Asya’da yükselen tansiyon, yıkıcı rekabeti küresel boyuta taşır mı?

A. Levent ALKAN
A. Levent ALKAN aleventalkan@gmail.com

Rekabet, barışçıl bir dünya ekonomisinin anahtarını elinde tutan önemli bir güçtür. Aynı zamanda bir kuş kadar da zayıftır. Uçabilmesi kanatlarını çırpabilmesine bağlıdır. Tek kanat onu uçuramaz. İşlevselliğini koruyabildiği iki kanadı olmazsa, ne yeryüzünün ne de denizlerin acımasızlığı yaşamayı reva görecektir ona. 

Çünkü küresel ekonominin semaları alabildiğine kaotiktir. Kanadın biri liberalizmse diğeri dayanışmadır, yardımlaşmadır, işbirlikçiliğidir. Rekabet desteğini liberalizmden aldığı kadar dayanışmadan da alabildiği ölçüde özlü bir yapıya kavuşur. Yapıcı olamamış rekabetin orta çizgide kalabilen gri tonda bir sonucu olamaz. Yapıcılık çöktüğünde yerini yıkıcılık alır. Sosyal ve toplumsal içerik hızla ödünleşmeye dönüşür. Liberalizm, karşısında işbirlikçi bir anlayış bulamazsa şiddet üretir/ üretmeye başlar. Sabit bir “Şiddet(Ş)” olgusunun üzerine değişik katsayı çarpanları ile “Liberalizm(L)” ve “Dayanışma( D)” nın genel toplamı “Rekabet( R)” denklemini oluşturur. Denklem iki temel seçenek sunar. [(R)=a.(L) + b.(D) + (Ş)] 

Yapıcı rekabet 

“Liberalizm” ve “Dayanışma” için büyük katsayılarla ifade edilir. Bu durumda “Şiddet” sabitesi sıfıra yaklaşacak ve yapıcı bir rekabet temelleri güçlü sürdürülebilir ekonomileri ortaya çıkartacaktır. 

Yıkıcı rekabet 

“Liberalizm” aklın alabildiği büyük katsayıda olsa da “Dayanışma” küçücük bir katsayıyla, hatta sıfıra yaklaşan bir değer alacaktır. Öyleyse “Şiddet Sabitesi” 1 den büyüktür. Rekabet önüne geleni yıkan bir sel kadar güçlüdür. Rekabet yıkıcı kimliğini kazanmıştır. 

Rekabetçilik piyasaya çok önem addeder. Gelin görün ki, piyasa halkı değil, seçkin kesimi hedefl eyen istatistiklere odaklanmıştır. Daha az zengin milyarlarcanın taleplerine kör, sağır ve dilsiz kalır. Euro bölgesinin büyüme verilerini incelerken karşımıza şu sonuç çıkıyor. Satın alma yöneticileri endeksiyle (PMI) milli gelir artış oranı arasındaki ilişkinin katsayı tabanı (korelasyon) %72. Veri bağımlısı olduğumuz şu günlerde, uluslararası sayılı şirketin satın alma yöneticileriyle yaptığımız anketten elde edeceklerimizle büyük ölçüde dönemin büyümesini öngörebiliriz. Biliyoruz ki milli gelir ölçümleri yaklaşık hesaplardır. ABD 2.çeyrek büyümesi önce %4, ilk revizyonda %4.2 ve son revizyonda %4.olarak düzeltildi. Sapma %15. Bu krizin bir kez daha ispatlamış olduğu gerçek şu: Ne sadece piyasa, ne de sadece piyasanın dışındaki güçler önemlidir. Rekabetçilik bir dengeyi arar. Bu denge şu dört dinamik parametre ekseninde rekabeti yerli yerine oturtacaktır. 
a) İnatçılığı, kibirliliği, sabit görüşlülüğü, peşin hükümlülüğü asla kabul etmez. Öylesine bir hassasiyet içinde kalmayı ister ki; özeleştiri, diğerkamlık, oto denetim olmadan yıkıcı rekabetten ötesine geçilemez. 
b) Sadece bir hedefe kilitlenmek ve bunun dışındakilere karşı ilgisiz kalmak körleştirir. Olaylara tek açıdan bakmak ve diğer etkenleri görememek de bir tür körlük etkisidir. Devlet yönetiminde başarılı birçok Osmanlı padişahı kıyafet değiştirip halkın içine girmiş öylece farklı açılardan bakabilmiştir. 
c) Herkesin herkesle rekabet etmesi de önemli bir etik açmazı yaratır ve rekabetin sağlıklı gelişimini olmuşuz etkiler. 
d) Rekabet kısa vadeli maliyetlere odaklanır. Elmayla armudu kıyaslar. Asya’nın işçi maliyetleriyle Euro bölgesininkileri karşılaştırır ve rekabetçilik açısından emeğe yüklenir. Rekabeti sadece bu emek farlılığı ile açıklayacak kadar ileri gider. Oysa muhasebe işletmenin temel prensiplerini sıralarken “süreklilik prensibini” kullanır. Yani işletmenin ömrü sonsuzdur. İşçilerde sadakati hedefl emeyen işletmeler, uzun dönemde çok büyük zararlar yazmışlardır. HP, 1980 sonrası krizlerinde şirketler adam atarlarken elemanları sadece bünyesinde barındırmakla kalmamış, aynı zamanda yeni liyakat geliştirici adımlarla kendine bağlamıştır. Böylece bilişim sektöründe eleman sirkülasyonu (turn over) yüksek seyrederken HP için görece düşük seviyelerde kalmıştır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar