 senelik bir hastane kapatılmış oldu.II. Bayezid Dârüşşifası’nın birbirine bağlı iki avlu ve şifahane olmak üzere üç bölümü vardır.

 

 

Bu konularda ilginizi çekebilir