Ege: Türkiye lükse cesaret etmeli
Dice Kayek markasının kurucusu Ayşe Ege İstanbul’un lüks yüzünü tanıtabilmek için bir güçbirliğini hayata geçirdi. Şimdi Kore'nin en ünlü markalarından biri ile işbirliği yapıyor ve Türkiye'nin tanıtımı için başlattığı projenin devamı için de kolları sıvıyor.
Özlem ERMİŞ BEYHAN
Giyim ve aksesuarda tüm dünyada lüks ürünler segmentinde kârlılık artarken, orta segmentteki üreticiler kârlılıkta zor günler yaşıyor. Lüks segmentde az sayıda Made In Turkey markadan biri olan Dice Kayek’in sahiplerinden Ayşe Ege, Türkiye’nin kendini hem tekstilde hem de turizmde lüks segmente doğru yönlendirmesi gerektiğini vurguluyor. Ayşe Ege, “Lüks segmente girmekten korkmamalıyız” diyor. Üst gelir grubundaki turisti İstanbul’a çekecek tanıtım için kolları sıvadıklarını anlatan Ayşe Ege, bir marka ile işbirliği yaptıkları Çin’den bir grubu ağırlayarak Türkiye’nin bu alanda sahip olduğu değerleri tanıtma yolunda önemli bir organizasyona imza attı. Dice Kayek, Kore’de çok lüks bir marka için adını verdiği bir koleksiyon hazırladı. Seul’den birkaç gün önce dönen Ege, İstanbul’un tanıtımı için şimdi de Kore ile ilgili planlar yaptığını anlattı. Farklı kıtalardan markalarla işbirliği tekliflerini de değerlendirdiklerini açıklayan Ayşe Ege ile Türkiye’nin neden marka yaratamadığını ve kişisel ilişkilerini devreye sokarak başlattığı “tanıtım atağını” konuştuk.
Gençler İngilizce konuşamazken nasıl dünya markası yaratırız?
- Türkiye, marka olmanın, katma değerin önemini fark etti. Ancak global Türk markalarının oluşması yolunda bir eşik bir türlü atlanamıyor. Siz bunun ardında hangi eksiklikleri görüyorsunuz?
Marka olmak çok büyük çabalarla elde edilen bir şey. Kardeşim Ece ile bu sabah bu konuyu tartışıyorduk. Biz marka danışmanlığı yapıyoruz şu anda. Kore’de dev markalardan biri olan Revoneen’e danışmanlık yapmaya başladık. Renoveen - Dice Kayek koleksiyonunu tasarladık... Bütün büyük mağazalarda, kornerlarda satılacak bir koleksiyon çizdik ve yolladık kendilerine. Bir süre sonra da Kore’ye gittik görmeye. Bu arada bize sadece 3 soru sordular. Giderken ‘acaba neyle karşılaşacağız’ endişemiz vardı. Ancak bir de gördük ki dört dörtlük bir koleksiyon hazırlanmış. Burada çalışanların kalitesi kritik önemde. Bizde ise maalesef hala lüks segmentte bir moda markasında çalışacak kalifikasyonda eleman bulmak çok zor. En büyük problem burada başlıyor.
- Peki biz neden kalifiye eleman yetiştiremiyoruz ülke olarak size göre?
Şimdi bakıyoruz çok güzel tasarım okulları var. Ama çocuklar İngilizce bilmiyor. İngilizce konuşmadan 21’inci yüzyılda dünyayı nasıl takip edeceksiniz? Bir eğitim sorunu var. Lisan eğitimine ilkokuldan başlamak gerekiyor. Bir moda markası yaratacaksan senin elemanlarının İngilizce konuşmaması gibi bir durum olamaz.
- Marka yaratamamızda başka hangi eksiklikler etkili peki?
Böyle bir sermaye yapısı ve yatırımcı yok. Bir dünya markası yaratabilmeniz için çok ciddi bir yatırım yapmak durumundasınız. İmaja yatırım yapacaksınız. İmaja cirolarının yüzde 10’unu yatırırır dünya markaları. Bizim işimizde inşaat gibi iki kat yapalım sonrasına bakarız diyemezsiniz. Tüm çalışmaları yapacaksınız, sonra geri dönüşünü bekleyeceksiniz. Öyle vizyoner yatırımcımız da yok.
- Siz Dice Kayek’i nasıl görüyorsunuz, hayal ettiğiniz yere yakın mısınız?
Bir bakıma evet, bir bakıma hayır. Gönül isterdi ki bu işe inanmış bir yatırımcı bulalım ve o da Türk olsun ama maalesef böyle vizyoner bir sermayedar bulamadık. Dolayısıyla dünyanın her yerinde mağazalarımız olamadı. Ama bir yandan da hayallerimiz oldu; dünyanın pek çok yerinde önemli lüks mağazaların içindeki korner’larda markamızı satıyoruz, farklı ülkelerdeki markalarla işbirlikleri yapıyoruz. Bu işbirliği haricinde de moda sattığımız dev gruplar var. Ama hedeflediğimiz yere Dice Kayek gelebildi mi, hayır ama elimizde olmayan nedenlerle. Yatırımsız artık imkansız...
- Kore’deki işbirliğini anlattınız. Yeni işbirlikleri var mı?
Çin’in en büyük firmalarından biri olan ERDOS’a da bir koleksiyon hazırladık. Tüm dünyaya kaşmir satan bir firma... Onlar için sıfırdan bir koleksiyon yarattık. Bu koleksiyon, Türkiye’de İpekyol ile işbirliğinde geliştirdiğimiz Machka markası gibi. Kore’de kendi adımızı vermiştik, Çin’de kendi markamız olmayacak. Çok lüks bir marka. Artık zaten ucuz üretimle marka olabilmeniz imkansız. Artık lüks üretimle para kazanılabiliyor.
Çinli etkin medya temsilcilerine İstanbul’un lüksünü gösterdi
- Türkiye’de hazır giyimde orta segmentte başarılı markalarımız var. O markaların güç kazandıkça lüks segmente de geçmesi mümkün olur mu önümüzdeki dönemde?
Zara’nın, H&M’in hep birer lüks markası var. Türkiye’de ise lüksten korkuyoruz. Lüks segment bizim işadamlarımızı korkutuyor gibi görünüyor. Belki yeni jenerasyonla olabilir. Biz, İstanbul Contrast diye bir koleksiyon yarattık, büyük bir ilgi çekti. Bu koleksiyonun devamı olarak İstanbul’un tanıtımı için kolları sıvadık. Çinliler için önemli olan, lüks ürünlere ulaşabilmek. Hong Konglu bir milyarder ile bir toplantıda tanıştığımda kendisine hiç İstanbul’a gelip gelmediğini sordum. Bana yanıtı, “Türkiye’de yeterince lüks var mı?” oldu. Ben de Conde Nast China gibi çok önemli medya kuruluşlarının temsilcilerinden, sosyal medya influencer’dan oluşan bir ekibin İstanbul’un en lüks yüzünü görebilecekleri bir seyahat organize ettim. Hamamından yemeklerine... Pek çok destekçim oldu. Pera Palace’ta Demet Sabancı çok güzel bir yemek verdi, Çırağan otelinde konaklattık, bir arkadaşım yalısında çok özel bir yemek daveti verdi, en sonunda da Lucca’ya gittik... Çok çok etkilendiler.... Şimdi döndüler ve yazıyorlar. Artık dünyada tanıtım böyle yapılıyor zaten, fikir liderlerinin paylaşımları çok önemli hale geldi. Şimdi kolları sıvadım, yeni planlarım var. Bir de Koreliler için böyle bir organizasyon yapalım diyorum. Üst gelir grubu turisti çekebilmek için böyle yapmalıyız.
"İtalya'da üretmek daha ucuz ama biz Made in Turkey demek için direniyoruz"
Dice Kayek Türkiyeli bir marka. Ayşe ve Ece Ege’nin yıllardır emek verdiği bu markanın bir özelliği de etiketinde Made In Turkey yazması. Ayşe Ege, tüm üretimlerini Türkiye’de yaptıklarını söylüyor. Peki pek çok üretici maliyetlerin daha uygun olduğu örneğin Balkan ülkelerine giderken niye onlar Türkiye’de direniyor? “Başka ülkede üretim yapmayı hiç düşünmedik” diyor Ege. “Bu markayı biz Made In Turkey yapmak üzere, bu hedefle kurduk. Bu marka ile Türkiye’nin tanıtımını yapma hedefiyle yola çıktık. Bu insanlara belki fazla romantik gelebilir ama durum bu. Turquality’nin yola çıktığı ilk 10 markadan biridir Dice Kayek. Oradan beri hep bizim için birincil hedef oldu Türkiye’nin tanıtımı. Ama doğru mu yapıyoruz bilemiyorum çünkü şu anda Türkiye’de üretmek İtalya’dan daha pahalı hale geldi. Türkiye’de özellikle bizim segmentimizde üretim maliyetleri son derece yüksek. Geçtiğimiz ay İtalya’daydık, çok lüks ürünler üreten bir üreticinin verdiği fiyatlar malesef Türkiye’de yaptırdığımızdan daha ucuzdu.”
Çinliler yurt dışından markaların peşinde
“Çin’de çok ciddi bir harcama kapasitesine sahip bir müşteri kitlesi var. Ve bir zamanlar bizde de olduğu gibi bu tüketiciler Made In China almak istemiyorlar. Çok zenginleştiler ve para harcamak istiyorlar. Dolayısıyla marka peşinde koşuyorlar. Bu pazarlara girebilmemiz gerek. Ülke olarak hep alt segmentlere yöneliyoruz ama lüks segmentte büyük bir potansiyel var.”