Finansal güvende istikrarlı trend neden elde edilemiyor?

A. Levent ALKAN
A. Levent ALKAN aleventalkan@gmail.com

2018'in 9. ayında FHGE yıllık ortalaması trendi aşağı yönlü çok sert kırmıştır. 2019 Eylül artışına karşın “yıllık ortalamaların yıldan yıla değişimi” bir yandan seriyi durgunlaştırırken, öte yandan da takvim etkilerini ortadan kaldırır. Bu nedenle bunu analiz etmek bence en mantıklısıdır. Endeksin ağustosa kıyasla eylülün %7.4 artışı, oldukça cesaret vericidir. Yıldan yıla, yani geçen yılın eylül ayı ile bu yılın eylül ayını karşılaştırdığımızdaysa tablo, %9.66 eksiye döner. Çünkü, hatırlarsanız 2018 ağustosta USD/TL spekülatif atak yaşamıştı. Neler olmuştu? Bu dönemi biraz açalım: Ağustos’un ikinci haftasına başlarken, hükümet 100 Günlük Eylem Planı’nı açıklanmıştı. Üç gün gibi kısa bir süre sonra, yani 12 Eylül tarihindeyse ABD doları, Türk Lirası karşısında 7.21 seviyesini görmüştü. Euro da 8.11'e tırmanmıştı. Yükselen döviz kurlarıyla ilgili endişeleri yatıştırıcı açıklamaların ötesinde bir adım gözlenmemişti. Ekonominin ve piyasaların beklediği sağlam bir yeniden yapılandırma adımı ile uluslararası şeffaflığı olan bir finansal yönetime girmiş ekonomi yönetimi bir türlü elde edilememişti. Hükümet yastık altındaki döviz ve altınların bozdurulmasını ve büyük fotoğrafa bakılmasını işaret etmişti.

Grafik: Finansal hizmetler güven endeksinde (FHGE) yıllık ortalamaların yıldan yıla değişimi (2005-19)

2019’ün eylülündeyse, FHGE’i üzerinde belirgin bir iyimserlik havası hakim olmuştur. Bu ay siyasal ve ekonomik beklentileriyle önceki aylardan ayrışmıştır. Birleşmiş milletler toplantısı ve Türkiye Amerika ilişkilerinde iyileşme beklentisi, tüm gündeme ağırlığını koymaktadır. Türkiye ABD’den gümrük vergilerinde indirim ve S-400 füzelerinin satın alınmasıyla tetiklenen karşılıklı soğukluğun eritilmesini umuyor. F-35’ler ve Patriot’larla ilgili olumlu gelişmeler kaydedilmesini bekliyor. Kuzey Irak’taki ortak devriye ile başlayan yakınlaşmalar şeklinde sıralanan uzun bir liste ortaya çıkıyor. Öyleyse, özetle finansal sektörün moral trendini neler bozuyor, neler de iyileştiriyor?

i. Yurtiçindeki yapısal reformlar bekleneni veremelidir.

ii. Ekonomi yönetimine güven, türbülansın üstünden bir tam yıl geçmiş olmasına rağmen henüz yerleşme kaydedilememiştir.

iii. Faizlerdeki düşüş finansal hizmete olan güveni olumlu etkilemektedir.

iv. Öte yandan enflasyonun kalıcı düşüşü ve bütçenin disiplini konuları tedirginliği artırmaktadır.

v. Türkiye’de imalat sektör ile finans sektörü hızla birbirinden uzaklaşıyor. Bu durum, ekonominin genelini etkileyen kesif bir işsizlikle yüksek genç işsizliğini getiriyor. Bu da dönüp imalat sektörünü etkiliyor.

vi. Gıdadaki kontrolsüzlük ve yapısal reform gereksinimlerine olan duyarsızlık, tüketicinin satın alma gücüne olumsuz yansıyor.

vii. Son olarak Avrupa ve Japonya’daki kararlı daralma bizi de dış satım kanalı üzerinden büyük ölçüde etkiliyor. Mesela Almanya’nın IFO endeksi; imalat, inşaat, toptan ve perakende sektörlerinden yaklaşık 9000 şirketin aylık anket yanıtlarına göre açıklanan bir değerdir. Ağustos ayında 94,3 seviyesine kadar gerileyerek Kasım 2012'den bu yana en düşük seviyede gerçekleşmişti. Çin banka kredileri için referans faizini aşağı çekiyor. Hindistan büyümeyi teşvik için yerli şirketlerin kurumlar vergisini %30'dan %22'ye indiriyor. Japonya’nın derinleşen durgunluğu BOJ’dan destek bekliyor.

Hem içeride hem dışarıda hava bulutlu. Zaman zaman güneş açsa da, trend düzeltici adım, ne içeriden ne dışarıdan gelebiliyor. Bu şartlarda finansal güvenden daha fazlasını beklemek de zaten yanlış olsa gerek.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar