Cargill, ‘bölgesel güç’ için yatırım fırsatlarını kolluyor

Cargill Türkiye Genel Müdürü Murat Tarakçıoğlu, Türkiye’ye daha ileri teknoloji getirecek yatırımları değerlendirdiklerini, Orta Doğu ve Afrika’nın yönetim merkezi olan Türkiye’de büyümeye devam edeceklerini söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ESRA ÖZARFAT

Cargill Türkiye Genel Müdürü Murat Tarakçıoğlu, kakao - çikolata, kıvam artırıcılar, tatlandırıcılar ve yağlar alanında faaliyet gösteren Cargill’in Türkiye’de yağ ve nişasta tatlandırıcıları alanında üretim yaptığını belirterek, bölgesel üs olan Türkiye’nin 50 ülke ve 1 milyar nüfusa hitap ettiğini söyledi.

2013 yılında Suudi Arabistan’da nişasta tatlandırıcı üretimine başladıklarını, 2014 yılında da Türkiye’de bitkisel endüstriyel yağlar alanında iki tesis satın aldıklarını ifade eden Tarakçıoğlu, “Stratejik olarak gördüğümüz 8 ülke var. 4 ana işkolunda bu ülkelerdeki yatırım imkanlarını da inceliyoruz. Bir kısmı satın alma, bir kısmı organik büyüme. Fırsatları kovalıyoruz” dedi.

Bitkisel kaynaklı yağ üretip petrol ithalatını kısıyor

Cargill Türkiye’nin kurulduğunda sadece bir nişasta tatlandırıcı üreticisi olduğunu vurgulayan Tarakçıoğlu, “13 senede hem bölgesel olarak hem de ürün çeşitliliği olarak geliştik ve güçlendik. Bölgede çalışanların büyük kısmı Türk. En çok övündüğümüz şeylerden biri dışarıya yetenek ihraç ediyoruz. Üst düzey yönetici konumunda diğer ülkelerde çalışan onlarca arkadaşımız var. Ayrıca kadın çalışan sayımız Türkiye ortalamasının üzerinde. Beyaz yakalı çalışanların yüzde 40’ı kadın. Hedefimiz bölgedeki gücümüzü pekiştirmek” dedi.

Turyağ Balıkesir tesislerini ve Alemdar Kimya’yı 2014 yılında satın alarak endüstriyel yağ üretimine girdiklerini hatırlatan Tarakçıoğlu, son 5 yılda Türkiye’den yönettikleri cironun ve çalışan sayısının 2.5 kat büyüdüğünü ifade etti. Tarakçıoğlu, Türkiye’de geçen yıl 1.2 milyar lira ciro elde ettiklerini, bölgede ise yönettikleri büyüklüğün 950 milyon dolara ulaştığını kaydetti. Özellikle bitkisel kaynakların kullanımından elde edilen endüstriyel yağ üretimiyle petrolü ikame ettiklerine dikkat çeken Tarakçıoğlu, dünyada da trendin bu yönde yükseldiğinin altını çizdi. Tarakçıoğlu, Bursa fabrikasında planlanan ve ÇED raporu alınan biyoetanol tesisi yatırımı için ise henüz bir adım atmayacaklarını duyurdu. Tarakçıoğlu, farklı ürünlerin birbiriyle kombinasyonu üzerine çalıştıklarına vurgu yaparak, bu konuda TÜBİTAK projeleri yürüttüklerini, ürün çeşitlendirmeye yönelik adımlar attıklarını söyledi.

‘Nişasta bazlı şekerde kota kalksın’

2002 yılında getirilen yüzde 5 nişasta bazlı şeker üretimi kotasının ardından gelinen noktada başta devletin kayba uğradığına işaret eden Tarakçıoğlu, “Nişasta bazlı şeker üreticileri kaybetti. Bunu kullanan müşteriler maliyetleri arttığı için kaybetti. Artışlar rafa yansıdığı için tüketici kaybetti. Tek kazanan özel şeker fabrikaları. Bu süreçte nişasta bazlı şeker sağlığa zararlı dendi. Ama gerçek değildi. Özel sektör şeker fabrikalarını ayakta tutabilmek için halk yanıltıldı. Bugün Türkiye’nin 2.6 milyon ton şeker tüketim ihtiyacı bulunuyor. Bunun 130 bin tonu nişasta bazlı üretimden karşılanıyor. Geri kalanı ithal ediliyor, pahalı şekerden karşılanıyor. Bu konuda bakanlıklarla görüştük. Biz kota kalksın, serbest piyasa koşullarında rekabet olsun istiyoruz. Bu tüketilen şekerin fiyatını da düşürecektir” dedi.

Bu konularda ilginizi çekebilir