Dijital dönüşümle 4 yılda 8 kat büyüdü

Itelligence son 4 yılda ciroda euro bazında 8 kat büyüyerek 470 kişilik bir ekibe ulaştı. Birkaç yıl içinde çalışan sayısını 1000 kişiye çıkarmanın planlarını yapan CEO Abdülbahri Danış, “Türk KOBİ’lerinin dijital dönüşüme ilgisi bizi dünya liginde ilk sıralara taşıyacak” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Özlem ERMİŞ BEYHAN

Türkiye’de SAP çözümleri sunarak büyük bir hızla büyüyen Itelligence, 470 kişilik ekibini birkaç yıl içinde 1000 kişiye çıkarmayı hedefliyor. Şirketin CEO’su Abdülbahri Danış, Türkiye’de KOBİ’lerin dijital dönüşüme ilgisinde ciddi bir artış olduğunu anlattı. Itelligence Türkiye’nin 2012 yılında Türkiye pazarına girdiğini ve o dönem 5 milyon euro cirolu bir şirketi satın aldığını belirten Danış, 2016 sonu itibarıyla ise cironun 44 milyon euroya ulaştığını söyledi. Teknolojiye ilginin seviyesi şirketin hızlı büyümesine yol açmış ve kısa süre önce Itelligence Türkiye, Dubai ofisinin kurulması ve yönetilmesi için görevlendirilmiş. Şimdi Ortadoğu bölgelerinin dönüşümü de İstanbul’daki ekibin yönetiminde olacak. Abdülbahri Danış ile şirketler için artık bir ölüm-kalım meselesi haline gelen dijital dönüşümü konuştuk.

İş yapış süreçlerinde bir devrim yaşanıyor

►Siz şirketlerin dijital dönüşümüne rehberlik eden firmalardan birisiniz. Nasıl bir süreç bu?

Biz 19 farklı sektörde, dev şirketlerden KOBİ’lere çok farklı şirketlere dijital dönüşüm yolculuklarında yol arkadaşlığı yapıyor, rehberlik ediyoruz. Biz Türkiye’de bir hub olmuş durumdayız. Tüm dünyada projeler gerçekleştiriyoruz.

Şu anda bir ekibimiz Meksika’da, bir ekibimiz Rusya’da örneğin. Eskiden global şirketlerin Türkiye birimlerine iş yapmakla övünülürdü. Şimdi globalleşen Türk şirketlerle yurtdışı açılımlarında birlikte çalışmak söz konusu. Oralardaki projelerini yürütüyoruz. Bunların dışında yabancı şirketlerin yurtdışındaki projelerinde de iş yapıyoruz.

►Bir hizmet ihracatı yapıyorsunuz yani...

Evet, aynen öyle. Gelirlerimizin yüzde 43’ü yurtdışı projelerden geliyor. Dubai Itelligence ofisi açılıyor, yönetimini Türkiye olarak biz yapacağız. Bütün bölgeye buradan hizmet veriyor hale geleceğiz. Bizim danışmanlarımız çok deneyimli. Bizim bir yılda yaptığımız proje sayısı pek çok ülkede ancak birkaç yılda gerçekleştirilebiliyor. Bizim hızlı ve çevik iş yapma biçimimiz yurtdışında çok önemli bir değer oluyor.

►Şu an Türkiye’de hangi şirketler dijital dönüşüme daha yakın?

Özellikle ihracat yapan firmaların yaklaşımı daha yakın. Otomotivde özellikle bir dönüşüm iştahı görüyoruz. Sektör sektör farklılık gösteriyor. Perakende sektörü ciddi bir sıkıntı yaşamıştı, o nedenle bu dönüşüme çok fazla yatırım yapamadı. Ancak son dönemde perakendede de dijital dönüşüme doğru bir eğilim gözlemliyoruz. Özellikle perakendede e-ticarette ve lojistik süreçlerinde bir dönüşüm yaşanıyor.

►Türkiye’de aile şirketleri çoğunlukta. Aile şirketleri bu dönüşüme nasıl bakıyor?

Aile şirketleri kurulduğu dönemin dünyasında başarılı olmuş ve bir noktaya kadar gelmiş. Ama artık farklı bir dünya var. Çalışandan müşteriye tüm ekosistemin davranışı değişmiş durumda ve bu yeni dünyaya adapte olabilmek gerekiyor. Yazılım bu değişimi kolaylaştıran bir araç. Aile şirketlerinde ikinci ve üçüncü nesil buna daha yakın. Ama her şekilde kolay bir dönüşüm değil. Tek karar verici yapısından güncel verilere dayanan, daha somut adımlar atmanız gereken bir yapıya dönüşüm... Bunu yapabilenler ayakta kalabiliyor-kalacak.

►Dijital dönüşümde teknolojiyi şirketlere uydurma, dil uyumunu sağlama konusunda sıkıntı yaşanıyor mu?

Aslında işin bu tarafında da önemli bir değişim yaşanıyor. Bulut ilk çıktığında hep şöyle anlatıldı: Sizin bir donanımınız olmayacak, siz oradan kullanacaksınız. Eskiden müşteri sektörü ve şirketine özel ihtiyaçları tarifler, biz buna uygun teknolojik çözümler sunardık. Bugünün dünyası ise çok farklı. Artık şirketler dünyadaki en iyi uygulamaları öğrenmek istiyor. O sektörde şirketler hangi en iyi uygulamayı kullanıyorsa o talep ediliyor. Daha yalın, basit ve hızlı uygulamalar isteniyor. Bulut, bunu getirmiş durumda. Eskiden bir yazılım kuruyor, sizi aylarca dinleyip onu size uygun hale getiriyorduk. Bulut çözümleri ile artık hangi sektördeyseniz o sektörde en iyi uygulamayı sistem üzerinde size gösteriyoruz. Bu bir devrim; iş yapış şeklinde bir devrim. Bu sayede kendinizle sınırlı kalmıyor, sektörünüzdeki en iyi iş süreçlerini kullanır hale geliyorsunuz.

►Peki bu devrim, şirketlerin birbirine benzemesi tehlikesini içinde barındırmıyor mu?

Bu, şu andaki en büyük dilemmalardan biri. Orada da biz şunu söylüyoruz; burada en iyi uygulamaları iş süreçlerinize yansıtın, inovasyonu gerçekleştireceğiniz ürün ve teknolojilere odaklanın. Maliyet hesaplamak, insan kaynaklarında bordro sistemi, lojistik... Emtia oldu bunlar, bunlarla uğraşma artık. Seni artık daha çevik yapacak, farklılaştıracak şeyleri konuşalım seninle. IOT- nesnelerin interneti, Endüstri 4.0... Ya da istediğin hızda gitmeyen bir sürecine odaklanalım. Artık şirketler de dünyayı yeniden keşfetmek, standart süreçlerle vakit kaybetmek istemiyor.

En yeni yazılımı dünyada ilk kullanan 2 Türk KOBİ

►Bu değişim KOBİ’lerin dijital dönüşümünü hızlandırdı mı?

Kesinlikle. Bundan en hızlı faydayı sağlayacak da KOBİ’ler. Çünkü artık o büyük holdingin kullandığı sistemle aynı sistemi kullanabilecek küçük ve orta boy işletmeler. KOBİ’lerin birlikte çalıştığı diğer şirketler de bu sistemleri kullanıyor ve onlarla entegre olmaları gereken bir dünyada yaşıyoruz artık. Siz bu resmin bir parçası olmazsanız ileride dışarıda kalacaksınız.

►Türkiye’deki KOBİ’lerin bunu algıladığını gözlemliyor musunuz?

Bundan 5 yıl öncesine göre çok daha iyi noktada olduğumuzu gözlemliyoruz. “Bizim için erken” derlerdi. Şimdi zamanıdır, çok büyük de bir talep var. SAP’nin Türkiye satışlarına bakarsanız bunun yüzde 40’ın üzerinin KOBİ’lerden geldiğini görürsünüz. SAP’de Hana diye bir teknoloji var. Çok yeni bir yazılım. Biz kendimiz burada 20’nin üzerinde proje yazmış durumdayız. Yepyeni bir teknoloji. Bunu sadece dev Türk şirketleri ile yapmadık, KOBİ’lere de yaptık. İzmir’de bir şirketle en son imzaladık. Dünyada bu teknolojiyi kullanan ilk 100 müşteriden iki tanesi Türkiye’den... Ve bunlar KOBİ idi. Ve her ikisi de ikinci ya da üçüncü nesil tarafından yönetilen şirketlerdi. Şu anda bu Hana dönüşümü tarafında bölgedeki liderliği biz almış durumdayız. Teknolojide belirli dönemlerde büyük dalgalar oluşuyor; bu dönem öyle bir dönüşüm dönemi. Dalgayı yakalamak gerekiyor.

►Nereye götürür bu dalga sizi?

Hedeflerimizi gerçekleştirirsek 3 yıl içinde 1000 kişinin üzerinde çalışana ulaşırız diye düşünüyorum. Benim için önemli olan ne kadar büyürsek büyüyelim bugünkü esnekliğimizi ve çevikliğimizi koruyabilmek.

►Peki şirketlerimizin dijital dönüşümü önündeki en önemli engel nedir size göre?

Bana göre sadece zihinsel engeldir. Ne para, ne insan kaynağı... Tamamen o zihinsel değişimi yaşamamız gerekiyor. Bunu yaşayanlar var, direnç gösterenler de var. Bunu sürekli anlatmamız gerekiyor, burada hepimize görev düşüyor.

Bir şirket sadece 6 ayda dijital dönüşümü tamamlayabilir

► Bir şirket ne kadar zamanda dijital dönüşümünü tamamlayabilir?

Bundan 7-8 yıl önce 2-2.5 yıllık dönüşüm planları yapıyorduk. Bugün uçtan uca çok büyük projeleri 6 ila 9 ayda tamamlıyoruz. 1.5- 2 ayda hayata geçirebildiğimiz çözümler var.

► Maliyet olarak nereden nereye gelindi?

Maliyet olarak da çok önemli bir düşüş var. Bir süre önce bu dönüşümü yapabilen sadece büyük holdinglerdi. Şimdi Anadolu’da küçük ölçekli şirketler bile bu dönüşümü yapabilir hale geldi. Artık çoklu milyonlu projelerden bahsetmiyoruz. En son BMC şirketini 9 ayda uçtan uca canlıya aldık, bu kısa süre önce bir hayaldi.

Ahmet Abi'nin gitmesi artık sorun değil, KOBİ'ler için dünya değişti

Itelligence CEO’su Abdülbahri Danış’a KOBİ’lerin dijital dönüşüme yaklaşımını nasıl gözlemlediklerini soruyoruz. Yaşanan değişimi şöyle anlatıyor: “KOBİ’lerin ciddi bir insan kaynağı sorunu var. Yönetim kademesinde bu dönüşümü uygulayacak insan sorunu var. Bilgi işlem departmanı sorunu var. Bundan 5 yıl önce de KOBİ’ler bu dönüşümü yapmak istiyordu ama bu fiiliyatta pek mümkün olmuyordu.

Yapsa bile yaşatabilecek kaynakları yoktu. Şimdi ise dünya değişti. Artık bir KOBİ’nin donanım yatırımı yapmasına gerek yok. Donanımdan anlayan birisine ihtiyacı yok. Artık tüm hizmetleri kira öder gibi alabilecekleri bir dünya var. İnsan kaynakları uygulaması istiyorsanız, biz bir hizmet olarak bunu size sunabiliyoruz. O KOBİ’de örneğin yıllardır çalışan bir Ahmet Abi var. O Ahmet Abi gittiğinde sorun yaşanırdı.

Artık bir sistem kullanıyorsunuz ve bu sorunlardan da uzaklaşıyorsunuz. Süreçleri tanımlı bir sisteme giriyorsunuz.” Peki ama KOBİ bu kez de Ahmet Abi’ye değil, o hizmeti veren şirkete bağımlı olmuyor mu? “Hayır” diyor Danış, “Bugün benden alır hizmeti, yarın başka teknoloji şirketinden. Belirli standartlara bağlı alınan bir hizmet bu.”

“KOBİ’lerin e-ticaret hizmetini kira öder gibi alabilecekleri bir platform oluşturduk. Çok ciddi bir talep var bu hizmete. Tüm e ticaretinizi yapabildiğiniz bir platform bu. İnternette yeni bir mağaza açmak gibi ama personel maliyeti, suyu, elektriği yok. Vitrinini çok kolay değiştirdiğiniz bir mağaza bu.”

“Piyasada bir nakit sıkıntısı söz konusu. Bunun ne kadarı psikolojik, mutlaka irdelenmeli. Biri ödemediği için diğeri de ödeyemiyor ve zincir uzuyor. Biz bunun için kira modeli ya da 3 ila 5 yıllık ödeme planları sunuyoruz. Şirketinizin nakit akışını cep telefonunuzdan bile yönetebileceğiniz çözümler de sunuyoruz.”

Bir usta gibi makinenin sesinden tamir ihtiyacını anlayan yazılım geliyor

“2020’de 200 milyarın üzerinde cihazın birbiriyle bağlı olacağı düşünülüyor. İş yapış şekilleri tamamen değişiyor. Sınırlar dışarı doğru taştı; şirketleri tedarikçileri ile, müşterileri ile bağladık. Bir ekosistem oluştu. Tedarikçisinden anlık sipariş alan, müşterisine anlık kampanyalar yapan hale geldi şirketler. Şimdi bir adım ileri gidiyoruz, şirketleri makinelerle, nesnelerle bağlıyoruz.

Bunu yapmak zorundayız, dünya buraya gidiyor. NTT Group’a bağlıyız, Japonya’daki merkezimizde işin gittiği noktanın örneklerini gördük geçen hafta. Örneğin makineyi dinleyip sesteki farklılaşmayı yakalayıp tamir ihtiyacını öngören yazılımlar geliyor. Bunu yıllar önce makinenin başındaki usta yapıyordu. Şimdi bir yazılım tarafından bu yapılabiliyor, çünkü inanılmaz veri var ve artık işlenebiliyor bu veri.”