SEGER: Kadınlar, büyüme ve kalkınmalarında kaçınılmaz rol oynayacak

SEGER Genel Müdürü Tülin Tezer, toplumsal cinsiyet eşitliğinin kalkınmada başlıca gereklerden biri olduğunu belirterek, “Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve hak ettikleri statülerin gerçek anlamda sunulması halinde dünya nüfusunun yaklaşık yarısını oluşturan kadınlar, ülkelerin büyüme ve kalkınmalarında şüphesiz kaçınılmaz rol oynayacaktır” dedi.

Haber Merkezi
YAYINLAMA
GÜNCELLEME

SEGER Genel Müdürü Tülin Tezer, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde çok daha güçlü kadın kahramanlarla tanışacağımız yeni bir döneme şahit olunacağına dikkat çekti.

8 Mart bu yıl tüm Türkiye için bambaşka bir anlam ifade ediyor. Kalbimiz aklımız deprem bölgesindeki kadınlarda. Sizin için 8 Mart bu yıl ne ifade ediyor?

Ben ve kurumum 8 Mart’a her zaman daha geniş bir çerçeveden ve sürdürülebilir bir yaklaşımla baktık. Bir toplumu oluşturan usurların ve yapı taşlarının ayakları ne kadar sağlam yere basarsa beklenmeyen durumlarda yıkımın üstesinden geliniyor, başladığınız yere geri dönüş daha az yaşanıyor, ileriye doğru hareket devam ediyor.

İşte toplumun yapı taşı, çekirdeği iki cinsin birlikte oluşturduğu aile. Ailenin bireyleri ne kadar güçlü olursa toplumun dayanıklılığı o kadar güçlü oluyor. Zor yıkılıyor. Bir kadının aileye etkisini en basit anlamda bu şekilde açıklayabilirim. Sadece erkek değil kadın da güçlüyse, çözüm üretebilecek ortamı zaten varsa şartlar ne olursa olsun, hayat bir yerden yeşerir ve yaşam döngüsü devam eder.

Bizim kadınlarımız çok güçlü ve bu güç zor koşullarda daha da çok ortaya çıkıyor. Üretimin ve sürdürülebilir yaşamın devam etmesi için kadınlarımız ellerinden geldiğince yapıcı bir tavır sergiliyor. Biz de bu güçlü duruşa hem kurum olarak hem de içinde bulunduğumuz sivil toplum kuruluşları aracılığıyla destek oluyoruz. Çok hızlı bir şekilde ayağa kalkacağımıza inanıyorum. Bu tabloda kadının olmadığını düşünün, dirayetin ve mücadelenin olmayacağını göreceksiniz. O nedenle bu yılki 8 Marttan itibaren çok daha güçlü kadın kahramanlarımızla tanışacağımız yeni bir döneme şahit olacağımıza inanıyorum.

Deprem bölgesindeki kadınlar yaşanan afetten nasıl etkilendi? Kadınlar özelinde deprem bölgesinde talep ve ihtiyaçlar size göre nelerdir?

Tüm canlılar nasıl etkilendiyse kadınlar da aynı şekilde etkilendi. Çocuklar, bebekler, yaşlılar, kadınlar, erkekler, can dostlarımız hayvanlar… Hepsi farklılıklarıya etkilendiler bu felaketten. Ve farklılıklarıyla mücadele ediyorlar. Ortak gaye elbette hayatta kalabilmek, barınma ve yaşam mücadelesi.

Kadınlarımızın da gerek fiziksel gerekse duygusal ihtiyaçlarına göre bazı gereksinimleri oldu. Devlet başta olmak üzere, sivil toplum kuruluşları, gönüllüler ve kurumlar olarak bu ihtiyaçları gidermeye çalışıyoruz. Elbette maddi destekler listelerle hepimizin daha kolay yapabileceği ve takip edebileceği yardımlar.

Ama daha önemlisi şu andan itibaren depremzede kadınlarımızın yanında olduğumuzu onlara göstermek ve psikolojik dayanıklılıklarını desteklemek olacak. Bence psikolojik destek ve yanlarında olmamız ihtiyaç listesinin en başında geliyor.

Umudu yaratan çoğaltan kadınlar, bunlar sonrasına dair, yaşamı bölgede yeniden yeşertebilmek için neler yapıyor, neler planlıyor?

Sivil toplum kuruluşları içinde aktif rol olan bir yönetici ve birey olarak kadınının  güçlenmesi üzerine faaliyette olan tüm organizasyonların var gücüyle çalıştıklarını görüyorum ve kendim de bizzat bu çalışmaların içinde yer alıyorum.

Bu kapsamda kadının üretimdeki gücüne ve etkisine geri dönüşünü kolaylaştıracak önlemler ve planlamalar yapılıyor, gelir elde edebileceği modeller üzerinde çalışılıyor. Öte yandan kadın olarak maddi ve manevi ihtiyaçlarınn karşılanması için farklı kolların var güçleriyle sahada çalışıyorlar.

Vermek istediğiniz mesajlarınız…

Toplumsal cinsiyet eşitliği ve başta deprem bölgesindeki kadınlarımız olmak üzere tüm kadınlarımızın güçlenmesi için sesimizin ulaştığı her yerde, en doğru ve en etkili şekilde yapılması gerekenleri vurgulamaya çalışıyoruz. Bu amaçla “ayrımcılık, toplumsal cinsiyet eşitliği, kadına yönelik şiddet, dilde cinsiyet eşitliği” konularında mesajlar veriyor, organizasyonlar içinde yer alıyoruz.

Mor Salkım, BUİKAD gibi kadına özel sivil toplum kuruluşu içindeki faaliyetlerimizi deprem bölgesindeki kadınlarımıza fayda sağlayacak modüllerle geliştiriyoruz. Bu çerçevede, sürdürülebillirlik hedeflerimiz doğrultusunda deprem bölgesindeki kadınlarımızı da kapsayacak şekilde planlarımızı revize ettik.

Toplumsal cinsiyet eşitliği ülkemizin gelecek vizyonu çerçevesinde kalkınmasının başlıca gereklerinden biridir. Bir toplumun uygarlık düzeyinin o toplumun kadına verdiği değerle ilişkili olduğunu düşündüğümüzü belirtmek isterim.

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve hak ettikleri statülerin gerçek anlamda sunulması halinde dünya nüfusunun yaklaşık yarısını oluşturan kadınlar, ülkelerin büyüme ve kalkınmalarında şüphesiz kaçınılmaz rol oynayacaktır. Ülkemin ve tüm dünyadaki kadınların hak ettiği 8 Martlar yaşamasını arzu ediyor, davamızın galibiyetle sonuçlandığı, toplumsal bir yara olmaktan çıktığı kadınlar günleri yaşamayı temenni ediyorum.