'Ne işim olur' dediği işten voleyi vurdu

Hollanda'da tencere satmak için girdiği şirkete ortak olan Edelstaal Group International’ın Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Torunoğulları, bugün Avrupa'nın bir çok ülkesinde fabrika sahibi. Torunoğulları'nın Türkiye'de ise turizm ve emlak yatırımları bulunuyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ferhat POLAT

Avrupa'nın birçok ülkesinde ve Türkiye'de yatırımları bulunan Hollanda merkezli Edelstaal Grup, önemli kilometre taşları barındırıyor. Yola tencere üretimiyle başlayan firmanın bugün 16 şirket barındıran bir gruba dönüşüm hikayesi var. Başarı hikayesinin baş aktörü ise Turgut Torunoğulları.

Hollanda’da yaşayan Turgut Torunoğulları ticaret hayatının yanı sıra yaklaşık 8 yıl DEİK Avrupa Komite Başkanlığı ve Hollanda Türk İş Adamları Derneği’nin (HOTIAD) başkanlığı görevini yürüttü. Edelstaal Group International’ın Yönetim Kurulu Başkanı olan Torunoğulları, Türkiye’de var olan ve devam eden yatırımları nedeniyle yılın önemli bölümünü de Türkiye’de geçiriyor. Edelstaal Grup, çelik tencere üretiminin yanı sıra turizm ve emlak yatırımlarıyla biliniyor.

1958 yılında Kars'ın Susuz ilçesinde doğan ve 21 yaşında gurbetin yolunu tutan Turgut Torunoğulları, bugünlere nasıl ulaştığını ve Edelstaal'ın kilometre taşlarını internet editörleriyle bir araya geldiği sohbet toplantısında paylaştı.

Neden “Hollanda merkezli” bir şirketten bahsediyoruz, nasıl başladı iş yaşamınızdaki bu yolculuk?

1980 yılında evlendikten sonra Kars’tan Hollanda’ya çalışmak için gitmeye karar verdim. Eşimle birlikte bir dönem Hollanda’da kayınpederimin yanında yaşadım. Henüz 21 yaşındayım ve 5-6 ay işsiz kaldım. Durum zordu. Aynı dönemde babam da Almanya’daydı ancak çok uzun süre kalmadı. Türkiye’ye geri döndü ve burada hayvancılık ve ticaret işlerine devam etti. Benim de dönmemi istiyordu ama ben bir şeyleri başarmadan dönme niyetinde değildim.

“İlk kazandığım parayla Kars’ta dükkan aldım”

Tercüman aracılığıyla bir lastik fabrikasına başvurdum. Ama dil bilmediğim için ilk etapta kabul edilmedim. O dönem ücretsiz Hollandaca öğreten insanlar vardı. Kısa sürede dil konusunda ilerleme kaydettim ve aynı fabrikada bu kez işe alındım. Ama burada kazandığım para maalesef bize yetmiyordu. Bir gün iş çıkışında gittiğim arkadaşımın evinde herkesin gözyaşı içinde film izlediğini gördüm. Ve bu işte para olduğunu düşündüm. Tabi o dönem iki film, bir video parası demek. Bankadan kredi çektik ve bu işe giriştim. İnsanlar kaset almak için sıraya giriyordu. Evin garajında başlayan bu iş 1,5 yıl kadar sürdü. Güzel paralar kazandım. İlk kazandığım parayla da Kars’ta dükkan aldım.

Tencere işine nasıl başladınız?

Tabi bu video işi bazılarının dikkatini çekmiş. Sorup soruşturmuşlar. Gelip bana sordular tencere pazarlama işini. 23 yaşındayım, iyi de para kazanıyorum, ne işim olur tencereyle tavayla diye düşündüm. Ama kaset işini herkes yapmaya başlayınca bu işi bırakmanın zamanı geldiğini düşündüm. Edelstaal ile ilk tanışmam böyle oldu ve orada pazarlama elemanı olarak tencere satmaya başladım. Satışta benden çok daha iyi insanlar vardı ama ben insanları bir araya toplamada motive etmede müthiştim. Bir yandan da kafamda bu işi bırakma düşüncesi hep vardı. Bir gün Amerika’dan büyük bir şirket geldi ve bir toplantı yapıldı. Toplantıda sorulara çok güzel yanıtlar verdim. Ben işi bırakmayı düşünürken, ‘sana araba verelim sen bu işe devam et’ dediler. O akşam el sıkıştık ve bu işle devam etmeye karar verdim.

Şirkete ortak nasıl oldunuz peki?

1985 yılında olaylar farklı yöne döndü. Bu kez ‘sana hisse verelim ortak ol’ dediler. Ve ilk olarak Edelstaal’e yüzde 10 hisseyle ortak oldum. O dönem Belçikalılar ve Almanlar vardı ortaklıkta. Sonra hisse payım yüzde 20, ardından yüzde 30 oldu. Bugün İtalyanlarla yüzde 50 ortaklığımız var ama satışın yüzde 100’ü bize ait. İtalya fabrikasında ürettiğimiz SIMTRONIC, SWS, SIMENSPOTS marka çelik tencereleri Avrupa’da tanınmış bir marka haline geldi ve birçok ülkeye satılıyor.

"Caddeyi komple aldık"

Yurtdışında tencere işi dışında nasıl işleriniz oldu?

Emlak işlerimiz var. 2005 yılında Hollanda’da Den Bosch kentinde Van Berckel caddesini komple satın aldık. Karşılıklı üstte evler, altta dükkanları olan 700-800 metrelik kendimize ait bir caddemiz oldu. Bazılarını Türkiye’ye yatırım yapmak için sattık.

Türkiye’deki yatırımlarınızdan bahseder misiniz?

90’lı yıllarda turizm yatırımı ile başladık. Orka Hotels markasını kurarak Türk turizmine büyük kapasiteli beş yıldızlı tatil köyleri ve oteller kazandırdık. Marmaris-İçmeler’in en güzel koyunda konumlanmış Sentido Orka Lotus Beach ile ORKA Hotels markasını zamanla büyüttük. Bugün 20’nin üzerinde parkımız 12-13 otelimiz var. Sentido markamız bizim için çok özel. Sentido markası ile Sultanahmet’te otel yapıyoruz.

Bunun dışında Fethiye’de çok büyük bir tema park yapıyoruz, yüzde 25 İngiliz ve yüzde 10 Hollanda ortaklı. Zaten bizim yatırımlarımızın hepsinde yabancı ortaklarımız bulunuyor. Olası finansal sıkıntılar bu yabancı şirketlerle paslaşarak kolay çözülüyor.

Hollanda ile yaşanan ilişkiler için ne düşünüyorsunuz?

Ben 8 yıl DEİK Avrupa Komite Başkanlığı görevini yürüttüm. Bugüne kadar yapılmamış belki de yapılmayacak zirveler yaptım. Biliyorsunuz Hollanda’da bir kriz yaşadık. Sayın Bakanımızı almadılar. İkinci günü Hollanda dışişleri bakanı heyetiyle bir araya geldik; sebep neyse tansiyonu düşürelim dedik. Çünkü Hollandalı iş adamlarının 22 milyarlık yatırımı var, keza bizim Hollanda’da 9 milyarlık yatırımımız var. Hollanda’ya sattığımız kadar Hollanda’dan mal alıyoruz. Kavgayla, sürtüşmeyle bir yere varamayız.

Bu konularda ilginizi çekebilir