Yüngül: Bürokratlar bile ithal telefon kullanıyor; sabırlı politika şart

Yerli cep telefonu Venüs'ün geçirdiği süreçleri anlatan Zorlu Holding CEO'su Yüngül, "Devlet dairelerinde yabancı markalı televizyon gördüğümde üzülüyorum. Bürokratlar bile ithal telefon kullanıyor. Türkiye'de bu konuda sabırlı bir politika şart" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Özlem ERMİŞ BEYHAN

Kökü sanayide olan ancak her yaptığı işi hizmetler sektörüne dokundurabilen, inovasyon kılcal damarlarına işlemiş, sanayici kafasıyla sabırla temelinden girdiği işleri geleceğin işlerine dönüştürebilen bir holding... Ömer Yüngül'ün Zorlu için çizdiği 2018 vizyonu bu. Bu vizyonla ilerlerken yerli malı kullanımına ilişkin Türkiye'de bir zihniyet devrimine ihtiyaç olduğunu, Kore mucizesinin ardında bu bilincin yattığını anlatıyor. Yüngül devlet dairelerinde yabancı marka televizyon, bürokratların elinde ithal cep telefonları gördüğünde üzüldüğünü söylerken haksız mı? Bu konuda sabırlı bir politikanın Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu sıçramaya destek vereceğini, yerli üretimde kendilerinin üstlerine düşeni yaptığını anlatıyor. Zorlu, 2018'e yine bir global marka satın alma iştahı ile umutlu giriyor.

Türkiye'nin yeni hikayesi inovasyon ve sanayi olmalı

- Yerli otomobil konuşuluyor. Siz yerli cep telefonu üretiyorsunuz. İç pazarın gücünün bu üretimi destekleyeceği belirtiliyor ama evdeki hesap çarşıya ne kadar uyuyor?

Tahmin ediyorum yılda 17-18 milyon cep telefonu satılıyor. Çok büyük bir rakam. Çin'den geliyor, Kore'den, ABD'den geliyor. Bizim telefonun onlardan aşağı kalır yanı yok ama daha tam istediğimiz rakamları tutturamadık. İnsanların yerli üretimi desteklemesi gerekiyor. Burada hepimize iş düşüyor. Kore'ye her gittiğimde alışveriş yaptığım dükkanın sahibine kriz zamanı, 1998 yılında bir karton sigara götürmüştüm. Bana 'sigarayı bıraktım' dedi. Neden diye sordum, 'çünkü tütünü ithal ediyoruz' yanıtını verdi. Kore o bakış açısıyla 3 senede IMF'e olan borçlarını ödedi. Bunun Türkiye'de de yayılması gerek. Ben bugün devlet dairelerinde yabancı markalı televizyon gördüğümde veya bürokratların elinde ithal telefon gördüğümde üzülüyorum. O bir göstergedir. Malesef olmuyor.

Sanayici olmayan bir kafa nikel işini kapatırdı
"Biz sanayici bir grubuz. Tüm işlere bakışımız sanayici kafasıyla. Böyle olmasaydık nikel işini bir iki yıl sonra kapatırdık. Ama sabrettik. Sabır ve bu yolu bilen bir grup olmamızdan dolayı iş başarılı oldu. Bu her işimizde böyle. Cep telefonu da böyle bir örnek."

- Ne gerekiyor bu zihniyet devriminin olması için?

Türkiye'de çok güzel değerler var. Bunları biraraya getirebilmek lazım. Örnek veriyorum yerli otomobilde farklı bir network var. Bakıyorsunuz Türkiye'de çok güzel girişimler var bu alanda, adamlar kendi kendilerine başlamışlar bu işe. Bunları koordineli biçimde biraraya getirmek lazım. Türkiye'deki gücü birleştirmek gerek. Japon malı tapon malı denirdi, Japonya bir üst lige çıktı. Kore çakma denirdi, bugün geldiği yer belli. Çin işi cin işi diyorlardı, gidin görün nasıl ilerledi ülke. Türkiye'de de insanlar kendi ürünümüze güvenmiyor ama doğru değil bu, ülkemizde çok önemli değerler var. Burada sabırlı bir politika lazım. 2018'den itibaren bunun aşılacağına inanıyorum.

- Yeni bir büyüme hikayesinden bahsediliyor. Siz nasıl bakıyorsunuz buna?

Endüstri 4.0'ı yapamayan yaşayamayacak, öyle bir döneme girdik. Oysa bugün Türkiye ihracatının yüzde 3'ü katma değerli ürünlerden oluşuyor. Bu o kadar az bir rakam ki... Bizim bunu yüzde 15-20'lere çekmenin bir yolunu bulmamız gerek. Türkiye'nin yeni hikayesinin bu olması lazım. İnovasyon ve sanayi... Yoksa buralarda kalacağız. Yolumuz bu; çok zor mu değil ama kısa vadeli değil bir 10 yıl vadeyle bakmak lazım. Bir master program hazırlamak gerek. Siz ana yolu yaptığınızda onun etrafında gelişmeleri görüyorsunuz. Bakın ben size kendi işimizden bir örnek vereyim: Biz nikel işi yapıyoruz. Nikeli çıkarttıktan sonra onunla ilgili networke girdik. Pili Türkiye'de ilk telaff uz edenlerden biriyiz. Nikelin türevlerine, başka madenlere, daha yüksek katmanlı ürünlere bakıyoruz, o yuvarlak masaya giriyoruz... Ben bugün bu sayede dünyadaki tüm pil üreticilerinin ileriye yönelik planlarını biliyorum. Ben de şimdi kendimi ona göre hazırlıyorum. Katma değerli ürünlerin böyle bir avantajı var. Elektrikli arabada çok ciddi bir bilgi var bizde şimdi. Bu da o networkün içine girmemizden oluyor.

Nikelde potansiyeli gördük 5 yılda 4 kat büyüyeceğiz

- Bu networkler nasıl çoğaltılacak peki? Burada siz temelinden onun içine girdiğinizde ilerliyorsunuz zaten. Nikelde biz 5 yılda 4 kat kapasite artışı planlıyoruz şimdi. O potansiyeli gördük. Burada değişik teklifler de geliyor; beraber yapalım, 10 yıllık anlaşmalar yapalım gibi... Bu bir örnek. Hep bu işlere kafa yormak lazım. Devletin bu konuda bir politikası olması lazım. Önümüzdeki dönemin en önemli konusu; finansman. Bunun için dolaylı ya da dolaysız devletin bir ucunda olması önemli. Dünyada hala muazzam bir likidite var, bakıyorsunuz 10-15 yıllık finansman yüzde 1-2 ile. Siz burada 6-7 ile finansmana erişebildiğinizde yatırım çok zor. Burada yol, pazar gücünü kullanmak.

- Devletin bir ucunda olması derken neyi kastediyorsunuz?

Şimdi çok güzel teşvikler var. Para en hızlı hareket eden emtia dünyada. Çıkacak ürüne bir takım garantiler verilebilir. İlla ortak olması gerekmiyor, bunu yaptığınızda yolu açar. Biraz kaynakları sanayiye, teknolojiye aktarmamız lazım.

Fark yaratmak için Çince öğrenin
"Eğitimin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Temel eğitimin çok iyi olması gerek. İngilizce deniliyor. Bana sorsalar Çince öğrenin derim. Çünkü büyük bir hızla gelişiyor Çin. Ciddi bir fark yaratır."

Markaların peşindeyiz bu bir yaşam biçimi

- Size heyecan veren yeni projeler var mı bu dönem?

Var, olmaz mı... Şirkette inovasyon heyecanı ile çok sayıda buluşa imza atılıyor. Patentler alınıyor. Kimini üreteceğiz kimini üretmeyiz ama bu hava oluştu. Tekstilde örneğin öyle şeyler üzerinde çalışıyoruz ki; bildiğmiz klasik tekstil ile alakası yok. Ben inanıyorum 8-10 sene sonra tekstilden evler olacak. Bu know-how sizde varsa o yolda ilerleyebiliyorsunuz. Bizim tekstilde bir Ar-Ge laboratuvarımız var; herhalde ülkede birçok fabrikadan büyüktür. Hiçbir şey kendiliğinden olmuyor. Ama tulumbanın suyunu doğru vermek gerek.

- Yatırım olarak netleşen bir proje var mı?

Bu yıl 500 milyon dolarlık yatırım planımız var. Her işimizde yeni yatırım planımız var. Her tarafta hücum...

Politikanın gündemdeki ağırlığını azaltmak gerek
"Gündemde hep politika var. Bunu biraz çeşitlendirmek lazım. Gerçekten insanlar seçimlerin çok olmasından çok yoruldu. Şimdi ben dün akşam televizyonları izliyorum; 2019'daki seçim konuşuluyor. Biraz farklı şeyler konuşmak lazım. İnsanları biraz sakinleştirmek lazım. Sokaklarda, havalimanlarında insanların birbirine saygısının azaldığını görüyoruz. Biraz farklı gündemler ortaya koymak gerek."

- Yabancı markaların peşinde olduğunuz haberleri sıklaştı. Nasıl bir süreç var o alanda?

Marka işlerinde, alım satımlarda bir Çin istilası var. Bütün dünyada bunu görüyoruz. Afrika'da da İngiltere'de de Kore'de de bunu görüyoruz. Bakıyor, beğeniyor, devleti de destekliyor ve alıyor. Biraz daha donanımı az gidiyoruz ama biz de kendi gücümüzle savaş veriyoruz. Böyle bir iştahımız olduğunu herkes bildiği için önünüze değişik alternatifler geliyor. Bu pazarın, bu borsanın içindeyiz.

- 2018'de devam edecek mi bu iştah?

Bu bizim için bir yaşam biçimi. Aldığımız markalar var, inşallah bunların sayısını çoğaltırız.

En büyük mikrop enflasyon liyakat silahı iyi kullanılmalı
"Enflasyonu düşürmemiz lazım. En büyük mikrop o. Her şey ona bağlı. Güven endekslerini yukarı çekmemiz de çok önemli. O zaman yurtdışından para gelir. 2018'de önce huzur olması, insanların birbirine güven katsayısının artması çok önemli. Her işi ehline teslim etmek gerek. Kore çok konuşulur ama bence Tayvan da çok önemli bir örnektir. Tayvan kalkınmayı bu şekilde gerçekleştirdi. Hem devlet politikaları ile hem de işin ehline her tür desteği vererek... Biz de 3'üncü köprü, havalimanı projelerini güçlü şirketlere verdik, iş tıkır tıkır gitti. Her konuda böyle yapmak, liyakat silahını çok iyi kullanmak gerek. Kimin kasları iyiyse onlarla beraber büyük projeler yönetmek gerek."

KOBİ'ler için öneriler

1. Ben olsam en az yüzde 5'lik inovatif satış hedefi koyarım. Bununla uğraşırım, maddi manevi destek veririm. Her ne ürün satıyorlarsa, örneğin otomobil sileceği, sattıkları ürünün yüzde 5'i inovatif ürün olsun. Buraya yönelmek için ne gerekirse yapmalılar. Ben olsam örneğin belki o ürünün getirdiği geliri geliştirenlerle paylaşırım.

2. İşime değer katacak ortak alırım. Bunu iki nedenden yaparım; birincisi kurumsallaşma adına. İkinci, üçüncü nesilde şirketlerin kaybolması çok sık oluyor. Bir ortak olursa kurumsallaşma daha yapısal bir biçimde ilerliyor. İkinci olarak size finansal güç verir. Şirketi satarken çok da yüksek değerler düşünmemek lazım. Önemli olan nasıl toplam değerimi yükseltirim, ona bakmak lazım. Bunun için dünyada uygun bir zaman.

3. Her sektörde Ar-Ge laboratuvarı olmalı ama malesef çok maliyetli. Ben olsam TÜBİTAK'ı KOBİ'lere açık bir laboratuvar haline getiririm.

4. Biz sürekli pariteyi, sepeti, metal fi yatlarını izliyoruz. Kurda 6 aylık hedgelerle gidiyoruz. Şişe yaparken kapağın maliyetini nasıl hesaplıyorsanız artık hedging maliyetini de hesaplayacaksınız. Marjlar çok az, hedge maliyeti çok yüksek; katılıyorum. Ama bazı dönemler çok kardan ziyade mevcudu koruma zamanıdır.

5. Avrupa'da büyüme başladı, inşallah bu savaşlar bitecek. Bölge yeniden inşa edilecek. Şimdi umutlu olma zamanı

Bayrak yarışında kazandıran 10 metredir, hazırlanıyoruz

"İşimizin neredeyse yüzde 50'si, bizden sonrasını planlamakla geçiyor. Uzun vadeli planlar yaptık. Bizden sonra gelecek nesiller... Bayrak yarışında bayrağı taşıyanın da bayrağı alacak olanın da çok hızlı koşması yarışı kazandırmaz. Yarışı kazandıran, bayrak değiştirme süresini, o 10 metreyi iyi kullanmaktır. Biz de geçişi doğru yapmak için hazırlanıyoruz. Gençler çok çok iyi, önlerini açmak lazım. Güvenmek lazım. Onları denemeye zorlamak, teşvik etmek lazım. Başarılı işlere ittiğinizde onları, motivasyonları artıyor, daha rahat koşuyorlar. Bunlarla uğraşıyoruz."

Çin ve ABD'de inovasyon için konuşlandık
"İlla her şeyi Türkiye'de yapacağız diye bir kural yok. Türkiye'nin nüfusu, iyi bir pazar yaratıyor. Bu pazar için illa inovasyonu Türkiye'de yapalım diye düşünmemek lazım. Daha geniş düşünüp Çin ve ABD'deki inovasyon merkezlerinde konuşlanıp daha sonra transformasyonu sağlayabiliriz. Biz iki bölgede de bunu takip ediyoruz."

İşinin yarısını hizmete döndüren, şirketinin değerini artıracak

"Biz Zorlu Holding olarak yaptığımız her işi bir araç olarak görüyoruz. Elektrik üretimini standart, baz iş olarak görüyoruz. Ben ondan çok değişik şeyler üretmeyi planlıyorum. Enerjide zor işleri yapıyoruz. Enerjinin çok değişik uygulamalarını planlıyoruz. Farklı projelerimiz var. Nikel öyle, pil üretimine uzanıyoruz oradan. Her işi nasıl farklı yapabiliriz, hiç olmazsa şirketlerimizin yüzde 50'sinin hizmet tarafından olmasını sağlarız diye bakıyoruz. ABD'de bir konferansta bir uzman, servis sektörüne işinin yüzde 50'sini sokamayanın yaşama şansı yok dedi. Biz 3 sene önce söylediğimizi kulaklarımızla duymuş olduk. Beyaz eşya satışında, tekstilde hep işin ucunu hizmete döndürmemiz gerek. Bunu yapan şirketlerin değerinin artacağını öngörüyoruz."