Beklentiler bozulmuş

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Bir süredir ekonomiye dönük değerlendirmeleri daha çok beklentiler üzerinden yapıyorum. Beklentilerin risk algısını biçimlendirmede önemli işlevi olduğunu da biliyorum. Seçim vb. gibi özellikli dönemlerde ekonomiyi beklentiler ve risk algısı optiğinden değerlendirmenin daha manalı olduğunu düşünüyorum. Ortaya çıkan yeni bulgular bunu doğruluyor.

Beklenti-risk optiğinden hareketle değerlendirme yapmak yararlı ama özel dönemlerde beklentiler oynaklaşıyor, sık aralıklarla değişiyor. Böylesine oynaklıklar beklentileri sayısallaştırma, somutlaştırma imkanını da azaltıyor. Bu durumlarda beklenti değerlendirmesi salt gözleme dayalı biçimde yapılıyor. Gözleme dayalı değerlendirmelerde beklenti değişmesinin yönünü kestirmek belki mümkün ama dozunu belirlemek mümkün olmuyor. Bu da nesnelliği biraz esnetiyor tabii. 

Geçen yıldan bu yana ama özellikle de seçim sürecinin devreye girmesiyle birlikte beklentilerde ciddi oynaklıklar olmaya başladı. Siyasi riskin boyutunu da etkileyen beklenti değişmelerini güncel gelişmeleri anlamak ve anlatmak niyetiyle yoğun biçimde kullandığımı biliyorsunuz. Çoğu kez de sayısal enformasyondan ziyade gözlem bazlı olarak yaptım bunu. TC Merkez Bankası bu öznelliği dengelemek, aktörlerin doğru bilgilendirilmesini sağlamak amacıyla beklenti anketleri yapıyor. Bu işin meraklıları göz ucuyla bu bilgileri izliyor zaten. 

Merkez Bankası son beklenti anketinin sonuçlarını açıkladı. Beklenti oynaşmalarının iktisadi yaşamın akışını izlemek açısından önemli olduğunu sıklıkla vurgulamış birisi olarak, biraz da geriye bakarak, son dönemde beklentilerin nasıl değiştiğine ilişkin veri bazlı bir değerlendirme yapmanın yararlı olacağını düşünüyorum. Merkez Bankası enflasyon, döviz kuru, cari işlemler dengesi ve faiz oranlarından oluşan dört temel kategoride ileriye dönük beklentileri sorgulayan anketlerle beklentilerdeki akışı belirlemeye çalışıyor. Beklentiler farklı zaman boyutları bağlamında sorgulanıyor. 

Haziran beklentilerinden hareketle son bir yılı değerlendirmek mümkün. Genel bir değerlendirme olarak yıl başından bu yana dış dengeye (cari işlemler) ilişkin beklentilerin dışında kalan tüm kategorilerde beklentilerde bozulma olduğu ifade edilebilir. Cari denge ve büyüme dışında kalan kategorilerde fiyatlarla bağlantılı değişkenlerin yer aldığı düşünülürse bu genel değerlendirmeyi yıl başından bu yana tüm fiyat beklentilerinde bozulma olduğu şeklinde genişletmek de mümkün. 

2015 yılı başında (Ocak ayı) yıl sonu enflasyonu beklentisi yüzde 6.82 olarak ölçülmüş. Yılın ortasında (Haziran) enflasyon beklentisi yüzde 7.77 düzeyine yükselmiş. 12 ay ve 24 ay sonrası için de benzer bir tablo var. Bu yılın başından bu yana enflasyon beklentilerinde önemli bir bozulma olduğu anlaşılıyor. 

Döviz kuruna ilişkin beklentilerde de bozulma görülüyor. 2015 yılı sonu döviz kuru beklentisi Ocak ayında 2.40 TL iken yılın ortasında bu beklenti 2.78 TL’ye yükselmiş. 12 aylık döviz kuru beklentisi de yıl başında 2.44 TL den yıl ortasında 2.85 TL’ye çıkmış. Bu sayılar 2015 yılının ilk yarısında döviz kuruna ilişkin beklentide de ciddi bir bozulma olduğunu gösteriyor. Aynı dönemde faiz oranlarına ilişkin beklentilerde de bozulma olmuş. Örneğin “TCMB ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti beklentiniz nedir” sorusuna yılın başında yüzde 8.40 olarak cevap verilirken yılın ortasında bu sayı yüzde 8.51’e yükselmiş. BİST gecelik repo ve ters repo faiz beklentisi yüzde 9.6 dan yüzde 10.2 ye çıkmış. Muhtelif vadelerdeki devlet tahvili faizlerine ilişkin beklentilerin de bozulduğu anlaşılıyor. 

Fiyat dışı değişkenlerden birisi olan büyüme hızına ilişkin beklentide de bozulma gözleniyor. 2015 yılı büyüme hızına ilişkin beklenti yılın başında yüzde 3.4 iken yılın ortasında yüzde 3.1 düzeyine gerilemiş. Gelecek yılın büyüme hızı beklentisi de yüzde 3.8 den yüzde 3.5 e inmiş. Bütün bunlara karşılık dış denge (cari açık) beklentisi olumlu yönde değişmiş. Yılın başında yıl sonu cari açık düzeyinin 41.4 milyar dolar olması beklenirken Haziran ayı beklenti anketinde bu sayının 38.8 milyar dolara düşürüldüğü gözleniyor. 

Seçim sürecinin yükselttiği siyasi risk, gerilen sinirler, ağırlaşan siyasi üslup vb. gibi etkilerle beklentilerin bozulduğunu, bunun da Türkiye ekonomisine ilişkin risk algısını bozarak kaynak kaybına neden olduğunu yılın başından beri yazıp duruyorum. Yılın ilk yarısında beklentilerde gözlenen genel ve yüksek dozlu bozulmanın sayılarla ifade edilmiş halinin bu görüşümü teyit ettiği görülüyor. Kafadan atmamışım yani.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018