Faiz, Ekopolitik Piramid'in neresinde duruyor?

A. Levent ALKAN
A. Levent ALKAN aleventalkan@gmail.com

Faiz meselesine bir kez de “ne kadar inebilir” boyutumdan bakalım. Artırılsın mı azaltılsın mı dedikçe bir kısır döngü içinde kalıyoruz ki içinden çıkabilmek entellektüel cambazlık gerektiriyor. Kolları sıvayıp bir ekonomi politikası prizması oluşturduğumuzda; resmin bütününü daha iyi ortaya koyabilmemiz mümkün olacaktır. 

Nasıl bir ekopolitik prizma?

Korkmayın literatüre yeni bir terminonolojik terim kazandırmıyoruz. Maslow's ihtiyaç hiyerarji piramidine ya da beslenme pramidlerine farklı bir yorumla bakarak, ekonomik kimlik kazandırıyoruz. Tüm piramid tarzı sunumlarda olduğu gibi, bizim Ekopolitik Piramidimizde de altta yer alan alanlara çok daha değer veriyoruz. Bunları, öncelikli yapılması gerekler içinde düşünüyoruz. Benzer şekilde üste doğru gidildikçe de, tepeye yaklaşıldıkça ya da tepe yerleşmişsek son yapılması gerekenlerden ya da uzun vadeli hedeflerden bahsediyoruz demektir. Akdeniz, Asya, Latin Amerika tarzı beslenmelerin bir harmanı niteliğindeki Harward ve Mayo Klinik beslenme piramidini hatırlayın. En altta sebze meyve, aktif yaşam gibi en önemliler tanımlıdır. En tepeyse, gazlı içecekler, kırmızı etler konulur. Biz de Türkiye için Ekopolitik Piramid oluşturursak, en altta tasarruf yer alacaktır. Bu tasarruf, hem daha çok biriktirmek hem de israftan kaçınmak anlamında kullanılmaktadır. Tasarruf büyümeyi, faizi, enflasyonu, cari açığı, döviz kurunu etkiler. 2002-2011 döneminde bütçemizin efsane bir faiz dışı fazla (FDF) performansı vardı. Sonrasında gelen bozulma, bizim küresel algılarımıza olumsuz yansımakta da gecikmedi. Zira FDF kamunun bütçe disiplinini ortaya koyarken, 2012, 2013 ve 2014 üzerinde de en temel parametre olmayı sürdürüyor. Bu tasarruf boyutunun bireyselde, özelde; kısacası tüm ekonomide yaşanması beklenir. Bizim gibi dış finansmanla büyüyen ülkeler; bunu enflasyona, faize, büyümeye, cari açığa ve döviz kuruna yansıtmakta gecikmezler. Tasarrufun ardından büyüme, faiz, enflasyon gelecektir. Bunun üçü de aynı düzeyde önemlidirler. Sonrasında cari açık ve döviz kuru için atfedeceğimiz önemin, bir üst seviyeye uzantısı da işsizlik ve istihdam piyasası gelişmeleri olacaktır.

Ekopolitik Piramidimiz zirveye yaklaşıyorsa eğer; ekonomik açıdan jeopolitik ve siyasal istikrar modelimize dahil demektir. Çünkü zirvede küreselleşme ya da AB ilişkileri yer almaktadır. Çin’in küreselleşme gerçeğine uymayan dış ticaret uygulamaları, AB’nin hem Türkiye’ye adaletsiz yaklaşımı hem de borç krizi dikkate alındığında; bunların neden zirvede oldukları kolayca anlaşılabiliyor. Pirizmamızın zirvesini kriz koşullarında uzak durulası kriterler olarak da düşünebiliriz. Bakın İngiltere’ye AB dışındadır. 2008 sonrasında krize yönelik bağımsız politikalar uygulayagelmektedir. Para politikası faizi çok rahat aşağı çekemez.

2015 yılsonuna iyimser bakışlı bir enflasyon öngörüsüyle bile uzun vadeli faizlerin seyrine takılabilir. Son günlerde verim eğrisi ters gidiyor. Uzunlara kıyasla, kısa vadeliler daha yüksek.

Malesef bu böyle çok uzun süremeyecek. Çünkü FED Mayıs 2012 de başladığı tahmin alımlarını Ekim 2014’te bitirdi. 2015’in son çeyreğinde de FED’in faizleri yükselttiğine tanık olacağız. Faiz ekopolitik piramidinin neresinde duruyor derseniz, tam ortasındadır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar