Sanal Türk balonu Avrupalılar’ı peşine düşürdü

Türk şirket ADBA, mobil cihazlardan sanal fırsat baloncuklarının patlatıldığı WeBubble ile Uluslararası İş Ödülleri’nde 3 altın ödül birden kazandı. Şirketin ortaklarından Menend Esemenli, “Ödül sonrası Avrupalı pek çok perakendeciden teklif aldık” dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ozlem_ermis_beyhan-015.jpg

Dünyada örneği olmayan bir uygulama geliştiren Türk şirketi ADBA, Avrupalı perakendecilerin hedefi oldu. Şirketin “artırılmış gerçeklik” uygulaması, International Bussiness Awards’da pazarlama, iletişim ve yıllın uygulaması alanlarında tüm altın ödülleri topladı. Uygulamanın başarısı Avrupalı perakendecilerden teklifler gelmesine yol açarken, WeBubble’a ödül getiren özellikleri, geleceğin iş dünyasına ve tüketici taleplerine dair çok önemli ipuçları içeriyor. 

Yüzde 100 Türk mühendislerce geliştirilen ve Kanyon AVM’de kullanılan WeBubble, cep telefonunuzdan “havada gerçekten de uçarmış gibi gördüğünüz” balonları patlatarak fırsat yakalamanızı sağlıyor. Uygulamayı geliştiren şirket, 1986 yılında entegre pazarlama ve iletişime ilk adımı atan baba Nurlu Esemenli ile 2005 yılında Avrupa’daki iş hayatı sonrası Türkiye’ye dönüp bünyeye katılan Menend Esemenli ve takım arkadaşları tarafından yönetiliyor. ADBA’nın Almanya ve Avusturya’da da ofisleri var. Avrupa’da pek çok şirkete de hizmet veriyor. Şirket, Facebook’un stüdyosunda listelediklerinden biri. Menend Esemenli, “Biz, Nurlu Bey’in vizyonu ile kurulmuş bu şirkette 28 yıllık tecrübemizi çok önemsiyor ve genç yapımızı, dinamizmimizi sürekli tazelemeye çalışıyoruz” diyor. 

Işık güzel diye Güney Afrika’ya gitme dönemi bitti 

Hizmet ihracatı gerçekleştiren ADBA’nın yönetim kurulunda uluslararası arenadan isimler de yer alıyor. Hem Almanya hem de İstanbul ofislerinde görev alan Martin Cserba, bunlardan biri... Nurlu Esemenli, Menend Esemenli ve Martin Cserba, yaptığımız sohbette pek çok iş ve pazarlama trendinin altını çizdi. ADBA’yı anlatan Menend Esemenli, yaptıkları işin pazarlama, danışmalık ve inovasyonun kesiştiği noktada yer aldığını anlatırken, Cserba, pazarlamanın artık teknolojiden ve işin kendisinden ayrılamayacağını anlatıyor: “Artık teknolojiden anlamama şansınız yok. Pazarladığınız işi de iyi bilmek zorundasınız, sorunları çözebilmeniz için bu şart. Reklamcıların ışık güzel diye Güney Afrika’da fotoğraf çekimine gittiği zamanlar artık çok geçmişte kaldı. Artık müşteriyi tanımak önemli, gelecekteki hizmet ekonomisinde müşterisini tanımayan ayakta kalamayacak.” 

Bizim şu kadar müşterimiz var diyen az işadamı var 

İş dünyasındaki hızlı değişim, yöneticileri zorluyor. Değişeceğiz ama nasıl ve ne yönde?.. Menend Esemenli bu noktada söze giriyor: “Danışmanlık verdiğimiz şirketlere önce sorarım, ‘şirketinizin ağırlık merkezi neresi, üretim mi tüketim mi... Üretebiliyor olmak size rekabetsel bir avantaj sağlamıyor artık, onu tüketiciye ne kadar ulaştırabiliyorsunuz? İş dünyasında her şey değişiyor, birçok şirket logo değiştirerek bu değişime ayak uydurabileceğini sanıyor, oysa şirketlerin ağırlık merkezini üretimden tüketime kaydırabilmek gerekiyor. Bakın, hala işadamları üretim kapasitelerini anlatıyor, kaç müşterisi olduğunu söylemiyor. THY ise bu değişimi kavramış durumda, uçak sayısının değil müşteri sayısının altını çiziyor. “ 

WeBubble yeni dünyaya yönelik yaratılmış bir ürün 

ADBA şirketlere müşteriyi odağa koymayı tavsiye ederken, bir yandan da bu yönde yeni uygulamalar geliştiriyor. WeBubble, bu uygulamalardan biri. Dünyada birebir örneği bulunmuyor. “Olsa, İnovasyon Ödülü alabilir mi?” diyor Esemenli. 

Müşterinin cebine fırsatları anında gönderebilmek yeni trend ama We- Bubble’ın belki de en önemli özelliği bunu eğlenceli hale getirebilmiş olması. “Gamification- operasyondan kurtarıp oyunlaştırma bu. Fırsatları taciz ederek göndermiyor, tüketici sanal bir iğne ile sanal fırsat balonlarını patlatıyor, aynı zamanda eğleniyor. Hatta kullanıcılar, kendi sanal balonlarını da içlerine mesajlarını yazarak oluşturabiliyor ve de sosyal medyadaki arkadaşları ile paylaşabiliyor. Çok yeni bir uygulama, Kanyon’da oluşturduğumuz bir desk’te tanıtıyoruz.” Peki bu ürünü taklit eden olmadı mı? “12 ayda geliştirdik, kolayca taklit edilemez. Ayrıca, sürekli olarak daha da ileriye götürmek için Ar-Ge yapıyoruz. WeBubble versiyon 2.0 için çalışmalara başladık bile! Yani bu zaman farkını ve liderliği hep korumaya önde olmaya çalışıyoruz” diyor Esemenli. 

Pazardaki nişi gördü farklı sektörlere uyarlanabilir 

WeBubble bizim pazardaki nişi görüp yatırımını tamamen ADBA'nın yaptığı bir proje. "Kanyon bu uygulamayı ilk olarak kullanan alışveriş merkezi oldu. Ödül sonrası çok talep alıyoruz, iş ortağımız Kanyon dışında başka bir AVM olmaz, ama belki farklı bir sektörde örneğin bir gıda zincirinde kullanılabilir” diyen Esemenli, özellikle Avrupa’dan da uygulamaya çok fazla talep olduğunu anlatıyor. Görünen o ki önümüzdeki dönem artırılmış gerçeklik uygulamalarını her mecrada daha fazla konuşuyor olacağız.

Bankadan 3 ay izin aldım pazarlama şirketi kurdum

Nurlu Esemenli, 1980’lerde Pamukbank’ta yönetici iken kendi şirketini nasıl kurduğunu anlatıyor: “Bankadayken daktilolarla yazılarımızı yazıyorduk. Bankaya, Der Spiegel’de gördüğüm Olympia Supertype marka içerisinde hafızası olan bir daktilo aldık. O devre göre hatırı sayılır bir teknolojik yeniliğin günlük işlerimizde önemli bir rahatlama sağladığını gördüm. Bu yeni dönem bana, kendimi iş hayatında nasıl tanımladığımı düşünmeme fırsat sağladı ve yurtdışında eğitimini aldığım pazarlama konusunda teknolojik yenilikleri kullanarak bir şirket kurma fikri oluştu. Bankadan 3 ay izin alarak doğrudan pazarlama alanında faaliyet göstermek üzere ADBA’yı kurdum. Başarılı olursan, dönmezsin dediler. Dönmedim. Prensiplerinin ilk günden beri ‘sonucu ölçülebilir hizmet sunmak’ olduğunu anlatan Esemenli, Türkiye’de birçok büyük holdinge ve yurtdışında önemli çok uluslu şirketlere hizmet verdiklerini söyledi. Esemenli, Vehbi Koç ile yaptığı ilk görüşmeyi ise şu sözlerle anlattı: “Sene 1995. Rahmetli Vehbi Koç’a gidip şirketi anlattım. Kendisi bir not yazarak benim dosyamı şirketin yönetimine gönderdi. Notta, “Koç Holding olarak 2000’li yıllara girerken, ADBA’nın hizmetlerini almak uygundur” yazıyordu. Vehbi Bey 94 yaşındaydı. O sırada kimse doğrudan pazarlama, müşteri ilişkileri yönetimi, deneyimsel pazarlama gibi kavramların ne olduğunu bilmiyordu bile. Beni hayran bırakan bu öngörü ile Koç Holding’e de hizmet vermeye başladık.”

CEO zirvesi düzenleyip herkesi THY ile uçurdu anlaşma sayısı 300 kat arttı

ADBA’nın THY’nin 2009-2013 arasında kurumsal anlaşma sayısını 300 kat artırmasını sağlayan kampanyası, 14 ülkeden 3 binin üzerinde CEO’yu Türkiye’ye getirmiş. Nasıl mı? THY, ADBA’dan 2008 yılında Almanya’da kurumsal müşteri sayısını artırabilmek için nasıl bir strateji uygulaması gerektiğine dair danışmanlık almış. Global havayollarının cirosunda yüzde 40’lara varan kurumsal müşteri hacmi, THY’de daha yeni başlangıç aşamasında o günlerde. Müşterilerle yapılan analizler, rakipleri inceleme süreci, avantaj ve dezavantajların analizi... Birebir görüşmelerle müşterilerin ne beklediğini öğrenen şirket, THY’nin kurumsal müşteri segmentinde marka olarak bilindiği ancak çok az tecrübe edildiğini fark etmiş. Kitlesel pazarlama teknikleri ile ve reklam vererek kurumsal müşterileri yakalamak mümkün değil. Veriler anlamlandırıldıktan sonra pazara giriş stratejisi geliştirilmiş: Deneyim sağlayabilmek için, karar verecek yöneticilerin ürüne dokunabileceği bir olay yaratmak gereği ortaya çıkmış. Bunun üzerine ADBA bir konferans oluşturup, adını Kurumsal Seyahatlerin Geleceği (Next in Corporate Travel) olarak belirleme fikrini geliştirmiş. Trendlerin konuşulduğu İstanbul’da gerçekleşen bu zirveye Türkiye ve çevresi ile ilişkisi olan şirketlerin kurumsal seyahat yöneticileri ve CEO’lar davet edilmiş. Elbette tüm uçuşlar THY ile yapılmış… Böylece hem THY’de uçma deneyimi yaşatılmış, hem de çok önemli bir müşteri bilgisi elde edilmiş. Gelen yöneticilere bir süre sonra, kendi ülkelerinde yapılan ziyaretler ile THY’nin kurumsal seyahat paketi tanıtılıp anlaşmalar yapılmış. Almanya’da başarılı olunca ADBA’ya 13 Avrupa ülkesi daha verilmiş ve bu ülkelerde de aynı çalışma gerçekleştirilmiş.

GELECEĞİN PAZARLAMASINA YÖN VERECEK 4 TÜKETİCİ TRENDİ 

1. Artık yeni nesil, bir ürüne sahip olmak istemiyor, onu istediği zaman ve yerde “kullanmak” istiyor. Ürün odaklı yaklaşım yerini hizmet odaklı yaklaşıma bırakıyor. Şirketlerin dijital bir dönüşümle bu yeni trende uygun iş modelleri bulmaları gerekiyor. 
2. Tüketicilerin artık zamanı yok, beklemek istemiyorlar. İstedikleri yerde ve zamanda o ürüne ulaşmak istiyorlar. Eğer bunu ona sunamazsanız başkasına giderler. Bu, çoklu kanal yönetiminin önümüzdeki dönem önemini çok daha artıracağına işaret ediyor. Örneğin bir mağazaya gelen müşteri istediği ayakkabının numarasını bulamadığı zaman satıcı onun adresini alıp internet sitesinden gönderecek ya da internetten aldığınız ama ayağınıza olmayan ayakkabıyı mağazaya gidip değiştirebileceksiniz. Bu esnekliğe geçemeyenlerin işi çok zor olacak. Tüketicinin ürüne dokunduğu her noktada onu şirkette tutup rakibe kaptırmamak önemli. 
3. Teknolojinin gelişmesi ile artırılmış gerçeklik daha fazla kullanılmaya başlanacak. Dijital dünya kurma yöntemi olarak özetlenebilecek artırılmış gerçekliğin örneklerini daha fazla görüyor olacağız. iBeacon buna önemli bir örnek. 
4. Dijital devrim sonrası şirketler nasıl yönetilecek, bunu biz değil muhtemelen bizden sonraki kuşaklar bulacak. Ancak Y kuşağı için özel hayat bizim için olduğundan çok daha önemli, yaşam dengesinde iş değil özel hayat onlar için ağırlık taşıyor. Yani pek de CEO olmak istemiyorlar.

Bu konularda ilginizi çekebilir