Akfen, 'melek–girişim' arası bir yerde konumlanacak

Son dönemde gerçekleştirdikleri hisse ihracının bir kısmını yeni ve parlak girişim fikirlerine yatıracaklarını belirten iş adamı Hamdi Akın, “Bundan sonraki yatırımların konvansiyonel olmaması gerektiğini düşünüyorum” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İbrahim EKİNCİ

Bu yıl Akfen Yenilenebilir Enerji, TAV Havalimanları ve Mersin Uluslararası Limanı’ndaki paylarından 4 farklı yabancı şirkete 1.2 milyar dolarlık satış yapan Akfen Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın, Akfen’i bir ‘varlık evi’ olarak konumladıklarını, son hisse devrinden elde edecekleri gelirin bir kısmını ‘venture - angel’ (girişim sermayesi- melek yatırımcı) arası noktada yeni yatırımlar için değerlendireceklerini söyledi. Akın, “Melek yatırımcı 1 milyon dolarsa biz 10 milyon dolarlık yatırım yapacağız. Bundan sonraki yatırımların konvansiyonel olmaması gerektiğini düşünüyorum. Dünya artık bizim için olan bir dünya değil. Bu Elon Musk’ların, Apple’ların Google’ların dünyası. Onlar geliyorlar” dedi.

Son olarak Mersin Lİmanı'ndaki yüzde 50 hissesinden, şirket sermayesinin yüzde 40’ına denk gelen bölümünü 869 milyon dolara Avustralya merkezli IFM Investors’a satan Hamdi Akın, kızı, Akfen Holding Yönetim Kurulu Üyesi Pelin Akın Özalp ve oğlu, Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanvekili Selim Akın ile birlikte grubun yeni dönem hedeflerini anlattı. Kaynağın bir kısmını, devam eden 6.9 milyarlık yatarım programının finansmanında kullanacaklarını belirten Akın, bir kısmını da konvansiyonel olmayan, yeni ve parlak girişim fikirlerine yatıracaklarını söyledi. Şirketlerin ölümsüzlüğe ancak satışlarla kavuşabileceğine dikkat çeken Hamdi Akın, şöyle konuştu:

“Biz Akfen olarak kendimizi ‘Asset House’ olarak tanımlıyoruz. Varlık eviyiz. Yıllardır şunu söylüyorum; bu şirketler sizin malınız değil. Öldüğünüz zaman şirketiniz de ölür. Ölümsüz olması için satmalısınız. TAV artık ölmez. Fransız devleti 1.5 milyar dolar para koymuş. Sahibi değiştiği zaman şirketler kabuk değiştiriyor, kendilerini yeniliyor. Şirket çalışanlarıyla yaşıyor. Bizim görevimiz aldığımız parayla yeni şirketler, yeni istihdamlar yaratmak. Girişimcilik dediğimiz bu. Yeni yatırımlara kaynak yaratmamız lazım. Ancak hala çok iyi bir değer bulmadan varlıklarını satmayan insanlarla dolu Türkiye. Büyük şirketler olarak şimdi o seviyeye geldik ancak Anadolu’da hala daha sattıramazsın.”

“Artık konvansiyonel olmayacağız”

Şirketin yeni dönem yatırım anlayışının farklılaşacağını söyleyen Hamdi Akın, bu konuda da şunları anlattı:

“Dünya atık bizim için olan bir dünya değil. Bu Elon Musk’ların, Apple’ların Google’ların dünyası. Onlar geliyorlar. Bunlar bizde yok. Buraya ağırlık vereceğiz. Artık elde ettiğimiz parayla melek yatırımcının bir üzerine kendimizi konumlandıracağız. Venture ile angel arasında bir yere oturmamız lazım. Tek başıma yapamam bunu, tabii ki bir ekibim olacak. Bununla ilgili bir kadro kurulacak. Yeni trend bu. Melek yatırımcı artık çok var zaten. Ama melek yatırımcı 1 milyon dolarsa bu 10 milyon dolarlık yatırım yapacak. Genç nesil bu işleri çok çabuk kavrıyor ve geliştiriyor. Gençlerin buna bakışı çok önemli. Öte yandan bundan sonraki yatırımların konvansiyonel olmaması gerektiğini düşünüyorum. Panik olmamıza gerek yok. Ama bunların farkına varmalıyız.”

TAV Havalimanları’ndaki hissesini de daha önce satarak şirketten tamamen çıkan Hamdi Akın, havaalanı işi düşünüp düşünmediği konusundaki bir soruya da, “Türkiye’de havaalanı ile ilgili kimsenin para kazanacağını sanmıyorum. 3’ncü havalimanından sonra o iş bitmiştir. Havaalanı sektörü tabii ki devam edecek ancak kazanç olarak bitti” diyerek cevap verdi. Akın AHL binalarının yeni dönemde fuar merkezi olarak kullanılacak olmasının kendileri için bir müktesap hak doğurmadığını da sözlerine ekledi.

"Hisse ihraçları da açıklanmalı"

Akın, bir süredir, hisse satışlarının, aslında “ihracat” olduğunu, ihracat sayılması gerektiğini savunuyor. “Yanlış anlaşılmasın. İhracat primi, KDV iadesi istemiyorum. Teşvik istemiyorum” diyen Akın, TİM’le de bu konuyu görüşeceğini söyledi. Akın şöyle konuştu: “Son 7 yılda biz 2.8 milyar dolarlık hisse devri yaptık. Türkiye her yıl 15-20 milyar dolar hisse ihracı yapabilir. Şirket satma sözü antipatik. Biz ‘ihraç yoluyla şirket satışı’ yapıyoruz. Ama lügatımıza girmediği için bir türlü dillendiremiyoruz. Ben şirkette yasakladım, ‘hisse satışı’ ifadesi kullanmıyoruz. ‘Hisse ihracı’ sözüne alıştık.

Şirketler Amerika’ya buzdolabı sattı denilmiyor, ihraç etti deniliyor. Otomotiv ihracatı şu kadar oldu deniliyor. Bu daha sempatik. Oysa ben yabancı şirkete hisse sattığımda ‘hisse sattı’ deniliyor, ‘hisse ihraç etti’ denilmiyor. Bu ihracat da kıymetli. Gidiyorum haritada Türkiye’nin yerini bulamayan firmaları ikna ediyorum. Gelen çok kıymetli bir para. Cari açığın finansmanında kullanılıyor. Jargon değişmeli. Yerliye satarsam, alan finansmanı yurt dışından yapmamışsa buna hisse satışı denilebilir. Ama yabancıya satarsam bu hisse ihraç yoluyla satılmış demektir. Türkiye 2004 - 2013 arasında 50 milyar dolarlık özelleştirme yaptı. Alanlar üzerine ilave sermaye koyarak yatırım yaparak şirketlere katma değer sunuyorlar. Bu değeri 100 milyar dolar olarak Avrupa pazarına sunmalılar. 5 sene içerisinde satılsa senede 20 milyar dolarlık hisse ihraç ediyor olmamız lazımdı.”